5
Barış Pehlivan
Son Köşe Yazıları

5

02.08.2023 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Hiç kimseyi öldürmedim. Hiç kimseye tecavüz etmedim. Hiç kimseye uyuşturucu satmadım. 

Eğer bu ağır suçları işleseydim utancımdan yaşayamazdım ama iktidar bana özgürlük bahşederdi.

Çok zor bir yazı benim için. Gazeteciliğimin 20. yılındayım. Ne zaman bir haberin öznesi olsam, haberim değil de uğruna ödediğim bedeller konuşulsa sıkılırım. Bundandır ki günlerdir elim gitmiyor yazıya. Lakin bilmeniz lazım. Zira biliyorum ki mesele ben değilim. Siz aslında ne olduğunu duymayın diye yeni bir mücadelenin içine sokuluyorum. Tek gücüm sizsiniz; bundandır ki en iyi bildiğim şeyi yapıyorum, haber veriyorum: Yeniden cezaevine giriyorum.

Bu cümleyi daha önce 4 kez kurdum. Şimdi 5 oluyor. Sabrınıza sığınarak ve basitleştirerek adım adım yazmalıyım...

1- Bundan 3 yıl kadar önceydi. Barış Terkoğlu ile birlikte kaleme aldığımız “Cendere” adlı kitabımızın son hazırlıkları bitmişti. Kitapta çetelerin, tarikatların, hiziplerin, paralel örgütlerin elbirliğiyle odun taşıdığı cehennemi tarif ediyorduk. Adaletsiz, hürriyetsiz, eşitsiz, hukuksuz, ekmeksiz bir düzen tüm ülkeyi cendereye sokuyordu. O cendere de ancak üzerine yürüyerek, dokunarak ve kavrayarak kırılabilirdi. Yazdığımız kitap işte bunu yapmaya çalışacaktı. 

2- İçyüzlerini deşifre ettiğimiz bazı insanlar kitaptan haberdar oldu. Basılmasını engellemek istiyorlardı. Bunun için de bir bahane gerekiyordu, bulundu. Libya’da şehit olan bir MİT mensubunun cenazesine dair haber yayımladığım bahanesiyle gazeteci arkadaşlarımla birlikte tutuklandım. Şehidin adını deşifre etmemiştim, bizzat cumhurbaşkanı olmak üzere birçok siyasetçi MİT’in Libya’daki faaliyetlerini canlı yayında anlatmıştı. Ama işte ne önemi vardı! Şehidin mezarına basarak siyasi operasyon yaptılar. 

3- Hapisteyken de zulüm sürdü. Meclis’te çıkarılan infaz indirimi yasasından faydalanıyordum, yani tahliye olacaktım. Ancak sabaha karşı bize özel bir kanun çıkarıldı Meclis’te. Evet, TBMM tarihinde bir utanca imza atıldı ve gazeteciler tahliye olmasın diye yasaya ek yapıldı. Cezaevlerinin boşaltıldığını tek kişilik hücremdeki televizyondan izledim. 

4- Nihayetinde hapiste 6 ay kaldım. 3 yıl 9 ay ceza alıp tahliye edildim. Cezamın onanmasıyla birlikte “denetimli serbestlik” adı verilen infaz sistemine geçirildim. Oradaki risklerden biri, denetimli serbestlik süresi boyunca hakkımda yeni bir dava açılmasıydı. Kanun, hakkımda bırakın yeni ceza verilmesini, yeni dava açılmasının bile tekrar cezaevine girmeme yeteceğiyle tehdit ediyordu. Denetimli serbestlik hakkımı bozacak bu durumu da şart olarak değil, bir hâkimin inisiyatifine bırakıyordu.

Elbette ki yazılarımdan ve açıklamalarımdan dolayı bu süre boyunca hakkımda yeni davalar açıldı. 20 yıldır olduğu gibi, hayatımın önemli bir bölümünü adliyede geçirmek durumunda kaldım. 

‘Cezaevine gireceksin’ mesajı

5- Ne zaman ki “SS” kitabımızı yayımladık... 

Yargıtay Üyesi Ömer Faruk Aydıner’in ismini kodlayarak Cumhuriyet’te kaleme aldığım köşeye dair açılan bir dava, 19 Nisan 2023’te verilen kararla cezaevine girmeme gerekçe gösterildi. Tamamen mahkeme dosyalarından aktardığım bir haber “hakaret” iddianamesine dönüştürülmüş, denetimli serbestlik hakkım yakılmıştı. Bu ağır karar verilirken de yargılama yapılmadı, bir imzaya baktı. 

