Devletin çivisinin çıktığını, çöktü savlarını kanıtlamak için ellerinden geleni yapıyorlar.
Geçen pazar Türkiye baştan aşağı karanlığa gömüldü.
Enerji Bakanı Taner Yıldız, Slovakya’da sanki yatak odasının elektriğini kapatmış gibi, olağan bir olayı anlatıyormuş gibi sakin, “olur böyle vakalar” özetinde açıklamalar yapıyor.
Bir bilginmiş gibi kendinden emin bir tavırla TV ekranlarına biri olmazsa diğeri, onlar da tutmazsa AB’ye kadar uzanan bir sürü olasılık sıraladı.
Bir zahmet dış geziden dönebildi. Toplantılara girdi.
Kamuoyu saatler boyunca ülkenin karanlık içinde kalmasının nedenini öğreneceğiz diye bakanın ağzına bakıyor;
Bakan açıkladı:
Elektrik kesintisinin “sebebini henüz öğrenemedik” dedi ve bundan sonrası için bir de müjde verdi;
“Bir daha olmaz diyemem!”

***

Her konuda gerekli araştırma sonucunu beklemeden bir olaya hem teşhis koyar hem de hemen çare üretir; ama derin zekâsı engin genel kültürü bu kez işlemedi galiba...
Tek bulduğu önlem, beraberindeki Enerji Bakanı’nı yurda göndermek olduğunu dönüşünde tabii TV’lerden halka duyurdu.
Bay RTE, karanlığa çok ama çok bozuldu.
Ne ki bu kez Başbakan’ı, ilgi bakanı sollayarak onlardan önce elektrik santrallarının neden çöktüğünü açıklayamadı.
O şimdi katledilen savcı olayından ders çıkararak muhalefeti suçlamaya, karalamaya çalışıyor.

***

Sıra geldi medya patronlarına.
Bu ülkede milletin hayrına olan şey nedir ne değildir, bunu gözetemediklerini söylüyor.
Hiçbir ekonomi kitabında yazılı olmayan indir faizi düşür enflasyonu diye diye dolar bazında milli gelir yüzde 2.8 azalarak 800 milyara düştüğün-den ve zaten geliri düşük olan kişilerin 418 dolar daha fakirleştiğinden söz etmiyor.

***

İnanılmaz bir hayal dünyasında yaşıyor.
Aylardır başkan olacağını kafasında kurguluyor ama bu kez kendini de aştı. Türkiye’yi başkanlık sistemiyle yönettiğini görmek için, “Şu anda Avrupa da, dünya da 7 Haziran’ı zor çekiyor” dedi.
Şu kıratı yüksek elmasa bakın ve dünyanın işi gücü bırakıp RTE’nin başkan olmasını beklediğini söyleyecek kadar renkli düşlerle yaşıyor.

***

O öyle eşi bulunmaz bir nimet ki Adalet Sarayı’na gelen avukatların cüppelerinin aranmasını yıllarca önceden söylemiş ama bu uyarısı dikkate alınsa imiş, savcının katilleri ellerini kollarını sallayarak adliyeye giremeyeceklermiş!
Burası nasıl bir ülke ve demokrasi ise;
Başbakanı, ilgili bakanları atlayarak avukatlar adliyeye cüppeleri de aranarak girecek diye emir buyurdu. Ne başbakan ve ne bir bakan böyle emri vermeye yetkisi olmayan Cumhurbaşkanı’na karşı çıkamadı.

***

Savcıyı katleden teröristleri öldüren polisleri tebrik ediyor da, MİT’in bu potansiyel teröristlerin sürekli izlenmesi uyarılarına polisin neden özen göstermediğini açıklayamıyor.
Ülkenin bütün sorunlarını çözmüş de, savcının eli kolu bağlı, ağzı bandajlı fotoğrafının basılmasına ateş püskürüyor.
Kendinden başka vatansever yok tabii. Bu fotoğrafı basanları hain diye tanımlıyor.

***

Bu ülkede Corriere Della Sera gibi, Bay RTE’nin “tüm limitleri aşan bir megaloman” olduğunu açığa vuracak bir ruhbilimci yok mu?