Sosyal adaletin küresel krizi
İrfan Hüseyin Yıldız
Son Köşe Yazıları

Sosyal adaletin küresel krizi

02.02.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla birlikte Soğuk Savaş döneminin sona erdiği ve kapitalizmin alternatifsiz bir sistem olduğu iddia edilerek liberalizmin zaferi ilan edilmişti. Francis Fukuyama bu durumu, “Tarihin Sonu” teziyle açıklıyordu. Ancak dünya ekonomik sisteminde emperyalist işleyiş biçiminin sebep olduğu sürekli krizler ve sosyal adaletsizlikler, bu varsayımın pek de doğru olmadığını ortaya koyuyor. Giderek eşitsizliklerin her alanda derinleştiğini, siyasal, ekonomik ve toplumsal yaşamın sürdürülebilirlik desteklerini kaybettiğini gözlemliyoruz.

Konuyu bölüşüm boyutuyla ilgili Oxfam’ın, Davos Zirvesi öncesi yayımladığı “2024 yılı Küresel Eşitsizlikler Raporu”nu ele alarak irdeleyelim. Rapora göre dünyanın en zengin 26 dolar milyarderi, dünya nüfusunun en yoksul yüzde 50’sini oluşturan 3.8 milyar insanın toplam varlığına eşit bir servete sahip bulunuyor. Raporda, küresel olarak milyarderlere ait servetin yalnızca 2024 yılında bir önceki yıla göre 2 trilyon dolar artarak 15 trilyon dolar seviyesine çıktığı tespit ediliyor. Küresel dolar milyarderlerinin sayısı da 2023’te 2 bin 565’ten 2024’te 2 bin 769’a çıkmış bulunuyor. Türkiye’de ise 2024 yılı içinde 6 yeni dolar milyarderinin ortaya çıktığı ve Türkiye’deki 28 dolar milyarderinin, 2024 yılındaki servetleri 6.9 milyar dolar artarak toplam 55.6 milyar dolar seviyesine çıktığını öğreniyoruz.

Anılan raporda, yaygın kanaatin aksine, milyarderlerin servetinin büyük ölçüde kazanılmadığını, bunun yüzde 60’ının miras, tekelcilik veya yandaş bağlantılarından geldiği tespit ediliyor. Rapora göre Avrupa’daki süper zenginlerin çoğu, servetlerinin bir kısmını daha fakir ülkelerin sömürülmesine borçlu. 2023’te Küresel Kuzey’deki en zengin yüzde 1’lik kesim, Küresel Güney üzerinden saatte 30 milyon dolar kazanç elde ediyor. Küresel Kuzey ülkeleri, dünya nüfusunun yalnızca yüzde 21’ini oluşturmalarına rağmen küresel servetin yüzde 77’sini kontrol ediyorlar.

Öte yandan, Endüstri 4 Devrimi dediğimiz günümüzün dijital dönüşüm sürecinde; teknolojilerin sahiplik durumuna, yarattıkları katma değere ve servetleri daha az elde biriktirme kapasiteleri dikkate alındığında, Küresel Kuzey ülkelerinin kontrol edeceği servetler daha da artacağa benziyor. Dijital teknolojilerde Çin’in rakip olarak ortaya çıkması, giderek yeni bir küresel paylaşım savaşının da işaretlerini veriyor.

KÜRESEL BORÇ KRİZİ

2008 krizinde ve pandemi döneminde, düşük faizli genişlemeci politikalarla küresel borç yükü katlanarak büyüdü. 2024 yılı sonu itibarıyla dünyanın küresel borç yükünün yaklaşık 315 trilyon dolar civarında olduğu ve bunun küresel GSYH’ler toplamının yüzde 327’sine ulaştığı tahmin ediliyor. Küresel borcun geldiği seviye, faiz ve büyüme oranlarına baktığımızda, sürdürülebilirlik açısından dünya ekonomisi kritik bir seviyede duruyor.

