Kavala kararı ve yargının yok oluşu

Kavala kararı ve yargının yok oluşu

20.02.2020 08:37
Güncellenme:
Takip Et:

AKP döneminde alınan yargı kararlarında her zaman koca bir “sürrealizm” algısının ortalığa fırlama şansı vardır. En olmayacak bakış açısı birden en beklenmedik an ve ortamda gündeme geliverir. Bu durumlarda mesela Danıştay cinayeti davası, Ergenekon’a bağlanabilir. Atatürkçüler birbirini vurmuş olabilir, Cumhuriyet gazetesini bombaladıkları iddiasıyla suçlanabilirler. Bank Asya’ya para yatıranlar veya çocuğunu Fethullah’ın bir okulunda okutanlar veya Abant’ın çaycıları bile FETÖ’den tutuklanırken, her gün FETÖ reklamı yapan siyasilerin ortada pirüpak gezebilmelerine şaşırma hakkınız yoktur! Veya ömründe adını duymadıkları faşist çetecilerle bir münasip uyduruk teknolojik varsayımla ilişkilendirilen kişilerin, “Türkiye Cumhuriyeti’ni devirmek için beraber çete kurdukları” iddiasıyla haklarında fezleke hazırlanabilir. Emin Çölaşan gibi hayatını yobazlıkla mücadele ederek geçiren bir insan “FETÖ’cü” ilan edilebilir ya da Necati Doğru veya Sözcü gazetesinin kendisi hakkında bu iddialar gündeme getirilebilir! Bu hayal gücünün sonu yoktur!

Mantık, kanıt, somut deliller, elle tutulur güvenilir şahitler, işin doğal akışında bırakılan izler, hiçbir şeye gereksinim yoktur. Yargının suçlama yetkisine sahip kesimlerinin birinde böyle bir dâhiyane ampul yanması yeter de artar bile!

O kadar merak ediyorum ki, Osman Kavala hakkında Gezi ile ilgili suçlamalardan salıverilme kararı çıktıktan sonra geçen altı saatte neler yaşandı da yalnız bizlere değil, duyan tüm dünyaya hem “pes artık!” hem de “pesoğlu pes!” dedirten o karar alınabildi! Aslında o kadar iyi tahmin edebiliyoruz ki hangi telefon konuşmalarının yapıldığını, kimin kimleri aradığını, o arananların panik içinde hangi istişarelere veya toplantılara girişip bu yeni hukuki iddiayı (!) ortalığa çekinmeden salacak yaratıcı seviyelere tırmanabildiğini, nasıl alelacele bu “kararın” onaylandığını... Eskiden Türkiye nispeten daha normalimsi bir yer iken, Cumhuriyet’teki köşemden hayali “dinleme bantları” yayımlardım! Laf aramızda inanılmaz keyifli olurdu! Şimdi mesela bu konuda bunu uygulasam beni ciddiye alıp hangi kurumlar anında devreye girerdi, tahmin edebilirsiniz! Bu nedenle ben de sizlerin hayal gücüne güvendiğim için o konuşma trafiğini benim adıma sizler kafanızda yazabilirsiniz!

İki yıldır soruyoruz bu sütunlardan, “Osman Kavala’nın suçu ne? Kanıtlarınız ne? Bu mahkeme ne zaman başlayacak ve Kavala en azından hangi konularda kendisini savunacağını ne zaman öğrenebilecek?” İşte neredeyse iki yıldır yanıtsız kalan bu sorular yargının içinden gelen tokat gibi yanıtlar bulduğu gün, diğer “Zihni Sinir Procesi”nin fitili ateşlendi.

Bu yeni dâhiyane hukuki buluş şu işe bakın ki, tam Gezi hakkında karar çıktığı günden altı saat sonra alınıyor! Hey sevgili Allahım, sen nelere kadirsin! Tesadüfün böylesi, Milli Piyango’da üst üste iki yılbaşında büyük ikramiyenin size isabet etmesinden daha az görülecek cinsten! Kavala şimdi kalkıp kaderine mi isyan etsin yoksa kahrolarak beyninde mantık-matematik-istatistik üçlüsünün içinden çıkabilmek için belleğinde yeni düşünce dehlizleri mi açmaya çalışsın?

