Yedikleri her haltın ceremesini halk çekti, çekiyor, çekecek de. (Özgür Özel hedef şaşırmasa.)

Biz “cereme” diyoruz. Osmanlı “cerime” demiş. Beş yüzyıl boyunca belli suçları işleyenler, bu cerime vergisini ödemiş. Hapishanelerimiz tıklım tıklım. Avrupa’nın birçok ülkesini katlamışız.

Yatıp kalkıp “Osmanlı’yız... Müslümanız” diyorlar.

Ama ne Osmanlı’yı biliyorlar ne de gerçek İslamiyetten haberleri var.

Anayasayı zaten takmıyorlar, yasadan falan söz etmek artık trajikomik.

İktidar için en hakiki mürşit, vakfıyla, başkanlığıyla, akademisiyle en önemli kılavuz.

***

İngiliz eşinden boşanıp TC yurttaşı bir gelinle evlendi. Tantanasız olduğu hâlâ “İngiliz Memet” diye biliniyor. Nedense (X hesabı da “memetsimsek”).

Şimdi çaresizce garson bahşişinden bile vergi kesme formülü peşinde.

Kendisine naçiz önerilerim var.

Ötesini eski dekanımız CHP Genel Başkan Yardımcısı Profesör Yalçın Karatepe tamamlar artık.

Maliye Bakanlığı’nın 25 başarılı öğrenci kontenjanı bursu ile Mülkiye’de okudum. Ağız tadıyla solculuk yapmadığım halde “sakıncalıdır” diye memur yapılmadım.

Memuriyet hevesim kursağımda kalmıştı. Sayın Bakan Şimşek’e aradığı yeni vergi kaynakları konusunda öneriler sunarak vatan ve burs borcumu ifa etmek istiyorum.

***

Garsonların bahşişine, motokuryelerin kelle koltukta, biraz da sorumsuzca döktükleri alın terine göz dikmeden, şanlı vergi hukuku tarihimize uygun yeni vergiler konulabilir.

Madem AKP lideri “kökü mazide, atiyiz!” diye nutuklar atıyor, gereği yapılmalıdır. Osmanlı’nın asırlar boyunca topladığı vergi çeşitleri makyajlanarak aşama aşama uygulanabilir.

Buyurun:

Cizye: Gayrimüslim tebanın erkeklerinden alınan kelle vergisi. Bu vergi son yıllarda kaçak göçek sığınmacı yetmezmiş gibi, gayrimenkul satın alma karşılığı ailece TC vatandaşı olanlardan alınabilir.

Badı Heva Vergisi: Farsça bad (rüzgâr), Arapça heva (hava) sözcüklerinden oluşan tamlamadır. Halkımız bu vergiyi yuvarlayıp bedavaya dönüştürmüştür. Osmanlı maliye terimi olarak ne zaman tahakkuk edip tahsil edileceği belli olmayan vergileri ifade etmek için kullanılmıştır. Atalarımızın ayak izlerinden gitmemek saygısızlık olur. Örnek mi? İşsiz de olsalar, “genel sağlık sigortası” adı altında yaşlı genç herkesten alınan paralar, “bedavadan vergi”ye örnektir.

Kıdemli Yurttaş Vergisi: TÜİK’e göre kadın ve erkek vatandaşların ortalama yaşam süresini geçen kadın ve erkek vatandaşlarının her doğum yıldönümünde bir veya birkaç asgari ücret tutarında ödemeleri gereken vergidir. Cennet vatanımızın havasından suyundan erkenden göçüp gidenlerden daha uzun süre yararlanmış olmaya hiçbir kıdemli yurttaşın itirazı olamaz. Büyük Atatürk’ü ve Hz. Muhammed’i sollamış olmanın vefasıyla tahakkuk edecek her miktarı ödeyeceklerdir.

Nefes Vergisi: Kimi AKP’liler şiddetle eleştirseler de vergi adaletine en uygun vergidir. Ancak bendeniz gibi alerjik astımlılar muaf olmalıdır. 46 yıllık saltanatıyla (Tayyip Bey ne ki?) en kıdemli, en şanlı padişahımız Kanuni Sultan Süleyman’ın astım hastası olduğunu bendeniz Vefa Lisesi’nde tarih hocamız Reşad Ekrem Koçu’nun söylemlerinden çok kendi naçiz okumalarım, kedi sevgim, çimen alerjim sayesinde teşhis ettim. Bunu da ilk kez Prof. Dr. Nuri Özgirgin’e açıklayıp tebrik aldım. Elimde ne Kanuni’nin akciğer fonksiyon testleri vardı ne de Trabzon Vilayeti Salnameleri! Sadece ortaokuldan beri ölümsüz mısraları hep dilimdeydi. Özellikle baharlarda.

“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi!”

Devlet “devl” kökünden, tedavül eden demek. Asıl anlamı kudret, itibar, mevki ve iktidar.

Şimşek bakanımız TBMM’de kürsüden “Yok öyle bedavadan nefes almak ve iktidar ve itibar” diye bir çaksın yeter!

Muhalefet “yağdı yağmur, çaktı şimşek!” diye arsızlık ederse aldırmasın.

Çünkü “nefes vergisi” hem hakçadır hem de “CumhurBambaşkanlık” sistemine ziyadesiyle uygundur.