Bu borç yükünün yaklaşık üçte ikisi gelişmiş ülkelere ait olsa da gelişmiş ülkeler ekonomik güçleri sayesinde borçlarını sürdürebilirler. Ancak gelişen ekonomiler borç yönetiminde daha büyük zorluklarla karşı karşıya bulunuyor. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler, yüksek CDS primlerinden dolayı, uluslararası finans piyasalarında oluşan faiz oranının, yaklaşık 200 baz puan üzerinde bir faiz oranıyla borçlanabiliyorlar. Bunun anlamı, fakir ülkeler, gelişmiş ülkelere her yıl milli gelirlerinin bir kısmını daha fazla faiz ödeyerek servet aktarıyorlar demektir.

Dünya Bankası verilerine göre, gelişmekte olan ülkelerin ulusal bütçelerinin ortalama olarak neredeyse yarısı, borç ödemelerine gidiyor. Bu oran, eğitim ve sağlık hizmetlerine yaptıkları toplam yatırım harcamalarının çok üzerinde bulunuyor.

TÜRKİYE’DE BÜTÇE SORUNU BÜYÜYOR

Türkiye’de ise kamu borcunun milli gelire oranı çok yüksek olmasa da bütçe kaynaklı sorunlarımız giderek büyüyor. 2024 yılı bütçesi 2 trilyon 106 milyar lira açık verdi, bunun 1 trilyon 270 milyar lirası faiz ödemelerinden kaynaklanıyor. Bu yükün artacağını söyleyebiliriz. Çünkü mevcut ekonomi politikalarıyla enflasyon ve faiz oranları öngörülen seviyelere indirilmesi zor görünüyor. 5 milyon civarında kamu personeli ve 16 milyonu aşan emeklisi ile Türkiye giderek daha fazla personel giderini ve sosyal güvenlik açığını finanse etmek zorunda kalacaktır. Ayrıca, kamu özel işbirliği projelerine verilen garantilerin bütçeye getirdiği yükler de her yıl artmaya devam ediyor. Bunların yanına kamu kaynaklarındaki savurganlığı ve peşkeş çekmeyi de eklersek büyüyen bütçe açıkları ve daha yüksek kamu borç yükü kaçınılmaz olacaktır.

Yazarın Son Yazıları

Kalkınma ve akademik meslekler

Birinci sanayi devriminin belirleyici teknolojisi; makineler, buhar gücü ve fabrika sisteminin oluşmasıydı (1760-1840).

Devamını Oku
17.08.2025
Ekonomik belirsizlikler

Ülke olarak neden sürekli makroekonomik belirsizlikler ve dengesizliklerle uğraşıyoruz?

Devamını Oku
03.08.2025
Bıçak kemiğe dayandı

İktidarın iki yıldır yürüttüğü enflasyonla mücadele programında yolun sonuna gelindi diyebiliriz.

Devamını Oku
20.07.2025
İçimiz yanıyor!

Her yaz meydana gelen orman yangınları, yaşadığımız bir trajediye dönüştü...

Devamını Oku
06.07.2025
Ekonomi politik girdap

Trump’ın, gümrük tarifelerinde ve uluslararası ticarette yarattığı belirsizliklere, 13 Haziran’da İsrail’in, İran’a saldırmasıyla artan jeopolitik riskler de eklenince...

Devamını Oku
22.06.2025
Bayramlaşamıyoruz bile!

Düşünce üreten, yazan ve çizen insanların erdemi, elbette yaşadığı dönemin sorunlarını dile getirmekten geçiyor.

Devamını Oku
08.06.2025
İstikrarsızlığın maliyeti büyüyor

Geçtiğimiz cuma günü, 19 Mart’ta başlayan İBB operasyonlarının dördüncüsü yapıldı. Merkez Bankası da perşembe günü, 19 Mart’tan sonra ilk enflasyon raporu sunumunu gerçekleştirdi.