Bu Zihni Sinir ulemaları, ne yazık ki derslerini yeterince çalışmamışlar. Minimum düzeyde “en yakın tarihimizi” bilselerdi, mesela en azından Gezi boyunca FETÖ’cülerin var güçleriyle “Gezici”lere karşı ellerinden gelen her gücü kullandıklarını hatırlayabilirlerdi! Mesela daha sonra FETÖ’cülükten tutuklanan onca polisin, Emniyet müdürünün, valinin Gezicilere kan kusturmak için hangi hamleleri üst üste yaptıklarını gizli arşivlerden değil, günlük gazete manşetlerinden çıkarabilirlerdi! Başta Zaman gazetesi olmak üzere, FETÖ’cü basının her manşetinde Gezicileri nasıl hedef aldığını “unutmak” bu kadar kolay olmamalıydı. FETÖ’nün bir numaralı “imaj milletvekili” Hakan Şükür’ün Gezi esnasında Gezicilere nasıl lanet okuduğunu, “Küfre sığınıyorlar” ifadesini kullanabildiğini hatırlayıp “yok artık bu kadar senaryo yazmayalım” diyebilirlerdi. Kavala hakkında önce “Gezi elebaşı”, sonra oradan dikiş tutturamayınca “FETÖ’cü elebaşı” iddianamelerini bir biri peşi sıra açabilmekle mesela aynı hakemin önce bir maçta A takımı lehine şike yaptığını, sonra aradan 2 yıl geçtikten sonra “Meğer aynı gün, aynı maçta B takımı lehine de şike yapmış olduğunu” iddia etmek arasında bir fark yoktur. Ya da mesela 12 Eylül öncesinin Türkiyesi’nde önce bir yazarı “komünist” propaganda yapmakla suçlamak, oradan sonuç alamayıp beraat gelince de bu sefer de “faşist-yobaz” propaganda yapmakla suçlamakla eşdeğerdir! Yani A şıkkını iddia ettiyseniz, B şıkkını iddia edemezsiniz! Bunu normal çocuklar en geç 5. sınıfta görebilirler. Bizim yargıdaki savcıların bu iddiaları art arda nasıl dizebildiklerini anlayabilmek için herhalde eriştikleri paralel evrenlerde yeni bildiğimiz uzam dışında hangi kanalları açıp bu yaratıcı vizyona eriştiklerini bize kendilerinin anlatması lazım! Şaka yapmıyorum! Başka bir C şıkkınız varsa lütfen bana bildirin, öğrenmiş olurum!

İktidar mensuplarının “bugün böyle bir karar çıkarsa, biz halka bunu nasıl izah ederiz?” diye bir kaygıları yok! Mesela İstanbul Büyükşehir Belediye seçimlerinde her zarfa atılan oyu geçerli sayıp yalnız Ekrem İmamoğlu’na verilen oyları geçersiz sayarken, bu kararı nasıl halka dayatabildilerse, yine buna benzer bir mantıksızlıkla davranmak konusunda en ufak bir tereddütleri olmadıysa, şimdi de aynı kararlılıkla (!) hareket etmekte bir mahsur görmüyorlar! Emin olun, onları izlerken Salvador Dali de, sihirbaz David Copperfield de kıskançlıktan tırnaklarını yer, “Neden ben bu kadar yaratıcı olamıyorum” diye! Ama daha fenası, bu kararlar yurtdışında yabancı politikacı ve gazetecilerin önüne gittiğinde yaşanıyor! Onlar Burhan Kuzu değiller ki, kuzu kuzu her söylenileni hazmedip kararları alkışlamaya başlasınlar! Onlar Kuzu değil ki, Zindaşti konusunda yargıya müdahale skandalının hemen akabinde, utanma sıkılma olmadan, yargı kararlarına saygıdan dem vurarak Geziciler hakkındaki salıverilme kararlarının “vicdanları kanattığını” söyleyebilme konusunda uçsuz bucaksız bir serbest ruh ve beyin haline sahip olsunlar!

