Umut

20 Aralık 2017 Çarşamba

Bir süredir televizyonlarda büyük bir göz hastanesinin reklam filmi gösteriliyor. Bin bir renkli çiçeklerle bezenmiş kırlar, masmavi denizler, dağlar... Bu güzelliklere hastanenin sloganı eşlik ediyor: “Dünya görmeye değer.”
Bu reklamı her gördüğümde ülkemizde yaşayan görme engelli insanlarımızı düşünüyorum. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun verilerine göre Türkiye’de 220.000 görme engelli insan yaşıyor. Bu insanlar aileleri ile birlikte yaşıyor. Evlerinde televizyon var; aile bireyleri bu filmi izlerken onlar da oradalar ve dünyanın görülmeye değer bir yer olduğunu duyuyorlar. Kimileri dünyayı hiç görmemiş, kimileri ise belli bir süre gördükten sonra görme yetisini yitirmiş. Artık göremiyorlar.
Dünyanın güzelliklerini görmenin önerildiği o reklam filminin sloganını her duyduklarında görme engelli insanlarımız kim bilir nasıl bir travma yaşıyorlar?
On binlerce insanımıza umutsuzluk, çaresizlik ve bunlara bağlı travmalar yaşatan bu reklamı düşüncesiz, duyarsız, etik dışı buluyorum. Bir an önce ekranlardan kaldırılmalı diye düşünüyorum.

***

Bir süredir televizyonlarımızda gösterilen dizilerle ilgileniyorum. Az bir bölümü dışında çoğunluğunda ahlaksızlığın her türü esas alınıyor. Temel tema “ihanet”. Eş eşine, kardeş kardeşine, arkadaş arkadaşına, dost dostuna ihanet ediyor. Bu ihanetlerde belirleyici güdü “çıkar”. Özellikle de maddi çıkar. Bu dizilere bakılacak olursa insanlarımızın çıkarları için birbirlerine yapamayacakları hiçbir kötülük yok!
Gerçekten böyle bir toplum mu olduk?
Düşünüyorum...
Bu dizilerde işlenen konuların toplumda bir karşılığı olmalı diyorum yoksa niçin büyük ilgi görsünler? Bu beni ürkütüyor.

***

AKP il kongreleri sürüyor. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı ile Başbakan illeri paylaşmışlar. Aynı gün biri bir ilde öbürü başka bir ilde konuşuyor. Akılcı bir zamanlamayla konuşma saatleri çakışmıyor. Örneğin, biri Çankırı’da konuşurken öbürü Karaman’da konuşuyor. Televizyonların büyük çoğunluğu bu konuşmaları canlı olarak veriyor. Konuşmaların ortalama süresi 1.5 saat.
81 ilimiz var. Bu, yalnızca il kongreleri bağlamında televizyon kanallarında 121.5 saatin AKP propagandasına ayrıldığını gösteriyor.
Ayrıca çok sayıda açılış, anma ve ödül töreni, basın toplantısı var. AKP, 2019 seçimlerine böyle güçlü bir medya desteğiyle yürüyor.
Umutsuzluğa mı düşelim?
Hayır!

***

Ben, yirmili yaşlarından bu yana Marksist düşünceyi içselleştirmiş bir insanım. Geçenlerde Karl Marx’ın daha önce rastlamadığım bir söylemini okudum bir makalede. Şöyle diyor: “Her şey o kadar umutsuz ki içimde umut yeşeriyor!”
Umutsuzluğun umudu yeşertmesi Marksist diyalektik düşünceye göre olağan bir süreçtir. Çünkü doğada ve hayatta her gelişme kendi sonunu getirecek karşıtını da yaratıyor.
Hayata, ülkemizin geleceğine ve hayatlarımıza dair umutlarımızı yitirmeyelim. İyi kötüyü, ahlak ahlaksızı mutlaka yeneceği gibi giderek çürüyen bu iktidar da mutlaka yenilip gidecektir.
Biz kendi üzerimize düşeni yapalım yeter!
Çalışmak, çalışmak daha çok çalışmak yani...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları