Silivri’de yeni yıl mönüsü
Can Dündar
Son Köşe Yazıları

Silivri’de yeni yıl mönüsü

01.01.2016 02:37
Güncellenme:
Takip Et:

Silivri’deki ilk günümün sabahında avluda bir ses duydum. Bir şey düşmüştü sanki...

Üstünde kuş bile uçmayan bir avluya, gökyüzünden ne düşebilirdi ki?

Hemen çıkıp baktım. Evet; tıpkı masaldaki gibi gökten üç elma düşmüştü.

Bir gazeteye yan yana sarılıp sımsıkı paketlenmiş üç kızıl elma...

Gazeteye küçük bir not iliştirilmişti:

“Hoş geldiniz.”

Bunun yandaki hücreden yollanan bir hediye paketi olduğunu o zaman anladım.

İki hücrenin arasında yedi metrelik bir kalın duvar vardı. Korku duvarını aşanları birbirinden ayıran duvar... Semaya uzanan duvarı bir çelik tel taçlandırıyordu.

Belli ki elmalar, güçlü bir kolun mancınığıyla büyük bariyeri aşmayı başarmıştı.

Bitmedi.

Arkasından sıcacık, demli çay geldi.

Plastik bir soda şişesinin içinde... Yine bir gazeteyle sarmalanmış halde... Yanında kesme şekerleriyle...

Bu da komşuya komşu hücrenin “hoş geldiniz” paketiydi. Bir çekirge çevikliğiyle iki duvarı aşıp bana ulaşmıştı.

Bütün mobilyası, bir plastik masa, bir plastik sandalye ve bir demir karyoladan ibaret olan bir tutuklu için, ilk sabahına sıcak çayla uyanmak ne nimet...

Artık gökten mucize bekleyen bir mümin gibi gözümü semaya dikmiş, meçhul komşumun ne yağdıracağını bekler olmuştum.

Biraz sonra o günün gazetesi geldi. Duvarın ardından... Peşinden de “hoş geldiniz” sesi...

Bu kalın ses, hediyelerin geldiği yönden, aynı tel örgüyü aşarak çarpıyordu avlunun soğuk sarı duvarına...

Göğe doğru bağırarak cevap vermeye çalıştım.

“Mazgaldan konuşun” diye akıl verdi ses...

Avlunun ortasındaki mazgala eğilip teşekkür ettim.

O zaman anladım ki bu, kıdemli tutukluların, çaylaklar için düzenlediği bir “hoş geldin partisi” idi.

Gökten gelen çayla, yerden gelen ses, ilk gün şaşkınlığını dağıttı.

Komşum, Nokta Dergisi’nin Yazıişleri Müdürü Murat Çapan’dı.

Onun yanındaki ise, derginin Genel Yayın Yönetmeni Cevheri Güven...

İkisiyle de tanışmıyorduk. Silivri’de de hiç yüz yüze gelemedik. Sadece hücrelerimizin açıldığı uzun koridordan geçerken küçük gözetleme penceresinden gözlerini görüyordum. Ama o izolasyondaki armağanlarıyla yalnızlığımı paylaştılar.

Küçük şeylerden mutlu olma sanatıysa hayat, cezaevi bir konservatuvar...

Kara çikolata

Önceki sabah, sayımdan sonra yine Murat’ın gür sesini işittim. Bu kez hediye paketinde sıcak kaşarlı tost vardı.

Nasıl olur?

Tost makinesine izin verilmiyordu ki?

Üzümü yedim, bağını sormadım.

Ertesi gün duruşmaya çıkacaklardı. Yaptıkları kapakla halkı isyana teşvikten yargılanacaklardı.

Mazgaldan teşekkür ederken tahliye dileğimi ilettim.

Nihayet 29’u sabahı koridorda, mahkemeye giden komşularımın ayak sesleri işitildi. Öğleden sonra da tahliye haberleri geldi.

Akşama doğru son paket düştü avluya...

Yine sıcak kaşarlı tost.

Ve içinde bir not:

“Dualarınız için teşekkürler... Buruk bir sevinç var içimde... İyi komşuluk ettik. İyi olmayan şey, size tostun tarifini veremeden gidiyorum. İmza: Murat”

Komşudaki dostun tostunu yerken ikinci paket düştü avluya...

Bu kez Cevheri’den “bitter” çikolata...

“Bitter”, gerçek anlamına kavuştu o anda...

Aynı zulmün esirleriydik. “En iyi gazeteci tutuklu gazetecidir” diye düşünen bir zihniyetin, ilk duruşmada boşa çıkarılacak abuk sabuk iddialarla, muhaliflerini içeri atıp gözdağı verme hırsının tutsağıydık.

Sur’da, Cizre’de, Silopi’de, Ege Denizi’nde yaşananların yanında bizimki tatil sayılırdı; ama yine de hapislikti işte; tecritti.

Bazen sıcak bir bakış, bazen sıkı bir el sıkış, bazen meçhulden gelen bir haykırış, seni kafesten çıkarıyor, özgürleştiriyordu.

Akşam, avlu kapısı kilitlendikten sonra, gidişlerini işittik koridorda...

“Allah kurtarsın” diye seslendiklerini duyduk, geride kalanlara...

“Allah, Türkiye’yi başına gelen dertten kurtarsın” dedik cevaben... O dert bitince, herkes kurtulacaktı zaten...

***

Dilek feneri

Sol yanımdaki iki hücre boş şimdi...

Neyse ki Silivri’nin emlakçısı boş durmuyor, her gün yeni kiracı adayları buluyor.

Artık hapishaneler yetmiyor.

Ama burada gördüğümüz gibi, zamanında buralara esir sevk edenler gün geliyor buraya sevk ediliyor. Biz Silivri’yi müze yapana dek, böyle gider bu...

