Demirtaş’ın altında kaldığı masa
Barış Terkoğlu
Son Köşe Yazıları

Demirtaş’ın altında kaldığı masa

28.01.2021 07:00
Güncellenme:
Takip Et:

Her şeyin bir vakti var. Kuşkusuz insanın da. “Rönesans’ın devlere ihtiyacı vardı, yarattı” diyor Engels. Dönemler, topraktan ya da sudan değil ama olaylardan insanlar yaratıyor.

Selahattin Demirtaş’ın Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi’nden gazetecilere yazdığı mektubu ve eklerini okurken düşünüyordum. İki sayfalık mektubun en çarpıcı yeri kuşkusuz şuydu:

Bana ve HDP’ye yönelik eleştirileri büyük bir saygıyla karşılıyor, eleştirilere değer veriyor, onları anlamaya çalışıyorum. Geçmişteki siyaset tarzımız, söylemimiz, pratiklerimiz konusunda özeleştirel yaklaşmak gerektiğine de samimiyetle inanıyorum.”

Demirtaş, Türkiye’nin yaşadığı krizin tek bir aktörün üzerine bırakılamayacağını da söylüyordu:

Türkiye bugün bu haldeyse her siyasi aktörün kendi ölçüsünde sorumluluğu var, buna muhalefet de dahil. Barışı sağlayamadık, demokrasi getiremedik, ekonomi çöktü, toplum ağır bedeller ödüyor. Başarılı olsaydık bunların hiçbiri yaşanmayacaktı. Durum bu kadar nettir. Bence bu saatten sonra mazeretlerin arkasına sığınmanın da bir anlamı yok.

Demirtaş’ın kendisini anlatmak zorunda kalmasının nedeni, hükümet medyasında kendisi hakkında çıkan tek yanlı haberlerdi:

Benimle ilgili medyada yazılan, çizilen, söylenen neredeyse her şey, bariz bir yalan ve iftiraya dayanmaktadır. Bazı sözlerim bağlamından koparılarak algı oluşturulmaya çalışılmıştır. Hakkımdaki tüm kumpas suçlamalarını mahkemelerde bir bir çürüttük ve bunları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) önünde de ortaya koyup haklı bir şekilde davayı kazandık.

Demirtaş, mahkemelerin siyasi baskılar nedeniyle vermesi gereken kararları veremediğini söylüyordu:

Benimle ilgili son beş yıldır o kadar yoğun şekilde ve korkunç bir algı operasyonu yürütüldü ki, mahkemeler, dışarıda üretilen algı ile dava dosyamın gerçeği arasındaki uçurumda sıkışıp kalmış durumdalar.”

Mektubun yanında 20 farklı dosya bulunuyordu. Dosyalarda; olmayan gizli tanık, sahte hesaplardan atılmış mesajlar, içeriği değiştirilmiş resmi tutanaklar, FETÖ iltisaklı 29 yargı mensubunun hazırladığı fezlekeler, katılmadığı 107 eylem gibi dava sürecine dair pek çok somut eleştiri vardı. Demirtaş, bunlara dayanarak yaşadıklarını “kumpas” olarak adlandırıyordu.

‘ÖCALAN’IN HEYKELİ’ SÖZÜNÜN PATENTİ

Asıl mesele...

Demirtaş’a yapılan suçlamaların önemli bölümü konuşmalarına dairdi. O da “bağlamından koparıldı” dediği ifadelerin tamamını gazetecilerle paylaşıyordu.

Dikkat çeken, konuşmaların neredeyse tamamının, kimilerinin “çözüm süreci” kimilerinin “müzakere süreci” dediği dönemde yapılmış olmasıydı.

İlk merak ettiğim, “Öcalan’ın heykelini dikeceğiz” sözlerini nasıl açıkladığıydı. Belki de sürekli gündeme gelmesinden olacak, 4 numaralı dosya bir tek bu konuya ayrılmıştı.

Demirtaş; söz konusu ifadeyi, 13 Aralık 2012 tarihinde, Mardin’in Kızıltepe ilçesinde düzenlenen mitingde kullanmıştı. Bu sözler, Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden yargılamanın da konusuydu.