Devamını Oku
25.05.2025
Ekonomi sert daralıyor

Ekonomi sert daralıyor

Devamını Oku
11.05.2025
Depremi beklerken

Depremi beklerken

Devamını Oku
27.04.2025
Dünya’da Trump belirsizliği

Dünya’da Trump belirsizliği

Devamını Oku
13.04.2025
Ekonomide büyük tahribat

Ekonomide büyük tahribat

Devamını Oku
30.03.2025
Milli gelir büyümesi ve kalkınma

Milli gelir büyümesi ve kalkınma

Devamını Oku
16.03.2025
Ekonomide güven sorunu

Ekonomide güven sorunu

Devamını Oku
02.03.2025
TÜSİAD’ın enflasyon eleştirisi

TÜSİAD’ın enflasyon eleştirisi

Devamını Oku
16.02.2025
Sosyal adaletin küresel krizi

Sosyal adaletin küresel krizi

Devamını Oku
02.02.2025
Bütçede adaletsizlik ve keyfilik

Bütçede adaletsizlik ve keyfilik

Devamını Oku
19.01.2025
Ekonomide öngörüler

Ekonomide öngörüler

Devamını Oku
05.01.2025
Dağılımda adaletsizlik büyüyor

Dağılımda adaletsizlik büyüyor

Devamını Oku
22.12.2024
Emekli maaşı ve asgari ücret sancısı

Emekli maaşı ve asgari ücret sancısı

Devamını Oku
08.12.2024
Aralıkta faiz indirimi sinyali

Aralıkta faiz indirimi sinyali

Devamını Oku
24.11.2024
Vergide adalet kalmadı

Vergide adalet kalmadı

Devamını Oku
10.11.2024
Kurumlar güvenilirliklerini kaybediyor

Kurumlar güvenilirliklerini kaybediyor

Devamını Oku
13.10.2024
Faiz sarmalına girdik

Faiz sarmalına girdik

Devamını Oku
29.09.2024
Bu ‘OVP’ de piyasalara güven vermedi

Bu ‘OVP’ de piyasalara güven vermedi

Devamını Oku
15.09.2024
Tarımını kaybeden ülke

Tarımını kaybeden ülke

Devamını Oku
01.09.2024
Ekonomide belirsizlikler devam ediyor

Ekonomide belirsizlikler devam ediyor

Devamını Oku
18.08.2024
Servet transferi ve iktidar

Servet transferi ve iktidar

Devamını Oku
04.08.2024
Vergide sistemsizlik ve adaletsizlik

Vergide sistemsizlik ve adaletsizlik

Devamını Oku
21.07.2024
Krizin bedelini emekçiler ödüyor

Krizin bedelini emekçiler ödüyor

Devamını Oku
07.07.2024
Faşist ideolojiler geri mi geliyor?

Faşist ideolojiler geri mi geliyor?

Devamını Oku
23.06.2024
Enflasyon zirve yaptı

Enflasyon zirve yaptı

Devamını Oku
09.06.2024
Ahbap çavuş kapitalizmi

Ahbap çavuş kapitalizmi

Devamını Oku
26.05.2024
Enflasyonla mücadele programı başarılı mı?

Enflasyonla mücadele programı başarılı mı?

Devamını Oku
12.05.2024
Mali müşavirler ayakta

Mali müşavirler ayakta

Devamını Oku
28.04.2024
Kötü yönetilmeye kırmızı kart

Kötü yönetilmeye kırmızı kart

Devamını Oku
14.04.2024
Enflasyon en büyük endişe kaynağı

Enflasyon en büyük endişe kaynağı

Devamını Oku
31.03.2024
Ekonomimiz uyuşturucu bağımlısı

Ekonomimiz uyuşturucu bağımlısı

Devamını Oku
17.03.2024
İrfan Hüseyin Yıldız yazdı...

Hayat pahalılığı kimleri eziyor?

Devamını Oku
03.03.2024
Kapsayıcı kurumlarımızı kaybediyoruz

Kapsayıcı kurumlarımızı kaybediyoruz

Devamını Oku
18.02.2024
Kapitalizm krizleri üretiyor

Kapitalizm krizleri üretiyor

Devamını Oku
04.02.2024