Aykut Küçükkaya

Bir cumartesi günü, iki lider ve iki video...

11 Ekim 2021 Pazartesi

İki gün öncesi, cumartesi... 

İlk önce İstanbul’a gidelim. Atık kâğıt toplayıcılarına operasyon yapıldığı bir dönemde CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, dikkat çekici bir ziyarette bulundu. Ümraniye’de geri dönüşüm işçileriyle buluştu. CHP lideri, işçilere, “O, sizin haklı mücadelenizi farklı gösterebilir. Siz o konuda çok dikkatli olun. Rahatlıkla toplayacaksınız, sosyal güvenliğiniz olacak, huzur içinde çalışacaksınız, kimse size müdahale etmeyecek” diyor...

***

Önümde bir video. Çekçeklerine el konulan, gözaltına alınan işçiler muhalefet liderine, bir siyasetçiye içini döküyor. Yürek burkuluyor...

1. işçi: Urfa’dan, Diyarbakır’dan Bingöl’den 15-20 bin insan burada, İstanbul’da bu atık toplamaktan ekmek yiyor. Bizim ekmeğimize taş koyuyorlar. Memlekette aileleri var bu insanların, göz ardı edilmemesi lazım.

2. işçi: Bize tab belgesi verilmiyor, verildi de almadık mı biz. Belediye, bizim sorumluluğumuzda değil, diyor. Bizim topladığımız mallara el koyup gidip satıyorlar. 

3. işçi: Ben esnafım, Siverek’te dükkânım var benim. Pandemiden dolayı hiç satış olmadı. Kredi çektim Esnaf Kredi’den (Kooperatif demek istiyor sanırım) altı ay ödemeli, geri ödeyemiyorum. Ben atık toplamaya buraya geldim. İş bulamıyorum. Atık toplamayı bile tekelleştirmeye çalışıyorlar.

4 işçi: Valilik yönerge gönderdi, devlet enerjisini çalma, devlet malını çalma adıyla... 15 dakika içinde valizlerinizi alın gidin, bu mallara el koyduk dediler. Bizim topladığımız atıkları alıp belediyelerin arka bahçesinde bazı firmalara ihale yoluyla sattılar. Kartonu, alüminyumu, plastiği gitti buradaki işçilerin. Sabah 6’da çekçeğe çıkıp gece 12’ye kadar çalışanlar var. Ben bir Fen-Edebiyat, dört yıllık biyoloji mezunuyum, üniversite mezunuyum, öğretmenim; dört yıldır bu işi yapıyorum. Ben bir üniversite okudum, başımı önüme eğip bu işi yapıyorsam, tam uçurumun kenarında kendime tutunacak bir dal bulduysam ve birileri gelip benim bu emeğimi hiçe sayıyorsa ben burada bir sıkıntı duyuyorum. Biz hepimiz yoksul ve mağdur ailelerin çocuklarıyız. Bizim bulunduğumuz topraklar da yoksul. Biz bir çöp aldığımızda, biri konteynere baktığında başımızı önümüze eğiyoruz. Utanıyoruz. Genç insanlarız. Ben 28 yaşındayım. Biri bana, o çöpü karıştırma dediğinde ben utanıyorum. Ama yoksulum, mağdurum, mecburen ben bu işi yapacağım. Çünkü uçurumun kenarındayım, tutunacak son dalım budur.

2. işçi: Bize baskın yaptılar. Mallarımıza el koydular. 200 bin lira bir ceza kestiler. Maliye… Şurada 300 genç var. Polis memurları bu 300 kişinin siciline bir girsinler. Herhangi birinin adına bir suç, bir örgüt adına bir hırsızlık... Üstümüz kirli olabilir, üstümüz her zaman kirli oldu. Ama içimiz bir gül bahçesi. Kalbimiz bir gül bahçesi. Üniversite hayalimdi benim. Çok büyük bir hayalimdi. Dünyada tek istediğim şey üniversite mezunu olmaktı. Bırak mesleği, bir üniversite okuyabileyim, ama maalesef ortaokulda bırakmak zorunda kaldım. Neden bıraktım? Sekiz küçük kardeş vardı bende. Onlara bakmakla yükümlüydüm. 13 yaşında geldim çekçek çekmeye. Biz ülkemizde neden bir mülteci muamelesi bile görmüyoruz? Bak, şu an bu barakalarda yaşıyoruz. Kışın, bizim üzerimize gelenlerin bir oğlu gelsin bir gece burada kalsın, işi onlara bırakırız. Bizim mağduriyetimiz burada. Biz gidip şöyle bin lira kazanayım, akşam gidip 200 lirasını kafede yiyim... Biz bir restoranda yemek yemeyi bilmiyoruz. Biz bir bıçak sağ elde mi, çatal sol elde mi bilmiyoruz. Bir gün bir salonda yemeğe gittik, arkadaşım sırıttı. Niye? Çünkü biz bir dünya görmedik. Ama biz gene şükrettik. Gene razı kaldık. Bu, bize reva değil aslında. Biz attığınız çöpten ekmek çıkarıyoruz. Burası Ümraniye Belediyesi’nin bize gösterdiği yerdir. Bize gösterdiği yere baskın düzenledi, belediye düşmanca bir tavır sergiliyor bize karşı.”

***

Şimdi de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir dizi açılış için gittiği Adana’ya bakalım. Erdoğan toplanan kalabalığa şöyle sesleniyor: 

“Amerika’nın halini görüyorsunuz değil mi, İngiltere’nin halini görüyorsunuz değil mi? Benzin yok benzin. Aynı şekilde Almanya’da kuyruklar, Fransa’da kuyruklar. Yiyeceklerini bulamıyorlar. Elhamdülillah Türkiye’de böyle bir sorun yok.”

Önümde yine bir video. Erdoğan’ın açılış yaptığı alanda yurttaşların polis kumanyasından artan yiyecekleri topladığı görüntüler sosyal medyada. Cumhurbaşkanı’nın ekonomiyi övdüğü sırada halk, artan yiyecekleri topluyor!..

İki lider iki video!.. Aynı gün, neredeyse aynı saatlerde biri İstanbul’da biri Adana’da çekildi. Türkiye’nin en büyük sorunu “ekonomi” ve çığ gibi artan “yoksulluk”. İktidarın ve liderinin halkın gerçeklerinden derin bir kopuş yaşadığı Türkiye’de iki video yoksulluğu, açlığı yüzümüze tokat gibi çarpıyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bitsin bu işkence!.. 29 Kasım 2021

Günün Köşe Yazıları