Dosyada, Demirtaş’ın bu konuşmanın hikâyesini anlattığı 24 Nisan 2019 tarihli mahkeme kaydı vardı.

O günü şöyle anlatıyordu:

“Ben, ‘Öcalan’ın daha heykelini dikeceğiz’ dediğim günde, Erdoğan’ın elinde İmralı’dan Öcalan tarafından yazılmış iki tane mektup vardı. Yeni İmralı çözüm sürecini başlatan mektuplar. Ve bu mektuplar üzerine zaten kısa süre sonra da çözüm süreci başladı, İmralı çözüm süreci.

“Aslında patenti bana ait değil” diyordu. Yani sözün gerçek sahibi kendisi değildi.

Peki kimdi?

İsmini söylemeyim” diyerek “bir hükümet yetkilisinin kullandığı cümle”yi işaret eden Demirtaş, sözün çıkışını şöyle anlatıyordu:

Yakında barış gelecek ve Öcalan da bu barışın mimarlarından biri olacak ve heykeli dikilecek. Sembolik olarak denir ya hani, barışı getirecek insanın heykeli dikilir kardeşim, halk arasında kullanılan bir deyimdir. Böyle heykeli dikilecek insan, heykeli dikilecek adam, heykeli dikilecek kadın denir ya. Böylesine kullandığım bir sözü, Erdoğan’ın da kendisi de biliyor, bakın o dönem çıkıp itiraz etmiyor hiç kimse itiraz etmiyor.”

ERDOĞAN NEDEN YAPTIĞIMI BİLİYOR

Demirtaş’ın söylediklerinden anlaşılan, hükümetle yaptıkları görüşmelerde “barışın mimarlarının heykeli dikilir” sözleri, meydanda bu hale dönüşmüştü. Yıllarca o konuşmaya hiçbir soruşturma açılmazken; yıllar sonra sözler Erdoğan tarafından miting meydanlarında “bakın neler söylemiş” diye izletilmiş, dava açılmış, Demirtaş’ı hapse götürmüştü.

Demirtaş, Erdoğan’a mahkemeden şöyle sesleniyordu:

“O konuşmayı niye yaptığımı kendisi de biliyor, o dönemin bakanları da biliyor. Kendisi o videoyu izletirken meydanlarda şunu da ekleseydi samimiyetine inanırdım. Deseydi ki, ‘Bak, Demirtaş ‘Öcalan’ın heykelini dikeceğiz’ dediği günde var ya, Öcalan bana çözüm süreciyle ilgili iki tane mektup yazmıştı. Onlar da benim elimdeydi. Zaten hemen bu konuşmadan iki ay sonra da İmralı’da resmi görüşmelere başladık. Kamuoyu, halk bundan bilginiz olsun’ deseydi samimiyetine inanırdım.

Demirtaş’ın konuşmasının devamında şu sözler dikkat çekiyordu:

Tamamı komplocu bunların komplocu. Zihniyet komplocu. Tuzak kurma üzerine. Bunlara elini veren kolunu kaptırıyor.

İMRALI TUTANAKLARI NE ZAMAN BAŞLIYOR?

Dosyalar bitince zaman zaman bu köşede yer verdiğim İmralı tutanaklarını açtım.

Öcalan’ın “Tarihi önemde bir toplantıya başlıyoruz. Nasıl bir yöntem izleyelim” diye başladığı, “Sizce nasıl uygunsa” yanıtını aldığı ilk tutanak, gerçekten de heykel konuşmasından 2 ay sonra, 23 Şubat 2013 tarihini taşıyordu. Belli ki yıllar önceki “Apo heykeli” sessizliğinin nedeni pişen “süreç”ti!

Peki, Demirtaş’ın “komplo” dediği şey neydi?

Belli ki Demirtaş, AKP ile PKK’nin yürüttüğü “müzakere süreci”nde “sorumluluk almaya” çağrılmıştı. Elbette kendisi de bu işin gönüllüsüydü. Demirtaş’ı hem sevenleri hem düşmanları için popüler yapan kariyerinin ivmelenmesi de bu dönemde olmuştu. “Çözüm süreci”nde İmralı’da gündeme gelen “Türkiye partisi” projesi HDP’yi yaratmış, Demirtaş adı da bu devrin içinde büyümüştü. Öyle ki “süreç”in son seçiminde HDP yüzde 13.1 oy almış, 80 milletvekili çıkarmıştı. Ancak ortaya çıkan tablo, hem PKK için hem AKP için murat edilen şey olmayınca “süreç” sona ermişti. Yerel seçimlerde devlet televizyonuna çıkarılan Osman Öcalan’a, Anadolu Ajansı’ndan mesajı paylaşılan Abdullah Öcalan’a bakılırsa; devrilen “masa”nın altında Demirtaş kalmıştı. Öcalan’ın görüşme tutanakları boyunca “hepimiz yargılanırız” dediği uyarının muhatabı ne AKP ne PKK, Demirtaş olmuştu.

Dönemler insanları yaratıyor, insanlar da dönemleri. Sanmayın ki zaman, akrep ve yelkovanla akıyor. Kaybolup giden hikâyeler hepsinden fazla.

Yazarın Son Yazıları

Ya su kirliyse?

Değişmez görünen gerçekten kaçmak yerine dokunmaya karar verdiğimizde, ona şekil verebildiğimizi de görürüz.

Devamını Oku
04.12.2025
200 günlük burun sürtme davası

Burnumuzla sadece nefes alsaydık en çok kötü kokuların sahipleri mutlu olurdu.

Devamını Oku
01.12.2025
Bir garip ölüm hikâyesi

Yaşamda birikmiş servet, bazen ölümün üzerinde perde olur.

Devamını Oku
27.11.2025
‘Kurucu önderlik’ ve kurucu irade

Küçük niyetler büyük sözlerin arkasına gizlenir.

Devamını Oku
24.11.2025
Yaşamından renkleri çalınan kadın

Koca çınardan nimetini esirgeyen toprak yokluğunu önce çimende gösterir

Devamını Oku
20.11.2025
38 çocuğun duyulmayan çığlığı

Adalet davası uzaktaki bir çığlığı duymakla başlar.

Devamını Oku
17.11.2025
CHP’yi ‘gayrımeşrulaştırma’ operasyonu

Doğa insana kendi sınırlarını çizeceği imkanı sunarken cömerttir.

Devamını Oku
13.11.2025
Eğitimsiz okullar bakanlığı

İnsan ancak eğitilirse özgür olur.

Devamını Oku
10.11.2025
Aman çocuklar duymasın!

Bakmayın gazetecilik yaptığıma.

Devamını Oku
06.11.2025
‘Pardon’ diyen karar

Bir kez olursa hata, iki kez olursa yanlış, tekrar olursa kasıt denir.

Devamını Oku
03.11.2025
Bakanlıktaki ‘koruma kalkanı’

Çoğu zaman sözün çıktığı yere bakarız.

Devamını Oku
30.10.2025
Aranan casus sonunda bulundu!

O kadar çok söz söyleriz ki bazen gerçek kalabalıkta kaybolur.

Devamını Oku
27.10.2025
Boğaziçi’ni nasıl çökerttiler?

Kime söylendiği belirsizse en ağır sözler bile havada kalır. En son Yargıtay başkanı konuştu.

Devamını Oku
23.10.2025
‘PKK yasası’na neden karşıyım

Kapıyı açan anahtar değil, kilidinin bilgisidir.

Devamını Oku
20.10.2025
Öcalan serbest bırakılacak mı

Sözcükler her zaman anlatmak için kullanılmaz.

Devamını Oku
16.10.2025
Apo ve Bahçeli’nin susturduğu asker

Çıkarlar suç ortaklıklarının kaynağıdır.

Devamını Oku
13.10.2025
‘Fatihli Müslümanlar’ rahatsız

“Bizi cehennemle korkutuyorlar ki dünyada onlara boyun eğelim.”

Devamını Oku
09.10.2025
Çocuk tecavüzünde çocuğu yargılayanlar

Çelişki dünyanın kendisinde sanırız, oysa ona sebep olan da insandır.

Devamını Oku
06.10.2025
Tarihin arka duruşması

Eğip bükersin, sarar paketlersin. Her şeye rağmen gerçek olduğu yerde durmaya devam eder.

Devamını Oku
02.10.2025
İŞKUR’u bile soydular

Kapı içeriden açıldı mı soygun normalleşir.

Devamını Oku
29.09.2025
‘Size miras kaldı’ sürprizinden çıkan örgüt

Koca ağaca bakıp dalındaki eksiği görüyorsan haksız değilsin.

Devamını Oku
25.09.2025
İçeridekilerin aileleri neler yaşıyor

Kendi gülünün dikenini çıkarmak kolaydır. Başkalarının acılarını anlamak ise uğraş ister.

Devamını Oku
22.09.2025
Netanyahu’nun Erdoğan’a salladığı parmak

Tek kişide hastalık dedikleri, milyonlarda ideoloji oluyor.

Devamını Oku
18.09.2025
Dananın kuyruğu kopacak derken...

Siz bu yazıyı okurken belki bütün kelimeleri eskimiş olacak.

Devamını Oku
15.09.2025
Erdoğan’ın CHP planı

Sen ardına dönüp bakmazken geçmiş bir gölge gibi seninle birlikte yürüyor.

Devamını Oku
11.09.2025
İBB operasyonunu başlatan AKP’li

Adli yıl açılışında İstanbul cumhuriyet başsavcısı gazetecilerle buluştu. İlginç bir ifade kullandı: “İBB operasyonunu ilk öğrenen kişi Murat Kapki oldu. Nasıl olduğunu bilmiyoruz. O, malları kaçırmaya başlayınca biz de harekete geçtik.”

Devamını Oku
08.09.2025
‘Terörsüz Türkiye’nin kabağı

Dünya değişiyor ama senin çektiğin çile hep aynı kalıyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Başörtüsünü çıkaran Fethullahçı

İnsanın çektiği çilelerin sonucu tecrübeleridir.

Devamını Oku
01.09.2025
Topuk kırıldıktan sonra

O çok bildiğimiz gerçekleri her şey görünür olduktan sonra anlatmayı ne kadar çok severiz.

Devamını Oku
14.08.2025
TikTokçu hacı paşa devri

Yükselme kuralını kaybedince yukarıyla aşağı bir olur.

Devamını Oku
11.08.2025
Erdoğan’ın kimliği bile satılık

Hırsızın peşinden koşuyoruz da ya içeride kapıyı açan varsa?

Devamını Oku
07.08.2025
Şehit askerlerin tahlilleri ne söylüyor

Milletler yaşamdan öğrendikçe gelişir. Çöküş dönemlerinde ise ancak ölüm öğreticidir.

Devamını Oku
04.08.2025
Askerler kayıp 5 milyarın peşinde

Sana verirken yokluğu gösterenler, senin olan varlığı harcarken har vuruyor harman savuruyor.

Devamını Oku
31.07.2025
Koca savcılığın dokunmadığı patronlar

Dünya, Sezen Aksu şarkısındaki gibi: Masum değiliz, hiçbirimiz.

Devamını Oku
28.07.2025
Zengin itirafçı olur kurtulur olan garibana olur

Bazen fısıltıyı duyuyorsun. Bazen de çığlığı duyma istiyorlar.

Devamını Oku
24.07.2025
Davutoğlu partisindeki istifalara ne dedi?

Aslında benim sorum yeni çıkan o kitapla ilgiliydi...

Devamını Oku
21.07.2025
Öcalan, Ramazan, Altaylı

Memlekette “süreç bayramı” var. Gelgelelim “hukuk ve özgürlük bayramı” yok.

Devamını Oku
17.07.2025
Domates, biber, patlıcan!

“Demokrat adam”, “demokrat bulmadığı” adama “Ya demokrat ol ya döverim” demiş.

Devamını Oku
14.07.2025
Herkesi başka tartan kantar

Aynı kantar seni başka onu başka tartıyor...

Devamını Oku
10.07.2025
Söyleyin Timur haksız mı? 

Kimin haklı olduğunu söz belirler sanırsın, oysa hak çoğu zaman güç ile dağıtılır. Size bu satırları gazeteci arkadaşım Timur Soykan hakkındaki mahkeme kararını beklerken yazıyorum. 

Devamını Oku
07.07.2025