Büyük ihtimalle beraat edeceğim bir dava, benim özgürlüğümün elimden alınmasına neden olacaktı. Hiç kuşkum yok ki “SS” kitabının intikamı alınıyordu. 

6- Açık cezaevleri COVID-19’dan dolayı kapalıydı. Bu nedenle, on binlerce hükümlü gibi 31 Temmuz’a kadar izinliydim. Biliyorsunuz, iktidar yüz binden fazla hükümlüyü tekrar cezaevine sokmamak için 3 hafta önce bir özel kanun çıkardı. 

7- O yasanın ikinci fıkrasında aynen şöyle yazıyordu: 

31/7/2023 tarihi itibarıyla geçici 9’uncu maddenin beşinci fıkrası uyarınca COVID-19 salgın hastalığı nedeniyle izinde bulunan ve ilgili mevzuat uyarınca cezalarının denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infazına beş yıl ve daha az süre kalan hükümlülerin talebi aranmaksızın, cezalarının koşullu salıverilme tarihine kadar olan kısmının denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infazına infaz hâkimi tarafından karar verilebilir.” 

Özetle, iktidar “terör suçları” dışında ceza almış her türlü hükümlüye “açık cezaevine dönme” diyordu. O insanlar için hiçbir şerh koymadan yeni bir denetimli serbestlik sürecini başlatıyordu. 

8- Yasadaki bu fıkrayı okuyunca benim de yararlanacağımı anladım. Birçok hukukçuya ve akademisyene danıştım, onlar da benimle hemfikirdi. Lakin... Bir süre sonra e-Devlet sisteminde şu mesajla karşılaştım: 

Sayın Barış Pehlivan infaz işlemlerinizin yürütüldüğü Marmara Açık Ceza İnfaz Kurumu’na, 01/08/2023-15/08/2023 tarihleri arasında dönmeniz gerekmektedir.” 

Sonra aynı bilgilendirme SMS olarak da geldi telefonuma...

Beni ilgilendirmeyen maddeyi gerekçe yaptılar

9- Bu nasıl olabilirdi? Çıkan yasa açıktı, sorduğum tüm hukukçular benim de tekrar cezaevine girmeyeceğimi söylüyordu. Kesin bir hata olmalıydı. Araştırdım. Öğrendim ki beni yasadan faydalandırmamayı aynı kanunun 8’inci fıkrasına dayandırıyorlardı. Açtım, şu yazıyordu orada: 

Koşullu salıverilmenin geri alınması nedeniyle 31/7/2023 tarihi itibarıyla cezası aynen infaz edilen veya ikinci defa mükerrir olup 31/7/2023 tarihi itibarıyla bu cezanın infazı için ceza infaz kurumunda bulunan hükümlülerin bu cezalarının infazı bakımından altıncı fıkra hükümleri uygulanmaz. Bu hükümlülerin 31/7/2023 tarihi itibarıyla kesinleşmiş ancak infaz edilmemiş diğer hapis cezaları bakımından altıncı fıkra hükümleri uygulanır.” 

10- İyi de ben “koşullu salıverme” aşamasında değildim ki! Ben denetimli serbestliği yaktırılan biriydim. 54 kelimeden oluşan bu fıkrada bir tane bile “denetimli” sözü geçmiyordu. Kaldı ki ilgili maddede atıf yapılan “Koşullu salıverilmenin geri alınması nedeniyle” şerhi de benim durumumdan daha ağır hükümlüleri kapsıyordu. Bir hükümlünün koşullu salıverilmesinin geri alınması, o süreçte açılan ve kesinleşmiş hapisle sonuçlanan bir yeni davayla mümkün oluyordu. Benim yaşadığım “denetimli serbestliğin yanması” süreci ise daha sonuçlanmamış bir davayla oluyordu. 

Yani, benimle hiç ilgisi olmayan bir maddeyle, özgürlüğüm elinden alınacaktı.

11- Araştırmaya devam ettim. Yasada benim gibi durumda olanları düşünmedikleri ortaya çıktı. Yani yasada boşluk vardı. Lakin, yasada istisna tutulmuyorken yani ikinci fıkrayla yararlanabilecekken neden benimle ilgisi olmayan bir şerh bana uygulanıyordu? Bunun yanıtını bulamadım.

12- Avukatlarım denetimli serbestliğimi “kendi inisiyatifiyle” yakan karara itiraz ettiler. Ancak bu talebimiz reddedildi. Bunun üzerine, yüz binden fazla hükümlüyü yararlandıracak yeni yasadan faydalanmam için bir talepte bulundular. Bu talebimiz Bakırköy İnfaz Hâkimliği’nde bekliyor, çıkacak sonuç benim yeniden cezaevine girip girmeyeceğimi netleştirecek.

Şimdi...

Biliyorum, okurken yoruldunuz. Lakin yazmalıydım. Başta dedim ya, çıkan yeni yasayla hükmü kesinleşmiş çok ağır suçları işleyenler cezaevinden çıkabiliyorken, ben hüküm verilmeyen bir dava gerekçe gösterilerek cezaevine atılıyorum. 

Yurtdışında cezaevi yüzü görmeden yaşayabilirdim. Kalemini kiralayabilir, sizden gerçekleri saklayabilirdim. Koltuğun kölesi olur, riskli konulara girmeden “muhalif yazar” kimliğinin keyfini sürebilirdim. Hiçbirini yapmadım. 

Ne bir haram yedim ne cana kıydım. Bu topraklardaki herkesin yüreğine baharın gelmesi için yazdım. Şimdi ise hakkım olan yasadan faydalandırılmayıp 8 aylığına açık cezaevine gireceğim gibi görünüyor. Hukuki değerlendirmede lehime bir değişiklik olmazsa 15 Ağustos’ta cezaevine teslim olacağım. Gelecekse, hoş gelmiş 5. kez mahpusluk!

Yazarın Son Yazıları

Sen misin halıya boya bulaştıran!

“Kimsesizlerin kimsesiydi Cumhuriyet...

Devamını Oku
05.12.2025
Furkan ne yapacak?

Bu satırları İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi’nin önündeki bankta oturarak yazıyorum.

Devamını Oku
03.12.2025
Bakın, kimler tahliye edildi

Eski Kızılay Başkanı Kerem Kınık’ın kızı Fatıma Zehra Kınık, 17 yaşındaki Batın Barlasçeki’nin ölümüne ve bir kişinin de yaralanmasına neden olmakla suçlandığı davada 4 yıl 2 ay hapis cezası aldı.

Devamını Oku
28.11.2025
Bursa Nutku için karar anı

24 Kasım gecesi “Onlar” yayınından çıktıktan sonra bir mesaj aldım.

Devamını Oku
26.11.2025
Telefondaki notlar gerçek mi, ekleme mi yapıldı?

Kimliği belirsiz kişilerin, kimin kullandığı bilinmeyen hesabın bulunan sahibinin “itirafçı olduğuna” dair iddiaları yalanlanırken o hesabı kullanan kişi telefonundan çıkan “İtirafçı olmak istiyorum” sözünü de hatırlamadığını ileri sürdü.

Devamını Oku
21.11.2025
Sizin hiç kızınız öldü mü?

Diyelim ki beş gün boyunca uyuyorsunuz.

Devamını Oku
19.11.2025
Nedir bu ‘örgüt’ dedikleri?

Kökü “örmek” filine dayanıyor.

Devamını Oku
14.11.2025
İddianamenin rakamları

Manşetlerde rakamlar vardı: 3 bin 900 sayfa, 402 şüpheli, 143 eylem, 2 bin 352 yıl hapis.

Devamını Oku
12.11.2025
Müjde kuşu

“Maya’nın annesi ve babası...

Devamını Oku
07.11.2025
Yeni Şafak’ın dokunulmazlığı

Furkan Karabay...

Devamını Oku
05.11.2025
Üç soruda ‘casusluk’ dosyası

Yalanın gürültüsü, gerçeğin sakinliğini bastırıyor.

Devamını Oku
29.10.2025
O avukatın ölmesi mi gerekiyordu?

Görkemli cenaze törenleri düzenlemekte, hüzünlü ağıtlar yakmakta ve “Unutmayacağız” sözleri vermekte üstümüze yok.

Devamını Oku
24.10.2025
Kimler tutuklanacak?

Bugün yaşam mücadelesi veren Fatih Ürek tutuklanabilir.

Devamını Oku
17.10.2025
ABD’nin Türkiye senaryoları

Gazetelere bakıyorum...

Devamını Oku
15.10.2025
10 yılın özeti

10 Ekim 2015 sabahı, ülkenin dört bir yanından barış mitingi için gelen binlerce insan, Ankara Garı önünde toplanmış ve kortejlerini oluşturmaya başlamışlardı.

Devamını Oku
10.10.2025
Adım adım cinayet nasıl geldi?

Tarih: 17 Mayıs. Yani bundan yaklaşık 5 ay önce...

Devamını Oku
08.10.2025
'Tarihe düşülen notlar da unutuldu...'

Herkes gibi ben de o fotoğrafa uzun uzun baktım. Churchill’in şu sözü aklıma düştü.

Devamını Oku
03.10.2025
Ankara bu dosya için neyi bekliyor?

Anadolu Ajansı’nın haberini okuyorum:

Devamını Oku
01.10.2025
Emniyet’in tepesinden kritik tespitler

“Kimsenin olmadığı bir yere geçerek telefonu açık tutmanız gerekiyor.”

Devamını Oku
26.09.2025
Furkan’ın öyküsü

Griyi kendinden utandırıp öfkelendirecek kadar gri Silivri’nin kasveti, eylül ayında kendini mıh gibi hatırlatıyordu.

Devamını Oku
24.09.2025
Devletin verileri nasıl ele geçirildi?

Önce 79 kelimeden oluşan şu cümleyi okuyalım...

Devamını Oku
19.09.2025
Bu yazı da yasaklanır mı?

Sadece siyaset konuşmaktan büyük emek verilen bir raporu köşeye taşıma fırsatım olmadı.

Devamını Oku
17.09.2025
Konuşmadığımız 9 konu

Haklı olarak CHP’yi tartışıyoruz.

Devamını Oku
10.09.2025
Yok mu başka Kuzu’lar?

Gururla hep aynı hatırlatmayı yaptılar: “Türkiye, kozmik marangozu Sabah gazetesinden öğrendi.”

Devamını Oku
05.09.2025
MHP’li başkanın oğlu kaza yapınca...

“Bize çarpan araca baktım. Ancak içinde kimse yoktu. Çevrede toplananlara sorduğumda, araç sürücüsünün olay yerinden kaçtığını söylediler.”

Devamını Oku
03.09.2025
3 soruda Kapki-Birinci olayı

Özgür Özel’in dünkü açıklamalarının özeti ne?

Devamını Oku
15.08.2025
Kim bu President?

“Devletin önemli bir kademesinde iş alımlarına etki edebilecek bir pozisyonda çalışıyorum. Pek çok üst düzey bürokratlarla ilişkilerim bulunuyor.”...

Devamını Oku
13.08.2025
Tartışılan şirketin sicilindeki leke

Açıkçası unutmuştum. Bir bilişimci dostum anımsattı:

Devamını Oku
08.08.2025
E-imza skandalının perde arkası

Önce iddianamedeki şu uzun cümleyi dikkatlice okuyalım...

Devamını Oku
06.08.2025
Türkiye’den siyasetçi kaçırma planının arkasında kim var?

Sabahın erken saatleri... Otel odasındayken telefonu çaldı. Numara tanıdıktı, bir polisti, uyarısı vardı...

Devamını Oku
01.08.2025
Allah’tan değil, kameradan korkanlar

Videoyu izledik: Diyanet İşleri Başkanlığı Mekke sorumlusu Ahmet Daştanbek elindeki paraları sayıyordu.

Devamını Oku
30.07.2025
Ört ki ölem!

Gazetelere bakıyorum; “Yeşil vatan uğruna şehit oldular” yazıyor.

Devamını Oku
25.07.2025
Sahi, kimler imam hatipli?

Yeni Şafak gazetesinin manşetine bakıyorum. Haber şöyle...

Devamını Oku
23.07.2025
PKK’nin şikâyet ettiği komutan

PKK’nin yayın organındaki bir haberi okurken Aldous Huxley’nin o bilinen sözü düştü aklıma...

Devamını Oku
18.07.2025
6 soruda af meselesi

Kitabın ortasından sorayım: PKK ile yürütülen süreç sonunda Türkiye’de genel af çıkar mı ve dahası bu aftan kim faydalanmaz?

Devamını Oku
16.07.2025
Altun’un yeni koltuğunun sicili

Haberi biliyorsunuz: İletişim Başkanı Fahrettin Altun görevden alındı ve Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) Başkanlığı’na atandı.

Devamını Oku
11.07.2025
CHP’nin ‘çözüm’ süreci

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın duyurdu...

Devamını Oku
09.07.2025
Erdoğan’ı savunan hocanın ‘İmamoğlu’ arzusu

“İmamoğlu’na hukuki mütalaa için tabii ki varım. Türk demokrasisini kurtarmak için varım.” Bu sözler Prof. Dr. Doğan Soyaslan’a ait.

Devamını Oku
04.07.2025
Masadaki 17 sayfa

Günlerdir düşünüyorum: Fatih Altaylı o gün yayın yapmasaydı, yapsaydı da Emre o soruyu sormasaydı yahut sorsaydı da tarihsel gerçekleri hatırlatan yanıtlar verilmeseydi ne olurdu?

Devamını Oku
02.07.2025
Fatih Altaylı neden tutuklandı?

Lynn Hasher, David Goldstein ve Thomas Toppino...

Devamını Oku
25.06.2025