Kavala konusunda evvelsi gün verilen ve alelacele duyurulan karar, maalesef “biz artık bağımsız bir yargıya sahip olmadığımızı dünyaya ilan etmek istiyoruz” mantığının tezahüründen başka bir şey değildir! İktidarın demeçleri de, maalesef bunu teyit etmektedir...

Yazarın Son Yazıları

CHP kurultayı: Kazananlar ve kaybedenler

1970’lerde, İstanbul’da Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü’nde eski şampiyonlarımızdan Fehmi Kızıl vardı.

Devamını Oku
04.12.2025
CHP kurultayı demokrasiyi aydınlatacak!

CHP kurultayı, bu hafta sonu her zamanki gibi büyük bir medya ilgisi altında yaşanacak.

Devamını Oku
27.11.2025
Mustafa Kemal’i hazmedemeyen solcular!

İddianame açıklaması yüzünden geçen hafta yazamadığım konuya hemen giriyorum.

Devamını Oku
20.11.2025
İddianame ve kritik yönlendirme

Pek de sürpriz olmadı.

Devamını Oku
13.11.2025
Sahte dünyalar kuşatması

Paranın sahtesi vardır, kalpazanlar basar.

Devamını Oku
06.11.2025
Cumhuriyet, iki kahraman ve yarınlar

Dün Cumhuriyet Bayramımızı kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
CHP davasına dikkat!

Siyaset, insanların daha iyi yaşaması için yapılır, dünyanın neresinde olursa olsun.

Devamını Oku
23.10.2025
Yok olan Nobeller ve edepler

Trump bozulmuş, “Nasıl olur da Nobel Barış Ödülü bana verilmez?!” “Ben yedi savaş durdurdum, gidip hiçbir şeyi yapamamış birine verecekler o ödülü” deyip duruyordu.

Devamını Oku
16.10.2025
Özel-Bahçeli düellosu, cevapsız sorular

Sinan Ateş cinayetinin dumanı tütmeye devam ederken bu cinayetin bir numaralı sanığı 90’lı yılları anımsatan bir şekilde güpegündüz öldürüldü.

Devamını Oku
09.10.2025
‘Bombalı Nobel’ ve barış!

Bugünlerde, Trump ve Netanyahu’nun anlaşarak Ortadoğu’ya ve Filistin’e dayattıkları yeni düzenin ve “sözde” barışın hangi hızda yaşama geçip geçemeyeceğini öğreneceğiz, tabii yeni sürprizlerle karşılaşmazsak...

Devamını Oku
02.10.2025
Fenerbahçe, Türkiye ve demokrasi dersi!

Fenerbahçe Spor Kulübü’nde nöbet değişimi oldu.

Devamını Oku
25.09.2025
Misyonlarını tamamlayamayan kayyumlar!

Daha iki yıl önce kazanması için elimizden geleni yaptığımız, uğruna 24 saat koşturduğumuz Kılıçdaroğlu’nun, o gece kendisine umut bağlayan milyonların neredeyse tamamını karşısına alacak pasif duruşu ve agresif sessizliğiyle, Vito’larına binip kaybolmasına şahit olmak bize nasipmiş...

Devamını Oku
18.09.2025
Demokrasimizin açık yarası ve vazgeçilmez ikazlar

Türkiye, darbe günlerinde gördüğü sahneleri yaşadı.

Devamını Oku
11.09.2025
Kayyuma karşı halk, partisiyle direniyor!

Bunu da gördük.

Devamını Oku
04.09.2025
Anne Frank bana Gazze hakkında mektup yollamış…

Dün aldığım bu mektubu sizlerle paylaşmak istedim.

Devamını Oku
28.08.2025
Cerahatin içinde yüzüyoruz...

Haftada bir köşe yazısı kaleme alarak gündemi yakalamak için, şapkadan üç değil, beş tavşan çıkarmanız lazım!

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet İşleri Başkanı’na açık mektup

Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş...

Devamını Oku
14.08.2025
Komisyon başladı: Ufukta neler olabilir?

Cumhuriyet Halk Partisi, tabanından ve partinin ileri gelenlerinden yapılan bütün uyarılara rağmen komisyona katıldı.

