III. Reich’ın Führer’i Adolf Hitler yargıçlarına şu emrini vermişti: “Sizin karşınıza gelen kişi ya da kişiler suçludurlar. Siz burada yasa maddesine bakmak, tanık aramak, kanıt bulmak zorunda değilsiniz. Sizin göreviniz, ‘Şimdi burada Führer otursa ne karar verirdi?’ diye düşünüp karar vermektir.”
Yargıçlar da ona göre karar vermişlerdir.
Gestapo’nun getirdiği herkes “suçludur.”
Nazizme karşı çıkan herkes “suçludur”.
Solda olduğu bilinen herkes “suçludur.”
Yahudiler zaten “düşmandır”.
Bu durum sonradan hukuk tarihine “düşman hukuku” diye geçmiştir.
“Düşman hukuku”nda yasalar işlemez. Kanıt aranmaz. Tanık gerekmez.
Yargıcın karşısına getirilen herkes “suçludur”.
Yargıcın görevi suçlunun “cezasını vermek”ten ibarettir.
Nazi Almanyası’nda hukuk böyle işliyordu.
Adolf Hitler karar veren “tek adam”dı.
***
Ekrem İmamoğlu için açılan davada duruşma salonuna uygulanan sıkıyönetim insana bunu düşündürüyor.
Adalet Sarayı polis kuşatmasına alınmış, yollar kilometreler boyunca kesilmiş, hiçbir araç giremiyor.
Duruşmayı izlemek isteyenler yakına bile yaklaşamıyor.
Toplum gözaltına alınmış.
Anayasal haklar yok sayılmış.
Açık duruşma kuralı ortadan kaldırılmış.
Ama burası “Nazi Almanyası” değil.
Şimdilik değil. Henüz değil.
Burası Türkiye Cumhuriyeti.
Burada “düşman hukuku” uygulanamaz.
Bu ülke sahipsiz değil.
Eğer dogmalarla itaate alıştırdığınız insanlara güveniyorsanız yanılırsınız.
Eğer tarikatlarla cemaatlerin topluluklarına güveniyorsanız yanılırsınız.
İktidarınızın haksız, adaletsiz, Anayasa tanımayan, yasaları hiçe sayan uygulamalarını sessizce kabul edecek bir toplum olduğunu sanıyorsanız yanılırsınız.
Ekrem İmamoğlu, 16 milyon insanın seçilmiş başkanıdır.
Onun yönetiminin şeffaf oluşunu içinize sindiremediniz.
İstanbul’un mali kaynaklarının sizin vakıflarınıza akışının kesilmesini kabul edemediniz.
Ekrem Başkan’ın yapmaya giriştiği her şeyin önünü kesmek için elinizden gelen her şeyi yaptınız.
Bunları gördük, bildik, kayda geçtik.
Şimdi zorbalıkla toplumu baskı altına alarak sindirmeye çalışıyorsunuz.
Düşman hukuku uygulamanızın nedenleri çok açık.
DÜŞMAN HUKUKU
Alman ceza hukukçusu Günther Jakobs’un tanımladığı bir kavram.
ABD 11 Eylül “İkiz Kuleler” saldırısından sonra “terörle mücadele” konseptine geçerek vatandaş hukukunun bütün kurallarını ortadan kaldırarak “şüpheli herkese” bunu uyguladı.
Afganistan, Pakistan, Suudi Arabistan kökenliler, Müslümanlar, Ortadoğu’dan gelenler “şüpheliler” listesine alındı.
Ebu Garip ve Guantanamo kamplarında, hapishanelerinde bütün “şüpheliler”, suçlu olmadıklarını kanıtlamak zorunda bırakıldılar.
Buralarda aşağılamanın, işkencenin her türü “zorunlu soruşturma uygulaması” sayıldı.
Geçmişte Adolf Hitler’in Nazi Almanyası’nda yaptıkları, Amerika’da 11 Eylül sonrasında uygulandı.
Burada asıl olan “hukukun üstünlüğü” değildir, “iktidarın üstünlüğü”dür.
Şimdi Türkiye de bu yola mı sokulmak isteniyor.
Ekrem İmamoğlu duruşma sürecinde “alınan önlemler” bu yolda uygulamaların bir örneği midir?
Partili cumhurbaşkanının buyruğu ile İzmir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile Tele1 yöneticisi Dr. Merdan Yanardağ için dava açılırsa bu “yönetimin yargıya emri” olmayacak mı?
Tunç Soyer’e yüklenmek istenen suç “Vahdettin’e haindi” demekse aslında yargılanacak olan Atatürk olmayacak mı?
BU ÜLKEDE KUVAYI MİLLİYE VAR
Sakın unutulmasın,
“Bu ülkede Kuvayı Milliye’nin milyonlarca insanı” var.
Atatürk”ün açtığı yolda yürüyen milyonlarca yeminli insan var.
Sizin itaat köleliğinizi asla kabul etmeyen milyonlarca laik insan var.
İktidarınız bu toplumu tanımıyor ve yanılıyor.
Bu toplum sizin Sarayınız ve çevrenizden ibaret değil.
Bu toplum Saray saltanatını yıkarak milli iradeyi egemen kılmış toplumdur.
Bugünün Kuvayı Milliyesi hepimizin oluşturduğu güçtür.
Bu güç gene Saray’ın saltanatını yıkacak gene milli iradeyi egemen kılacaktır.
Çok yakında...
