Süreç

15 Ocak 2009 Perşembe

İSLAMCILIĞI yüksek yargı kararıyla tescillenmiş AKP iktidarının Adalet Bakanı ve eski köy imamı Mehmet Ali Şahin yani MAŞ, Ergenekon dalgaları münasebetiyle diyor ki: Bir yargısal faaliyetle ilgili olarak farklı yorum içinde bulunmak, hâkim ve savcılarla ilgili şüphe yaratacak demeçler vermek kimsenin hakkı da haddi de değildir. Lütfen hâkimlerimizi, savcılarımızı rahat bırakalım.

Eski köy imamı MAŞ, sonradan hukuk fakültesini bitirirken belli ki hafız gibi kanunları ezberlemiş ama hukukun temel ilkelerine ilişkin dersleri fazla ciddiye almamış. MAŞ, Adalet Bakanı olmuş ama yargının tanımından habersiz.

Yargı; savunma ve iddia makamlarıyla birlikte oluşur. Adalet, elinde terazi tutan gözü bağlı bir kadınla betimlenirken teraziyi elinde tutan yargıçtır; terazinin bir kefesi savcıya, öteki kefesi avukata aittir. Yargıç, iddia makamına yani savcıya da, savunma makamına yani avukata da aynı mesafede durur. Ama MAŞ savunmayı, yargının vazgeçilmez, vazgeçilemez bir parçası olarak görmüyor. Eğer görseydi hem yargıçların adını kullanarak savcılara kol kanat germez hem de Ergenekon dalgasında gözaltına alınan müvekkili için polis merkezine giden savunma avukatının gözaltına alınması karşısında da bir çift laf ederdi. Ama görülüyor ki, İslamcı iktidarın başı RTEnin kendisini savcı olarak atadığı malum davada Adalet Bakanı MAŞ da kendini RTEnin avukatı olarak görevlendirmiş.

MAŞ, köy camisinde vaaz verdiği minberden kalkıp Adalet Bakanlığı koltuğuna oturmuş ama yargı sürecinden de haberi yok. MAŞ, Ergenekondaki son gözaltı ve sorgu dalgalarının yargı süreci ile ne ilgisi var bir açıklasın da görelim bakalım.

MAŞ, insanların evlerinin basılmasını, polis tarafından gözaltına alınmasını, polis şefleri ve savcılar tarafından sorgulanmasını ve hatta hakim kararıyla tutuklanıp cezaevine konmasını yargı sürecinin başlaması olarak algılıyorsa yandı gülüm keten helva! Allah rızası için onlarca hukuk fakültesinden bir profesör çıkıp MAŞa anlatsın: Yargı süreci, savcının yazıp mahkemeye verdiği iddianamenin yargıç tarafından kabul edilmesi ile başlar. Veya Adalet Bakanı MAŞ açıklasın: Türkiye Ilımlı İslam Cumhuriyetinde yargı süreci polisle başlar!

Başaltıbayan Emina’nıma maruzat

KADINLARIN en hayırlısı Hayrünnisanımdan sonra ikinci sıradaki başıbağlı başbayan yani başaltıbayan Eminanıma maruzatımdır:

Gazzede yaşanmakta olan insanlık dramı üzerine düzenlediğiniz kadınlar arası barış toplantısında çok dikkat çekici idiniz. Özellikle Müslüman Arap liderlerinin başı açık eşleri arasında tesettürünüz ile pek garabet bir görüntünüz var idi. Ayrıca, Nâzım Hikmetten dizeler okurken döktüğünüz gözyaşları da pek yapmacık idi. Fakat Gazzede bir lokma kuru ekmeğe muhtaç insanlara yardım için düzenlediğiniz toplantı münasebetiyle bir tek kuş sütünün eksik olduğu ziyafet sofrası kurmuş olmanız ise kelimenin tam anlamıyla, Arap şeyhlerini bile gölgede bırakan yakışıksız bir gösteriş merakının dışa vurulması idi.

Afiyet olsun; yiyiniz, içiniz amma ve lakin Gazzedeki insanlık dramını gerçekten durdurmak istiyorsanız yanlış yoldasınız. Doğru adres yanı başınızdadır. Lütfen kocanız Recep Tayyip Hazretleri ile görüşünüz. Çünkü zat-ı şahaneleri Ortadoğudaki kanlı projenin eşbaşkanıdırlar. Eşbaşkan olarak yetkisini ve etkisini, hatta vücut dilini kullanarak büyük başkanı ikna edebilirler. Değerli kocanız, kanı durduracak güce sahiptirler. Başaltıbayanlığınız ile kocanızın gücünü ortaya çıkartmak ise sizin elinizdedir!

 

Delik

M. Ali Kılınç: Egemen Bağış, İngilizce telaffuz olarak öyle güzel deliğe süpürmeyin dedi ki karşılığında Avrupa için baş müzakereci bakan oldu!

 

Yağmur Deniz

İmamlar bahşiş kavgası yapmış. Duası güçlü olan kazanmıştır!

Jest

Necati Yıldırım: Haşim Kılıç’ın askerdeki oğluna jest yapan Çorlu kaymakamına da gereken jest yapılacaktır herhalde!

 

Zırhlı

Faruk Yıldız: İslamcı AKP iktidarının, üstün hizmet ödülü olarak son model zırhlı otomobil dağıttığının farkında mısınız?

 

Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöllerin günlüğünden: Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Nasır mıymış? 5 Şubat 2009
Gladyo 29 Ocak 2009
İse 22 Ocak 2009

Günün Köşe Yazıları