Bu adamın iktidarda kalmak, ülkeyi kendi siyasal ihtirasları uğruna sonu belirsiz başkanlık maceralarına sürüklemek isteyen sınırsız ihtirasıyla 7 Haziran seçimlerinin iktidarın ta-rafsız davranışlarıyla gerçekleşeceğine en saf saftirik bir vatandaşı bile inandıramazsınız.
Gerçek bu iken partisiz olduğu sanılan Cumhurbaşkanı Bay RTE; AKP’nin yine iktidarda kalması ve 400 vekil çıkararak cumhuriyetin bekası için başkanlık rejiminin yeni bir anayasa ile mutlaka getirilmesini aylardır savunuyor. Hatta aksini düşünenleri çeşitli yollardan tehdit ederek...
Bu adam ihtirasları uğruna milletim dediği halkımıza kocaman yalanlar söylemekte bir an tereddüt etmiyor.
***
Soru geleceğe dönük çok basit bir soru:
Bay RTE, bu halkın paralarıyla lüks içinde boğulacak ölçüdeki bir saraya maaile yerleştiğiniz yetmiyor.
Farzımuhal diyelim ki halkımız son palavralarınıza bir kez daha kapıldı.
Başkanlık rejimini destekledi.
Siz şu güne kadar bu rejimi savunurken bir kez olsun kendim için başkanlık istiyorsam namerdim dediniz mi? Hayır!
Sizin Cumhuriyetin bekası için bu rejimin mutlak gerekliliğini içeren bütün savunmalarınız kişisel ihtirasınızın üstüne bir örtü!
Sizin 1923 Cumhuriyetini düşündüğünüz falan yok!
Siz düpedüz bu yalan gerçeklerle Türkiye’yi balıkçı mıdır nedir parasız babanızdan miras kalan bir mülk olarak üstüne oturmak istiyorsunuz.
Kim yutar bu kişisellik kokan palavralarınızı?
***
Seçimler güya Yüksek Seçim Kurulu’nun denetiminde.
Bu da bir palavra.
MHP Bay RTE’nin oturduğu koltuğu istismar ederek AKP yanlısı tarafsızlığını emreden anayasayı ayaklar altına almasına YSK’nin önlem alma-sı için yazılı başvuruda blundu.
Bay RTE’nin oturduğu koltuğu kullanarak sabah akşam TV’lerden AKP lehine propaganda yapmasına “kurul olarak bizim cumhurbaşkanını denetlemeye yetkimiz yok” diye seçimleri doğrudan olumsuz etkileyecek br yanıt verdi.
Oysa yasal bütün kuralları umursamayan partizan konuşma ve davranışlar sergileyen Bay RTE’ye yanıt verebilir ve kurulun bağlı olduğu yasaya aykırı düşmeyecek bir üslup içinde bir bildiri yayımlayabilir, seçimin sağlıklı sonuçlanması için Cumhurbaşkanı’nın tarafsız kalmasına dikkat etmesinin gerekli değil, zorunlu olduğunu açıklayabilirdi.
Ne çare herkes, her sorumlu paçasını kurtarmak derdine düşmüşse, seçimin yargı denetiminde sağlıklı yapılamayacağına bugünden karar verebilirsiniz!
Hele bir de seçim günü oylar sayılırken bütün yurtta elektrikler kesilirse...
***
...1946 seçimlerinde yaşanan sayım gecesini yıllar sonra bir kez daha yaşayacağız demektir.
O tarihte galiba Yozgat’ta vali olan rahmetli İhsan Sabri Çağlayangil’den dinlemiştim.
Seçim günü oyların sayıldığı saatte kentin bütün elektrikleri birden kesilmiş.
Elektrik geldikten sonra bir de bakmışlar ki hemen her sandıktan
CHP oyları çok daha fazla çıkıyor!
Muhalefetteki Demokrat Parti aylarca bu konuyu işledi. Bu seçimle çoğunluğu sağlayan CHP’nin seçtiği cumhurbaşkanının yasal olmadığını ilan etti.
Bu seçimden sonra CHP iktidarı 14 Mayıs seçimlerine demokratik bir ya-sayla gitmek zorunda kaldı.
***
O günler geride kaldı diyelim.
Ama henüz milli şefliği ilan edilmemiş Bay RTE tepemizde...
Bu dönemde unutmayalım her şey olabilir.
