Veda vakti
Can Dündar
Son Köşe Yazıları

Veda vakti

15.08.2016 01:57
Güncellenme:
Takip Et:

Bir buçuk yıl önce, geçen yılın şubat ayında Cumhuriyet’in Genel Yayın Yönetmenliğini üstlendiğimden beri başıma gelenler, ömrümün tamamında yaşadıklarımdan fazla:

Saldırılar, alkışlar, tehditler, hedef gösterilmeler…

Yargılanma, tutuklanma, hapishane…

Tecrit, mahkûmiyet, kurşunlanma…

Hakaretler, ödüller, yeni soruşturmalar, sıradaki davalar…

Dönemin ağır baskısı ile bizim gazetecilik coşkumuzun yarışmasının faturaları…

Boyun eğmemenin gururuna eklenen bedeller…

Temmuz başında, gazetemden kısa bir mola talep etmiştim. Bu yorucu serüvenin ardından biraz dinlenecek, kitabımla ilgilenecek, sonra işimin başına dönecektim.

O arada 15 Temmuz geldi.

Kanlı bir darbe girişimi, yıllardır yaptığımız uyarıların ciddiyetini gösterdi. İktidar, nihayet dediğimize geldi.

Fakat bir de ne görelim:

Cemaatle derin işbirliklerinin hesabını vereceklerine, bizden hesap soruyorlar; “Cambaza bak” yapıp darbecilerle eski ortaklıklarını unutturmaya ve fırsattan istifade muhaliflerinden kurtulmaya çalışıyorlar.

Darbeden hemen sonra attıkları birkaç somut adım, en azından benimle ilgili bu niyeti açıkça gösterdi.

Tutuklama hazırlığı

16 Temmuz’da, yani darbe girişiminin hemen ertesi günü, bizim üç aylık tutukluluğumuza son veren iptal kararına imza atan yüksek yargıçlardan ikisi gözaltına alındı.

Aynı gün, 5 yıl 10 aylık mahkûmiyet kararımızı görüşecek olan Yargıtay’da operasyon başladı; 140 Yargıtay üyesi hakkında soruşturma açıldı; 11’i gözaltına alındı.

Bundan 10 gün sonra, hakkımızda (idam cezasına tekabül eden) iki kez müebbet hapis talebiyle tutuklanma isteyen savcı, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na terfi ettirildi.

Savcının atanmasından iki gün sonra da, 14. Ağır Ceza Mahkemesi, MİT TIR’ları için açtıkları yeni “yardım- yataklık” davasını gerekçe göstererek, Erdem’le benim pasaportlarımıza el konması için Emniyet’e yazı yazdı.

Bütün işaretler, yeni bahanelerle, yeni bir hukuksuzluk ve uzun bir tutukluluk dönemi hazırlandığını gösteriyordu. Ne kadar süreceği bilinmeyen OHAL rejimi, hükümete yargıyı istediği gibi kontrol etme imkânı veriyordu.

Böyle bir yargıya güvenmek, giyotine kafa uzatmak anlamı taşıyacaktı. Bundan böyle karşımızda mahkeme değil, hükümet olacaktı. Yapılan hukuksuzluğa hiçbir üst mahkemenin itirazı olmayacaktı.

Bu nedenle, en azından Olağanüstü Hal kalkana kadar, bu yargıya teslim olmama kararı aldım.

Yeni bir mevzi

Asıl yargılanması gereken suçlular ortada ve işbirlikçiler iktidardayken, onların suçunu teşhir edenlerin hapsedilmesi, büyük adaletsizlik... Elbette buna karşı mücadelemiz sürecek.

Önemli olan, her yerde, her zaman ve her koşulda haksızlığa, hukuksuzluğa, baskı rejimine, aynı kararlılıkla karşı durabilmek; daha özgür bir ülke için mücadeleyi kesintisiz sürdürebilmek…

Önümüzdeki süreçte bunu yapmaya çalışacağız.

Sesimizin daha da gür çıkacağı bilinsin.

Düşman sevinmesin, dostlar yerinmesin.

Son kale direnecek

Bu sütunda size ilk kez hitap ederken, “bağımsız basının son kalelerinden birinde, tarihi bir sorumluluk üstlendiğimi” yazmıştım.

Geçen 1.5 yıl, hiç kuşkusuz, meslek hayatımın en gurur verici dönemi oldu.

Gazeteyi birlikte hazırladığımız arkadaşlarımla birlikte, gün oldu mahkeme kapılarında bekledik, gün oldu bomba tehditlerine birlikte göğüs gerdik. Birlikte sevindik, gururlandık, hüzünlendik. Gündem belirleyen manşetleri, peş peşe gelen ödülleri, tebrikleri, tahliyeleri, ses getiren haberlerimizi kutladık.

Hiç korkmadan, yılmadan, geri adım atmadan, fedakârca, Cumhuriyet’in laik, demokratik, özgür Türkiye için mücadele geleneğini sürdürmeye, ileri taşımaya çalıştık.

Bu süreçte başarabildiklerimizin takdiri size, gururu ekip arkadaşlarıma aittir. Hatalardan ben sorumluyum.

Ama bilinmelidir ki, birçok basın organının zorla hükümet çizgisine sokulduğu veya gönüllü teslim olduğu bu ağır baskı döneminde, bütün gücümüzle “bağımsız basının bu son kalesi”ni hakkıyla savunmaya, haberciliğin onurunu korumaya, gazeteciliği yaşatmaya çalıştık.

Güvenen, omuz veren, desteğini esirgemeyen, bizimle birlikte direnen Cumhuriyet ailesine, Vakıf yöneticisinden okuruna, çaycısından muhabirine dek içtenlikle teşekkür ediyorum.

Bu deneyimi, hayatım boyunca unutmayacağım.

Cumhuriyet’te bir köşe yazarı olarak varlığımı sürdüreceğim.

Genel Yayın Yönetmenliği nöbetini devralacak arkadaşım, bu bayrağı daha da ileri taşıyacak.

Nice darbeler, baskı dönemleri gibi, bunun da geçip gittiğini, ama Cumhuriyet’in ve gazeteciliğin bitmediğini, bitirilemediğini hep birlikte göreceğiz.

Yazarın Son Yazıları

Murat Sabuncu’ya açık mektup

Murat Sabuncu’ya açık mektup

Devamını Oku
11.11.2016
Nazi devrinin başlangıcı gibi

Nazi devrinin başlangıcı gibi

Devamını Oku
06.11.2016
Tükeniyoruz, hadi artık!

Tükeniyoruz, hadi artık!

Devamını Oku
05.11.2016
Allah’ın sopası yok ki...

Allah’ın sopası yok ki...

Devamını Oku
03.11.2016
Niye çıldırdılar?

Niye çıldırdılar?

Devamını Oku
01.11.2016
Doğum günün kutlu olsun Türkiye!

Doğum günün kutlu olsun Türkiye!

Devamını Oku
30.10.2016
3 kıtadan 3 kadın

3 kıtadan 3 kadın

Devamını Oku
24.10.2016
Ümidin düşmanları (22.10.2016)

Ümidin düşmanları

Devamını Oku
22.10.2016
Ümidin düşmanları (22.10.2016)

Ümidin düşmanları

Devamını Oku
22.10.2016
Trump’tan Erdoğan’a siyasette maçoluk sorunu

Trump’tan Erdoğan’a siyasette maçoluk sorunu

Devamını Oku
16.10.2016
O duvar, o duvarınız…

O duvar, o duvarınız…

Devamını Oku
09.10.2016
Oyunun kuralları değişiyor

Oyunun kuralları değişiyor

Devamını Oku
05.10.2016
Suskunluk sarmalı (25.09.2016)

Suskunluk sarmalı

Devamını Oku
25.09.2016
Suskunluk Sarmalı (24.09.2016)

Suskunluk Sarmalı

Devamını Oku
24.09.2016
Cesarete ödül, zulme şamar

Cesarete ödül, zulme şamar

Devamını Oku
24.09.2016
Tarık Akan’ı öldüren sancı

Tarık Akan’ı öldüren sancı

Devamını Oku
18.09.2016
Saray ve yeldeğirmeni

Saray ve yeldeğirmeni

Devamını Oku
17.09.2016
Büyük gözaltı (11.09.2016)

Büyük gözaltı

Devamını Oku
11.09.2016
Avrupa’nın başında bir hayalet dolaşıyor

Avrupa’nın başında bir hayalet dolaşıyor

Devamını Oku
07.09.2016
Mafya hukuku

Mafya hukuku

Devamını Oku
04.09.2016
Veda vakti

Veda vakti

Devamını Oku
15.08.2016
Yeni Kapı’nın ardı

Yeni Kapı’nın ardı

Devamını Oku
06.08.2016
Askerin boşluğuna kim yerleşecek?

Askerin boşluğuna kim yerleşecek?

Devamını Oku
03.08.2016
Avrupa liderleri neden bu işareti yapıyor?

Avrupa liderleri neden bu işareti yapıyor?

Devamını Oku
31.07.2016
Düşmanına benzeyen savaşı kaybeder

Düşmanına benzeyen savaşı kaybeder

Devamını Oku
29.07.2016
Tehdit sökmez, belgeyle gelin!

Uluslararası dayanışma büyüyecek

Devamını Oku
04.07.2016
Avrupa uçağı sallanıyor

Uçaktaki Avrupa

Devamını Oku
02.07.2016
Avrupa şokta (25.06.2016)

Avrupa şokta

Devamını Oku
25.06.2016
Gün dayanışma günü

Gün dayanışma günü

Devamını Oku
21.06.2016
Gençlerin sesi: Cumhuriyet

Gençlerin sesi: Cumhuriyet

Devamını Oku
20.06.2016
Söylenemeyeni söylemek

Söylenemeyeni söylemek

Devamını Oku
13.06.2016
Delikanlılık ve ciğer üzerine

Delikanlılık ve ciğer üzerine

Devamını Oku
06.06.2016
Cumhuriyet olmasa…

Cumhuriyet olmasa…

Devamını Oku
30.05.2016
Genelkurmay’dan ‘Şef’in gezilerine...

Genelkurmay’dan ‘Şef’in gezilerine...

Devamını Oku
28.05.2016
Genç Cumhuriyet

Genç Cumhuriyet

Devamını Oku
23.05.2016
Yeniden yürüyüş vakti

Yeniden yürüyüş vakti

Devamını Oku
19.05.2016
Ülkeyi uğursuza hırsıza bırakmayız

İsveç Ulusal Basın Kulübü, ‘İfade Özgürlüğü Ödülü’nü bu yıl bana ve Erdem Gül’e vermeyi kararlaştırdı. Erdem’le bu gece Stockholm’de bu ödül töreninde olacağız. Bazıları ‘Ülkeden kaçtığımızı’ yazmış arkamızdan... Hiç sevinmesinler... Onlarla işimiz henüz bitmedi. Ülkeyi hırsıza, uğursuza bırakacak değiliz.

Devamını Oku
16.05.2016
Daha da güçlüyüz

Daha da güçlüyüz

Devamını Oku
09.05.2016
Yarın olsun!

Yarın olsun!

Devamını Oku
08.05.2016
Ben böyle gözü pek kadın görmedim

Ben böyle gözü pek kadın görmedim

Devamını Oku
07.05.2016