O da yakındır; sanıldığından da yakın...

Yeter ki umudu, inancı, savaşımı elden bırakmayalım.

Bu ümitle Silivri’nin taş avlusundan bir dilek feneri uçuruyor, herkese aydınlık bir yeni yıl diliyorum.

Hürriyetin kıymetini bilin.

(Not: Sevgili Murat. Galiba tostun sırrını çözdüm. Yeni yılın ilk mönüsü, sıcak bir kaşarlı olacak. Gözünüz aydın. Dostlukla.)

Yazarın Son Yazıları

Murat Sabuncu’ya açık mektup

Murat Sabuncu’ya açık mektup

Devamını Oku
11.11.2016
Nazi devrinin başlangıcı gibi

Nazi devrinin başlangıcı gibi

Devamını Oku
06.11.2016
Tükeniyoruz, hadi artık!

Tükeniyoruz, hadi artık!

Devamını Oku
05.11.2016
Allah’ın sopası yok ki...

Allah’ın sopası yok ki...

Devamını Oku
03.11.2016
Niye çıldırdılar?

Niye çıldırdılar?

Devamını Oku
01.11.2016
Doğum günün kutlu olsun Türkiye!

Doğum günün kutlu olsun Türkiye!

Devamını Oku
30.10.2016
3 kıtadan 3 kadın

3 kıtadan 3 kadın

Devamını Oku
24.10.2016
Ümidin düşmanları (22.10.2016)

Ümidin düşmanları

Devamını Oku
22.10.2016
Ümidin düşmanları (22.10.2016)

Ümidin düşmanları

Devamını Oku
22.10.2016
Trump’tan Erdoğan’a siyasette maçoluk sorunu

Trump’tan Erdoğan’a siyasette maçoluk sorunu

Devamını Oku
16.10.2016
O duvar, o duvarınız…

O duvar, o duvarınız…

Devamını Oku
09.10.2016
Oyunun kuralları değişiyor

Oyunun kuralları değişiyor

Devamını Oku
05.10.2016
Suskunluk sarmalı (25.09.2016)

Suskunluk sarmalı

Devamını Oku
25.09.2016
Suskunluk Sarmalı (24.09.2016)

Suskunluk Sarmalı

Devamını Oku
24.09.2016
Cesarete ödül, zulme şamar

Cesarete ödül, zulme şamar

Devamını Oku
24.09.2016
Tarık Akan’ı öldüren sancı

Tarık Akan’ı öldüren sancı

Devamını Oku
18.09.2016
Saray ve yeldeğirmeni

Saray ve yeldeğirmeni

Devamını Oku
17.09.2016
Büyük gözaltı (11.09.2016)

Büyük gözaltı

Devamını Oku
11.09.2016
Avrupa’nın başında bir hayalet dolaşıyor

Avrupa’nın başında bir hayalet dolaşıyor

Devamını Oku
07.09.2016
Mafya hukuku

Mafya hukuku

Devamını Oku
04.09.2016
Veda vakti

Veda vakti

Devamını Oku
15.08.2016
Yeni Kapı’nın ardı

Yeni Kapı’nın ardı

Devamını Oku
06.08.2016
Askerin boşluğuna kim yerleşecek?

Askerin boşluğuna kim yerleşecek?

Devamını Oku
03.08.2016
Avrupa liderleri neden bu işareti yapıyor?

Avrupa liderleri neden bu işareti yapıyor?

Devamını Oku
31.07.2016
Düşmanına benzeyen savaşı kaybeder

Düşmanına benzeyen savaşı kaybeder

Devamını Oku
29.07.2016
Tehdit sökmez, belgeyle gelin!

Uluslararası dayanışma büyüyecek

Devamını Oku
04.07.2016
Avrupa uçağı sallanıyor

Uçaktaki Avrupa

Devamını Oku
02.07.2016
Avrupa şokta (25.06.2016)

Avrupa şokta

Devamını Oku
25.06.2016
Gün dayanışma günü

Gün dayanışma günü

Devamını Oku
21.06.2016
Gençlerin sesi: Cumhuriyet

Gençlerin sesi: Cumhuriyet

Devamını Oku
20.06.2016
Söylenemeyeni söylemek

Söylenemeyeni söylemek

Devamını Oku
13.06.2016
Delikanlılık ve ciğer üzerine

Delikanlılık ve ciğer üzerine

Devamını Oku
06.06.2016
Cumhuriyet olmasa…

Cumhuriyet olmasa…

Devamını Oku
30.05.2016
Genelkurmay’dan ‘Şef’in gezilerine...

Genelkurmay’dan ‘Şef’in gezilerine...

Devamını Oku
28.05.2016
Genç Cumhuriyet

Genç Cumhuriyet

Devamını Oku
23.05.2016
Yeniden yürüyüş vakti

Yeniden yürüyüş vakti

Devamını Oku
19.05.2016
Ülkeyi uğursuza hırsıza bırakmayız

İsveç Ulusal Basın Kulübü, ‘İfade Özgürlüğü Ödülü’nü bu yıl bana ve Erdem Gül’e vermeyi kararlaştırdı. Erdem’le bu gece Stockholm’de bu ödül töreninde olacağız. Bazıları ‘Ülkeden kaçtığımızı’ yazmış arkamızdan... Hiç sevinmesinler... Onlarla işimiz henüz bitmedi. Ülkeyi hırsıza, uğursuza bırakacak değiliz.

Devamını Oku
16.05.2016
Daha da güçlüyüz

Daha da güçlüyüz

Devamını Oku
09.05.2016
Yarın olsun!

Yarın olsun!

Devamını Oku
08.05.2016
Ben böyle gözü pek kadın görmedim

Ben böyle gözü pek kadın görmedim

Devamını Oku
07.05.2016