Can Dündar’a açık mektup

29 Aralık 2015 Salı

Sevgili Can, Bu yılın son açık mektubunu sana havaalanından yazıyorum. Birazdan yazılı bir anayasası olmadığı halde, özellikle de adalet sistemi mükemmel işleyen, insan haklarına azami hassasiyet gösterilen bir ülkede yaşayan torunlarımı görmeye gidiyorum. Ve seni düşünüyorum içim daralarak; sen hâlâ içeridesin.

Hem de tecritte. Oysa, bizim yasalarda gazetecilerin iktidarın hoşuna gitmeyen haberler yazmasının cezası tutuklanmak değil. Tecritte olmak hele hiç değil! Demek ki, bir ülkede adaletin tecelli edebilmesi için yazılı yasalardan çok, dürüst, basiretli, iyi niyetli savcılara, hâkimlere ve devlet adamlarına ihtiyaç var. Elin becerebildiğini biz neden gerçekleştiremeyiz bir türlü?

Senin kimseyle görüştürülmediğine de sevineceğim nerdeyse. Çünkü sana dışarıdan verilebilecek tek bir iyi haber yok, arkadaşım.

Doğu’da kimse kimseye acımıyor. Türklerin gencecik polisleri, askerleri, Kürtlerin delikanlı çocukları, kuş gibi avlanıyorlar, bombalanıyor ya da mayınlarda patlıyorlar, gençliklerine doyamadan ölüp gidiyorlar, karşılıklı. Vatan evlatları birbirini öldürüyor. Dur diyen yok. Biz göreceli olarak bir avuç kadın, çırpınıyoruz bu gidişe dur demek için de... Bizi kim dinler. Ah ne yazık ki, kanıksandı artık ölüm. Kindar gençlik işbaşında. Dindar gençlikte ise merhametten, adaletten eser kalmamış. Batı’da, kıyılara hâlâ çocuk cesetleri vurmakta. Avrupa dersen, göçmenlere kapısını açmamak için kim bilir başımıza ne çoraplar örecek pazarlıkların peşinde. Dahası da var, her ülkenin bir delisi olur ya, biz en şeddelisini başımıza sıçrattık, şimdi ne yapacağımızı bilemiyoruz. Değerli yalnızlığımız, sen içeri düştün düşeli acınası, trajikomik bir yalnızlığa dönüştü.

Ben, döndüğümde seni ve arkadaşlarını dışarda bulmanın hayaliyle yola çıkarken, yeni yılda sana sağlık, sabır ve madem yazmaya başladın yine, ilham diliyorum. Bir de umut. Umudun ipine tutun Cano. Bu sene yılbaşına güzel ailenle birlikte giremedinse, önünde nice yeni yıllar var, birlikte girilecek. Her şeye rağmen, güzel ve aydınlık günlere inanmalıyız, çünkü tersine akmaz sular ve her gecenin bir sabahı vardır. Mutlaka!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Adana’dan selam var 3 Şubat 2017

Günün Köşe Yazıları