“Dindar nesil” dediydi.
Şimdi de “Herkes Osmanlıcayı öğrenecek!” diye tutturdu.
Oysa Kuranıkerim Osmanlıca değil ki!
“Baş-vekil” ise dün Polonya’ya giderken “Osmanlıcayı isteyen öğrenecek!” diye lafı değşitirdi!
Birbirlerini mi işletiyorlar, yoksa bizleri mi?
***
Ortaokulda oynadığımız acımasız bir oyun vardı.
Bir kurban seçerdik.
Değer verdiği bir eşyasını kapardık. Sonra da kurbanı ortamıza alır, elden ele dolaştırır ve aynı tekerlemeyi yüz defa yineler dururduk:
“Ortada sandık...
Ağlata ağlata usandık!”
Bu can sıkıcı tekrarlardan, zavallının ağlamayacağı varsa bile sonunda ağlardı.
İnsanoğlunun en değerli “şey”i aklı ve izanı..
Tayyip Beyimiz kendisi yetmedi, yanına bir de “Başvekil” aldı, halkın aklı ile izanı ile ortada sandık oyunu oynuyor.
“1000 değil, 1150’den fazla odası var!” diye dalgasını geçiyor.
“İtibardan tasarruf olmaz!” diye akla ziyan vecizeler yuvarlıyor.
Yetmiyor:
“Buckingham Sarayı’nın sadece restorasyonu bile 5 milyar pound!” diyor!
ODTÜ Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Ferdan Ergut dün, “Cumhurbaşkanı diye inanan falan olur” diyerek düzeltti: “5 milyar değil, 50 milyon pound!”
Biz yine de “Koca Cumhurbaşkanı, üstelik camdan okuyor. Danışmanları kandıracak değil ya!” diyerek, kısa bir araştırma yaptık:
(14 Ekim 2013 tarihli İngiliz Daily Mail’de bir haber: Restorasyon 50 milyon pound!) Sonuç:
Tayyip Bey’de cumhurbaşkanı olduktan sonra müthiş bir “sallama” alışkanlığı peyda oldu. Allah inananları korusun!
Hoca’sız Din Şûrası
Erdoğan ile Baş-vekili arasındaki gizli rekabet yavaş yavaş gün yüzüne çıkıyor.
Milli Eğitim Şûrası’nın üstüne “bastırsın” diye olacak “şıra” niyetine bir de “Din Şûrası” düzenleniyor.
Düzenleyen Diyanet İşleri Başkanlığı.
Tarihi günler önceden belirleniyor.
Yeni hükümette Diyanet İşleri sürpriz bir biçimde doğrudan Başbakanlığa bağlanmıştı.
Ama şûra ile bizzat Cumhurbaşkanı ilgilendi.
Ve tarihi de Davutoğlu’nun yine çok önceden belli olan resmi Polonya gezisine denk düşürüldü!
Davutoğlu’na yakın çevresi “Hoca” diyor.
Baş-vekil Diyanet’i kendisine bağlayarak, bu sıfatın “içini” doldurmaya çalışıyor.
Bu da Erdoğan’ı gıcık ediyor.
Haklı, “İmam” dururken...
