Türkiye, birkaç haftadır ‘TÜGVA sızıntılarını’ konuşuyor. Cumhuriyet, bu sızıntıları manşetten duyuruyor...
TÜRGEV, TÜGVA ile ilgili kişisel arşivimi yokladım. Kamuoyu bu vakıfları ilk Cumhuriyet’in özel haberlerinden öğrenmiş. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın çocuklarının yönetiminde olduğu bu vakıflarla ilgili sayısız haber ve manşetlere imza atmışız. Ancak iki gün önce genç muhabirimiz Mehmet Kızmaz’ın haberi, manşeti çok çarpıcıydı. Aslına bakarsanız ülkenin içine düştüğü “çukuru” özetleyen bir haberdi. İsterseniz “Ensar, TÜRGEV, TÜGVA paralel terör örgütü gibi” başlıklı manşet haberimizi kısaca hatırlayalım...
“TÜGVA Bitlis İl Temsilciliği’nin raporunda dönemin Valisi Ahmet Çınar’ın Bölge Trafik Denetleme noktasını vakfa tahsis etme teklifinde bulunduğu, gerekli adımların atılması için vakıf üyelerini dönemin Vali Yardımcısı Salih Altun’a yönlendirdiği belirtiliyor. Bunun üzerine Altun ile görüşme yapan vakıf üyeleri, genel merkeze gönderdikleri raporlarında toplantıya ilişkin şu ifadelere yer veriyor: ‘Derneklerin, vakıfların, devletin sömürü düzenine alet olduğunu, gerekli maddi kaynağı üyelerin karşılaması gerektiğini söyledi. Vakfımızın sırtını iktidara dayayıp bir özgüven ve kibirle hareket ettiğini, genel merkezimizdeki ağabeylerimiz için zengin, kibirli, altında Audi Q7’ler olduğunu, hiçbirimizin amacının gerçekte İslama hizmet olmadığını iddia etti. Salih Bey, Ensar, İlim Yayma, TÜGVA ve TÜRGEV için paralel terör örgütü gibi yapılandığımızı, sonumuzun da onlar gibi olacağını söyledi. Vakfımıza ‘Kıl’ olduğunu açık açık söyledi. Salih Bey’in tutumunu sizlerin takdirine bırakıyorum. 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Bitlis Vali Vekili olarak görev yapan Salih Altun, ‘Kışlasından çıkan askerler ve komuta edenler Bitlis Cumhuriyet Savcılığı’nın talebiyle gözaltına alınacaktır’ talimatını verdi. Ancak darbe girişiminden üç gün sonra 18 Temmuz 2016’da İçişleri Bakanlığı tarafından FETÖ soruşturması kapsamında görevinden uzaklaştırıldı. ‘Milli Görüş’ geleneğinden yetişmiş bir bürokrat olduğu belirtilen Salih Altun bir yıl sonra darbe girişiminin yıldönümü olan 15 Temmuz 2017’de görevine iade edildi.”
Yıllar önce kaleme aldığım bir yazıda TÜGVA’yla ilgili şu notu düşmüşüm:
“TÜGVA’nın (Türkiye Gençlik Vakfı) genel başkanlığını Bilal Erdoğan’ın arkadaşlarından İsmail Emanet yapıyor. Bilal Erdoğan da vakfın yüksek istişare heyetinde yer alıyor. Erdoğan ailesinin TÜRGEV’den sonraki gözdesi olan TÜGVA 2015’le birlikte atağa geçti. Kanlı darbe girişimine kalkışan cemaatin etkin alanlarından biri olan Türkçe Olimpiyatları’na karşı ‘Uluslararası Öğrenci Buluşması’nı düzenlemişti.”
Şimdilerde Cumhuriyet, TÜGVA sızıntılarını kamuoyuna duyurduğu için bir kez daha yandaşların hedefine oturdu. Peki... Adama sormazlar mı? Raporu yazan TÜGVA’lı!.. Sızdıran TÜGVA’lı!.. TÜGVA’nın sızıntı raporunda adı geçen isim FETÖ soruşturmasıyla bir yıl görevden uzaklaştırılan bir bürokrat!.. Ve suçlu Cumhuriyet!..
Hadi canım sen de!.. Sizi biraz geçmişe götüreyim. Tarih 10 Eylül 2013. Türkiye, TÜRGEV’in adını, AKP’li belediyelerin yaptığı yurtların bu vakfa ücretsiz verildiğini Cumhuriyet’ten duyuyor... 17-25 Aralık’tan hemen sonra Pakistan’a giden Erdoğan -o dönemde başbakandı- Türkiye’ye dönerken, uçakta bulunan gazetecilere şu açıklamayı yapıyor:
“TÜRGEV’den dolaşıp bana gelmek istiyorlar, oğlum oranın yönetiminde. Fatih Belediye Başkanı ve Ümraniye Belediye Başkanı onun yönetiminde. Büyük kızım Esra yönetiminde. Yükseköğrenim öğrenci yurdu orası. Çok övündüğüm bir yurt. Desteklemeleri lazım. Cumhuriyet gazetesi mantığı bu tür işlere destek verir mi? Vermez. İnançlı nesillere tahammülü yok.”
Evet... Yıllar geçse de “gerçekler” değişmiyor! 8 yıl önce de hedefteydik, şimdi de! Bildiğimiz tek şey var: Cumhuriyet muhabirleri, yazarları gerçekleri yazmaya devam edecek!..
