Sünnetli iftira

17 Mart 2019 Pazar

‘Terörist’, ‘dinsiz’!
- “Ezana saygısız”, “dolandırıcı”!..
Hır gür, istismar, çamur eşliğinde seçimlere gidiyoruz.
Çok şükür, şimdilik kimse kimseyi “sünnetsiz” diye suçlamış değil.
Seviye henüz o kadar aşağıya inmedi, ya da iftiracıların tarih bilgisi çok derin.

***

CHP’nin 1950-59 yıllarındaki genel sekreteri çok dilli ve çok diplomalı Kasım Gülek’i de zamanın iktidarı, “Sünnetsiz” ve “Hıristiyan” diye suçlanmıştı.
Kanıt olarak da, ABD Columbia Üniversitesi’nden mezun olurken giydiği dört köşe şapkalı ve cüppeli fotoğraflar gösteriliyordu.
Gülek, esprili ve zeki bir siyasetçiydi:
Bunların karıları - kızları da çok dedikoducu imiş!” diye açıklama yapmakla yetindi.
Ancak “sünnetsiz!” iddiaları sürüyordu.
Bunun üzerine “Merak edenler gelsinler, görsünler!” diyerek, İstanbul’da Ortaköy Hamamı’nda basın toplantısı yaptı. (28 Kasım 2011, Sabah - Y. Donat)
İddialar bıçak gibi kesildi.

***

Çin atasözüdür:
“İftira eşekarısına benzer. Bir hamlede öldüremeyeceksen, hiç dokunma daha iyi!”
Seçimin Ankara’da tehlikeye girdiğini gören iktidar, “kiralık bir iftira tetikçisi” eliyle Mansur Yavaş’ı infaza yöneldi.
Benzeri bir komplo da İstanbul’da sahneye konulmaya çalışıldı.
“Taksim’de kadın yürüyüşüne katılanlar, ezanı ıslıkla protesto ettiler!”
Cumhur İttifakı bu iftirayı dört koldan sahiplenince meydanlarda ve ekranlarda ezan ve bayrak pazarlamasına geçildi.
Türkiye elbette Çin değil.
Bizdeki eşekarıları saraylarda beslendiği için dokuz canlı oluyor.
Bir hamlede öldürmek mümkün değil.
“Sünnetsiz” türü bir iftira olsa mesele çok kolaydı.
Hamama davet edip “Buyurun!” demek yeterdi.

***

Yine de 17 yıl boşuna geçirmiş sayılmayız.
Harcanan bu ‘zamanın ruhu’ndan öğrendiğimiz gerçekler var.
İtibardan tasarruf olmaz..
Yalandan dolandan zarar gelmez.
Tevazudan kimse ölmez.
Örnek derseniz sürüsüne bereket.
Mehmet Özhaseki yine de ihtiyatlı.
Demiş ki:
Fatih, Sinop’ta doğdu. İstanbul’u fethetti.
Atatürk, Selanik’te doğdu. Türkiye Cumhuriyeti’ni kurdu.
Ne olmuş Kayserili isem!?.”
Dedik ya, Özhaseki, çok mütevazı.
Kilosu 199 TL’ye çıkan pastırmanın “değeri”nden kendisine bir pay çıkarmıyor.
Fatih Sultan Mehmet ile Mustafa Kemal Atatürk ile yetiniyor.
Ama seçimi alırsa, Recep Tayyip Erdoğan’a değer katmakla övüneceğinden kuşkunuz olmasın.
Çünkü o bir Kayserili!

***

Çin atasözleri bize pek uymaz.
Çok şükür kendi yerli - milli atasözlerimiz var çok:
“Çok mal haramsız, çok laf yalansız olmaz!”
Halkımız ihtiyatlıdır.
Zenginin, mal mülkü çok olanın yüzüne karşı pek laf etmez.
Ama çok konuşana ve uzun konuşana “Tıraşı kes!” demeden de duramaz.
14 Mart Tıp Bayramı’nda Reis, Ankara Şehir Hastanesi’ni açtı.
Yine uzun uzun konuştu.
Kendisi aksini düşünse de hekimler hastalarına da, devlete de hatta kendisine de saygılılar. Zira, sağlıklı da olsa, her insan potansiyel bir hastadır. Neticeten o da insan.
Hekimler benzer saygının mesleklerine de gösterilmesini bekliyor.
Dr. Özkan Yükselmiş de hastanenin açıldığı, uzun nutukların atıldığı gün hem de “Tıraşı kesin!” falan demeden elinde kuaför tarifesi ile ameliyat ücretlerini kıyaslıyor.
Ve sanal ortamda gerçek bir belgesel ortaya çıkıyor:
Apandisit ameliyatı ile “fönsüz saç kesme” bedeli benzer bir düzeyde, 130 TL dolayında...
En zorlu operasyonlardan akciğer nakli ile büyük ustalık gerektiren “gelin başı”na biçilen değer de aşağı yukarı aynı ayarda: 700 TL.

***

Ölçüler kaçtı.
At izi it izine, ampul gölgesi kurt izine karıştı, diyenler artıyor.
Tanzim satışları yaraya tütün basmak bile değil.
Pırlantada vergi sıfır. Kefen bezinde yüzde 8.
Tamamlayalım bari:
Tabut, mobilya sayıldığından KDV yüzde 18.
“Ahirete yolculuk” genellikle mülkiyeti belediyelere ait “demirbaş tabut” ile başlatılıyor.
Mevta, mezara tabutsuz konuyor.
Batı’da tabut bir tür itibar.
Ama İslamiyet, itibardan tasarrufu emrediyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hasetle hasretle Demirel 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları