CHP komisyona katılmamalıdır, tersine...

CHP komisyona katılmamalıdır, tersine...

31.07.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve MYK’sının bu ikazları dikkatle değerlendirmeye alacaklarına inanıyorum. 

Gündemin en sıcak noktası, komisyona CHP girecek mi, girmeyecek mi? Sayın Özel, üstündeki baskıya rağmen, “barışa karşı çıkmış olmayalım” duygusunun itici gücüyle geri dönülmez hatalara düşmemeli. 

Öncelik komisyonun adı… DEM, “Terörsüz Türkiye” yerine “Kardeşlik ve Dayanışma Komisyonu” denilmesini istiyormuş. CHP ise, komisyonda “demokrasi” kelimesi geçsin diyormuş! Orada “demokrasi” sözcüğü geçerse, komisyon demokrat mı olacak? Gerçekten anayasa, hukuk ve demokrasi talepleri olsa, AYM ve AİHM kararlarına uyarlardı ve masum insanları yıllarca hukuksuzca hapiste tutmazlardı.

LDP eski Başkanı Cem Toker’in “AKP’nin özgürlükçü ve sivil anayasa yapması, KFC’nin tavuk hakları bildirgesi yayınlaması gibidir!” sözlerini yine tekrarlayacağım. Diyelim ki, komisyona “demokrasi” kelimesi eklendi. Bunun uygulanacağına inanabilecek miyiz? Veya Özel’in “Kararlar çoğunluk değil, nitelikli çoğunluk ile alınsın” talebi ne fark yaratacak? AKP-MHP ve DEM bir araya gelince, bu rakamlara zaten ulaşıyorlar! CHP olsa olsa o masayı meşrulaştıracak! Yılmaz Özdil, bugüne kadar CHP’nin reddedilen yüzlerce araştırma komisyonu önergelerini hatırlattı Sözcü’de. Peki, CHP niye bu komisyonun olmazsa olmaz üyesi olarak atanmak isteniyor?

Sonuçta kavga gürültüyle de olsa, onlar istedikleri sonuçları o masadan çıkaracaklar ama bu komisyonun kararlarıyla T.C. bir zelzele yaşarsa “CHP de komisyondaydı” diyecekler! 

KARŞI TARAFIN EMELLERİ NE?

Önce bir niyet analizi yapmak lazım: Karşımdakiler gerçekten ne istiyorlar? Barış ve kardeşlik kokan bir Türkiye mi, yoksa başka hesaplar mı var? Ne yazık ki DEM, gerçek niyetini daha ilk günden adeta bir hesaplaşma manifestosu gibi önümüze koydu. Bu bildiride Türkiye Cumhuriyeti, topraklarını teröre karşı koruduğu uzun yıllarda soykırım yapmakla suçlandı. “Bu bir barış değil, adeta bir savaş bildirisiyle ortaya çıkmaktır” demiştim, 15 Mayıs 2025 tarihli makalemde.

AKP’ye bakacak olursak, onların da tek gerçek derdi, bu vesileyle anayasayı değiştirip RTE’nin görev süresini uzatmak. Çünkü başka çareleri kalmadı, ufukta muhalefete karşı ağır bir mağlubiyet yaşayacaklarını biliyorlar. 

“12 Eylül darbe anayasasından uzaklaşıp demokratikleşelim” feryatlarıyla tek adam rejimine zoraki geçiş yapıldı. Aynı oyuna tekrar gelmek delilik olur! Zaten CHP belediyelerine yönelik ağır saldırılar sürerken, DEM’in hala güle oynaya bu masada oturmaya devam etmesi, senaryonun çirkinliğinin tescillidir. Ekrem İmamoğlu, Murat Çalık, Hasan Akgün, Zeydan Karalar, Muhittin Böcek, Resul Emrah Şahan, Tunç Soyer, tüm başkanlar, bürokratlar ve çalışanlar zulüm görürken, böyle bir “kardeşlik ve dayanışmadan” söz etmek gaflet ötesi bir durumdur.  

CHP’yi bu tartışmalı diyaloğun içine sokup kendi çıkarları doğrultusunda yönetebileceklerini düşünmek saflıktan öteye geçmez. Sivas Kongresi’nden saymaya başlarsak, CHP 106 yaşında, dünyanın en tecrübeli partilerinden biridir. Cumhuriyeti kuran partidir ve bugün yaşanan yönlendirmelerin hedefi olamaz! Tam tersine, böyle bir projenin her zerresine meydan okuyan, sorgulayan, gündemi kendi yönlendiren parti olmalıdır. 

Barışı elbette herkes ister, ama ne pahasına? Konumuz, ana hedefleri belli Cumhur İttifakı ve DEM’in politikalarına uyum sağlamak veya hafif öksürüklü itirazlar ile masada yer almak olamaz. AKP, MHP, DEM üçlüsünün net olarak bu masadan beklentileri var! CHP’nin ise artık acil olarak görmesi gereken, bu masada CHP’nin ve halkımızın büyük çoğunluğunun elde edeceği hiçbir şeyin olmadığı!.. CHP, T.C.’yi bitirmeyi hedefleyen böyle bir masadan kalkmaktan ve karşı kamuoyu oluşturmaktan çekinmemeli. Burada bahsi geçen “karşı kamuoyu” kavramıyla, böyle bir barış masasının, Cumhuriyet’in üniter devlet ve Atatürkçü değerlerinden asla uzaklaşmadan mümkün olduğunun ve hatta gerçek barış ve birliğin ancak böyle tesis edilebileceğinin altını çizmek istiyorum.

BOP’UN HEDEFİ FEDERE ETNİK MEZHEPSEL TEMELLİ YAPI!

Amerika ve Avrupa’nın emperyalist güçleri, Kurtuluş Savaşı’nın onlara yaşattığı yenilgiyi hala hazmedememişlerdir. Bir yandan Atatürk’e saygı duyduklarını ifade ederler, bir yandan içlerinde malum intikam hisleri yaşamaya devam etmektedir. BOP doğrultusunda, Lozan’la beraber tarihe gömülmüş Sevr planının hala içlerinde kalmış esas hedef olduğunu artık bilmeyen yoktur.

Ama makyajla, demokrasi kılıfıyla, geçmişin liberallerini kandıran “Özgürlükçü AKP” taktikleri gibi, bu niyetler de gizlenmektedir. “Terörsüz Türkiye” derken, gerçekte karşılıklı oportünist ilişkiler ve farklı hedefler söz konusudur.

Süleymaniye’de bir kazanda 30 kalaşnikof yakılması, kötü bir müsamereden ibarettir. PKK çıkar ilişkilerini kullanarak emellerine ulaşma stratejisi ile, yavaş ve kurnaz taktiklerle tüm varlığını korumaya devam etmektedir. Silah bırakıyorMUŞ GİBİ yaparak, T.C.’yi uyuşturma çabasındadır. Evdeki hesabın çarşıda tutmadığını ve başta YPG-PYD olmak üzere yan örgütlerin Öcalan’ın çağrısına uymadıklarını Devlet Bahçeli dahi kızgınlıkla tespit etmiştir. 

Güneydoğu’da on binlerce şehidimiz bu yolda adeta boş yere canlarını vermişler gibi, ülkemizin üniter yapısının yok olmasını kabul etmek mümkün değildir. Bu tehlikeli olasılık, Cumhuriyet’e ve Atatürk’e büyük ihanet olur.

Barışa ulaşmanın yolu, kazanda silah yakma şovları yerine ırk ve mezhebe göre sınır çizme hırslarını sonsuza dek toprağa gömmektir. Burada ana konu, demokrat ve özgür bir ortamda ırkçılığın her türünü bertaraf ederek beraber yaşama felsefesidir. Yoksa PKK’nın yıllardır talep ettiği “ırka göre toprak” gibi hastalıklı bir düşüncenin demokrasi ile alakası olamaz. Bunlar felsefi, sosyolojik, tarihi ve ideolojik karşılıkları olmayan gereksiz, çağdışı hırslardır ve Kürt vatandaşlarımız artık emperyalist batının kurnaz oyunlarının bir piyonu olmaktan uzaklaşmaya mecburdurlar. 

CHP MASAYA OTURMADAN ACİL OLARAK NELER YAPMALI?

CHP “Bunlar barışa karşı çıkıyor” suçlamasına düşmeden bu itirazlarını nasıl yapar?

Birincisi, güneydoğudaki barışla Cumhurbaşkanı’nın görev süresi arasında hiçbir bağlantı olmadığını açıklar ve bu konuya değecek manevraları muhatap bile almayacağını kesin olarak belirtir. CHP örgütü ve seçmenleriyle beraber yaşadığımız fiili durumu, ülkenin kurucu iradesi açısından ele alarak değerlendirmesi ve evrensel açıdan da vahşi emperyalizmin tuzaklarına düşmeden yoluna devam etmesi, tarihi bir ödevdir. Atatürk Cumhuriyeti’nin temel kuruluş değerlerinin unutturulması için ülkemizin her koldan Suriyeli ve Iraklı istilasına uğratılması, hedeflenen karanlık, federe devlet yapısına doğru yol almak için atılmış tohumlardır. Vatandaşların adeta Türk olduklarının unutturulmak istendiği, din-mezhep-ırk temelli bölünmüş toprakları hedefleyen bu emperyalizmin tetiklediği pratik Orta Çağ senaryoları, Türkiye Cumhuriyeti açısından ölümcül derecede tehlikelidir. Yüzyıllık Cumhuriyetimizin sosyolojik kültürü yok edilmek istenmektedir. CHP böyle bir masadan vatanımız adına hayırlı hiçbir sonuç bekleyemez. Olay en başından, çarpık emeller üzerine kurulmaya çalışılmaktadır. 

CHP’nin ana muhalefet partisi olarak, Mustafa Kemal Atatürk’ün koltuğunda oturan Özel’in liderliğinde, hızla İYİ Parti ve ZAFER Partisi ile masaya oturarak, bu konuda ivedi bir karşı politikaya önderlik etmesi kaçınılmazdır. Akıllı söylemlerle “barış masasından kaçtılar” gibi uyduruk eleştirileri rahatça boşa çıkaracaklarını zaten biliyoruz. Halkımız onca yaşanmışlıktan sonra, bu kritik açıklamaları algılayacak ve hazmedebilecek olgunluktadır ve büyük çoğunluğu zaten bu senaryoya karşı çıkmaktadır. AB ve ABD, karşılarında saf ve kandırılabilir bir CHP değil, genç Mustafa Kemal’in kararlılığında bir kurucu parti olduğunu görmelidir.  

CHP’nin genç genel başkanın kendi makam odasında, gözünü kapayarak bu Cumhuriyeti bize miras bırakan Mustafa Kemal’le “sohbet ederek” karar vermesi faydalı olabilir. Dahi önderin, kendisine neler yapması gerektiği ve özellikle neler yapmaması gerektiği konusunda fısıldayacaklarını derinden duyumsayacağından hiçbir şüphem yok. Gözünü açtığı zaman da bu ülkenin milyonlarca kararlı Kemalist’inin barış yolunda, yanı başında ve aynı fikirde olduğunu görecektir.

CHP ve geniş anlamda muhalefetin, oynanmak istenen teatral komisyon masasında ne kandırılacak takati ne de kaybedecek vakti vardır.

Yazarın Son Yazıları

CHP kurultayı: Kazananlar ve kaybedenler

1970’lerde, İstanbul’da Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü’nde eski şampiyonlarımızdan Fehmi Kızıl vardı.

Devamını Oku
04.12.2025
CHP kurultayı demokrasiyi aydınlatacak!

CHP kurultayı, bu hafta sonu her zamanki gibi büyük bir medya ilgisi altında yaşanacak.

Devamını Oku
27.11.2025
Mustafa Kemal’i hazmedemeyen solcular!

İddianame açıklaması yüzünden geçen hafta yazamadığım konuya hemen giriyorum.

Devamını Oku
20.11.2025
İddianame ve kritik yönlendirme

Pek de sürpriz olmadı.

Devamını Oku
13.11.2025
Sahte dünyalar kuşatması

Paranın sahtesi vardır, kalpazanlar basar.

Devamını Oku
06.11.2025
Cumhuriyet, iki kahraman ve yarınlar

Dün Cumhuriyet Bayramımızı kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
CHP davasına dikkat!

Siyaset, insanların daha iyi yaşaması için yapılır, dünyanın neresinde olursa olsun.

Devamını Oku
23.10.2025
Yok olan Nobeller ve edepler

Trump bozulmuş, “Nasıl olur da Nobel Barış Ödülü bana verilmez?!” “Ben yedi savaş durdurdum, gidip hiçbir şeyi yapamamış birine verecekler o ödülü” deyip duruyordu.

Devamını Oku
16.10.2025
Özel-Bahçeli düellosu, cevapsız sorular

Sinan Ateş cinayetinin dumanı tütmeye devam ederken bu cinayetin bir numaralı sanığı 90’lı yılları anımsatan bir şekilde güpegündüz öldürüldü.

Devamını Oku
09.10.2025
‘Bombalı Nobel’ ve barış!

Bugünlerde, Trump ve Netanyahu’nun anlaşarak Ortadoğu’ya ve Filistin’e dayattıkları yeni düzenin ve “sözde” barışın hangi hızda yaşama geçip geçemeyeceğini öğreneceğiz, tabii yeni sürprizlerle karşılaşmazsak...

Devamını Oku
02.10.2025
Fenerbahçe, Türkiye ve demokrasi dersi!

Fenerbahçe Spor Kulübü’nde nöbet değişimi oldu.

Devamını Oku
25.09.2025
Misyonlarını tamamlayamayan kayyumlar!

Daha iki yıl önce kazanması için elimizden geleni yaptığımız, uğruna 24 saat koşturduğumuz Kılıçdaroğlu’nun, o gece kendisine umut bağlayan milyonların neredeyse tamamını karşısına alacak pasif duruşu ve agresif sessizliğiyle, Vito’larına binip kaybolmasına şahit olmak bize nasipmiş...

Devamını Oku
18.09.2025
Demokrasimizin açık yarası ve vazgeçilmez ikazlar

Türkiye, darbe günlerinde gördüğü sahneleri yaşadı.

Devamını Oku
11.09.2025
Kayyuma karşı halk, partisiyle direniyor!

Bunu da gördük.

Devamını Oku
04.09.2025
Anne Frank bana Gazze hakkında mektup yollamış…

Dün aldığım bu mektubu sizlerle paylaşmak istedim.

Devamını Oku
28.08.2025
Cerahatin içinde yüzüyoruz...

Haftada bir köşe yazısı kaleme alarak gündemi yakalamak için, şapkadan üç değil, beş tavşan çıkarmanız lazım!

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet İşleri Başkanı’na açık mektup

Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş...

Devamını Oku
14.08.2025
Komisyon başladı: Ufukta neler olabilir?

Cumhuriyet Halk Partisi, tabanından ve partinin ileri gelenlerinden yapılan bütün uyarılara rağmen komisyona katıldı.

Devamını Oku
07.08.2025
CHP komisyona katılmamalıdır, tersine...

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve MYK’sının bu ikazları dikkatle değerlendirmeye alacaklarına inanıyorum.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir "Altan Bey" geçti bu topraklardan

Yıl 1955, genç gazeteci Altan Öymen ve iki polis Ankara kışının ortasında…

Devamını Oku
24.07.2025
15 Temmuz’dan terörsüz Türkiye’ye...

Gündem aşırı yoğun. Ekrem İmamoğlu’na açılan en akıl almaz davalardan biri dün karara bağlandı.

Devamını Oku
17.07.2025
Satranç oynarken şahınızı veremezsiniz!

Gündem belli: AKP’nin “muhalefetsiz demokrasi modeli” için yaptığı çalışmalar...

Devamını Oku
10.07.2025
Sivas'tan bugüne... Karanlıklar ve tehditler devam ederken

Dün, 2 Temmuz’du… 32 yıl önce yobazların 35 aydınımızı yakarak katletmesinin yıldönümü...

Devamını Oku
03.07.2025
‘Mutlak butlan’a karşı CHP kararlılığı!

Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu sayesinde CHP’nin birinci parti konumuna yükseldiğini gören AKP, ne yapıp edip bu iki lideri durdurmak için her şeyi yaptı ve yapmaya da devam ediyor.

Devamını Oku
26.06.2025
Cahil ve faşist liderlerin savaşı

Aslında bu köşe yazısını kaleme almanın hiçbir anlamının olmayacağı 36 saatlik süreç yaşıyoruz...

Devamını Oku
19.06.2025
Özgür Özel’in samimi gözyaşları

Her ölüm dayanılmaz bir acıdır. Şayet o ölüm, kalp krizi, trafik kazası, elektrik çarpması, cinayet veya intiharla gelmiş ise insan nefes alamaz hale gelir.

Devamını Oku
12.06.2025
Hiçbir şey, göründüğü gibi değildir

Yaşam akıp giderken, siyasi olaylara karşı yorumlar -tahminlerim bazen çok emin görünseler de- altüst olabiliyor.

Devamını Oku
05.06.2025
Çağdaş Türkiye mutlulukları ve üzüntüleri

Hayat, iyi ve kötü olaylar arasında oluşan düğümler şeklinde akan öznel bir film gibi. Seviniyoruz, üzülüyoruz, kahroluyoruz, âşık oluyoruz, şaşırıyoruz, kâh siyasetçilere kâh en yakınlarımıza kâh tuttuğumuz takıma kızıyoruz.

Devamını Oku
29.05.2025
Hayatınızda kaç tıkanıklık var?

Bazen içiniz tıkanır ya, nefes alamaz gibi olursunuz. Uyumak istersiniz ama uyuyamazsınız. İçiniz isyanlardadır, konuşacak kimseniz yoktur. Bütün bunları yaşarken bir de kapana kısılmış fare gibi trafikte kalmışsınızdır mesela!

Devamını Oku
22.05.2025
Yoksa bu bir savaş bildirisi mi?

Hayatı terör yüzünden kararmış aileler için acaba 12 Mayıs 2025 itibarıyla acılar son bulacak mı, yoksa bu tarih iç ve dış siyasetimizi daha da büyük kargaşaya taşıyacak kritik bir eşik mi olacak?

Devamını Oku
15.05.2025
Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Devamını Oku
08.05.2025
Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Devamını Oku
01.05.2025
Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Devamını Oku
24.04.2025
Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Devamını Oku
17.04.2025
‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

Devamını Oku
10.04.2025
Gezi ve Saraçhane farkı!

Gezi ve Saraçhane farkı!

Devamını Oku
03.04.2025
Çok 'özel' bir lider, Özgür Özel

Çok "özel" bir lider, Özgür Özel

Devamını Oku
27.03.2025
İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

Devamını Oku
20.03.2025
Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Devamını Oku
13.03.2025
Tarih nedir, ne değildir?

Tarih nedir, ne değildir?

Devamını Oku
06.03.2025