Devamını Oku
07.08.2025
CHP komisyona katılmamalıdır, tersine...

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve MYK’sının bu ikazları dikkatle değerlendirmeye alacaklarına inanıyorum.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir "Altan Bey" geçti bu topraklardan

Yıl 1955, genç gazeteci Altan Öymen ve iki polis Ankara kışının ortasında…

Devamını Oku
24.07.2025
15 Temmuz’dan terörsüz Türkiye’ye...

Gündem aşırı yoğun. Ekrem İmamoğlu’na açılan en akıl almaz davalardan biri dün karara bağlandı.

Devamını Oku
17.07.2025
Satranç oynarken şahınızı veremezsiniz!

Gündem belli: AKP’nin “muhalefetsiz demokrasi modeli” için yaptığı çalışmalar...

Devamını Oku
10.07.2025
Sivas'tan bugüne... Karanlıklar ve tehditler devam ederken

Dün, 2 Temmuz’du… 32 yıl önce yobazların 35 aydınımızı yakarak katletmesinin yıldönümü...

Devamını Oku
03.07.2025
‘Mutlak butlan’a karşı CHP kararlılığı!

Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu sayesinde CHP’nin birinci parti konumuna yükseldiğini gören AKP, ne yapıp edip bu iki lideri durdurmak için her şeyi yaptı ve yapmaya da devam ediyor.

Devamını Oku
26.06.2025
Cahil ve faşist liderlerin savaşı

Aslında bu köşe yazısını kaleme almanın hiçbir anlamının olmayacağı 36 saatlik süreç yaşıyoruz...

Devamını Oku
19.06.2025
Özgür Özel’in samimi gözyaşları

Her ölüm dayanılmaz bir acıdır. Şayet o ölüm, kalp krizi, trafik kazası, elektrik çarpması, cinayet veya intiharla gelmiş ise insan nefes alamaz hale gelir.

Devamını Oku
12.06.2025
Hiçbir şey, göründüğü gibi değildir

Yaşam akıp giderken, siyasi olaylara karşı yorumlar -tahminlerim bazen çok emin görünseler de- altüst olabiliyor.

Devamını Oku
05.06.2025
Çağdaş Türkiye mutlulukları ve üzüntüleri

Hayat, iyi ve kötü olaylar arasında oluşan düğümler şeklinde akan öznel bir film gibi. Seviniyoruz, üzülüyoruz, kahroluyoruz, âşık oluyoruz, şaşırıyoruz, kâh siyasetçilere kâh en yakınlarımıza kâh tuttuğumuz takıma kızıyoruz.

Devamını Oku
29.05.2025
Hayatınızda kaç tıkanıklık var?

Bazen içiniz tıkanır ya, nefes alamaz gibi olursunuz. Uyumak istersiniz ama uyuyamazsınız. İçiniz isyanlardadır, konuşacak kimseniz yoktur. Bütün bunları yaşarken bir de kapana kısılmış fare gibi trafikte kalmışsınızdır mesela!

Devamını Oku
22.05.2025
Yoksa bu bir savaş bildirisi mi?

Hayatı terör yüzünden kararmış aileler için acaba 12 Mayıs 2025 itibarıyla acılar son bulacak mı, yoksa bu tarih iç ve dış siyasetimizi daha da büyük kargaşaya taşıyacak kritik bir eşik mi olacak?

Devamını Oku
15.05.2025
Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Devamını Oku
08.05.2025
Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Devamını Oku
01.05.2025
Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Devamını Oku
24.04.2025
Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Devamını Oku
17.04.2025
‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

Devamını Oku
10.04.2025
Gezi ve Saraçhane farkı!

Gezi ve Saraçhane farkı!

Devamını Oku
03.04.2025
Çok 'özel' bir lider, Özgür Özel

Çok "özel" bir lider, Özgür Özel

Devamını Oku
27.03.2025
İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

Devamını Oku
20.03.2025
Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Devamını Oku
13.03.2025
Tarih nedir, ne değildir?

Tarih nedir, ne değildir?

Devamını Oku
06.03.2025