Mehmet Ali Güller

Karadeniz’de iki strateji

16 Mart 2023 Perşembe

ABD’ye ait MQ-9 insansız hava aracının (İHA) önceki gün Karadeniz’de düşmesi, bölgeyi yeniden gergin bir hale getirdi. ABD Rusya’yı saldırganlıkla, Rusya ise ABD’yi sınırlarında casusluk faaliyeti yapmakla suçluyor.

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Koordinatörü John Kirby’nin olayla ilgili şu sözleri ise “Karadeniz’de statükonun korunmasının” ne kadar önemli olduğunu gösteriyor: “Uluslararası sular üzerindeki uluslararası hava sahasında uçmaya ve faaliyet göstermeye devam edeceğiz. Karadeniz hiçbir millete ait değildir. Dünyanın bu bölgesinde ulusal güvenlik çıkarlarımız için yapmamız gerekeni yapmaya devam edeceğiz.”

ABD’NİN KARADENİZ’İ NATO GÖLÜ YAPMA HEDEFİ

Beyaz Saray’ın “stratejik iletişim direktörü”, ABD’nin stratejisine göre özenle seçmiş sözlerini: Karadeniz hiçbir millete ait değilmiş, uluslararası sahada faaliyette olmak haklarıymış!

Nedir peki ABD’nin stratejisi? ABD SSCB’nin dağılmasıyla ortaya çıkan yeni durumu, “Karadeniz’i bir NATO gölü” yapmanın yolu olarak kullanmaya çalışıyor; Türkiye’nin Soğuk Savaş boyunca Karadeniz’de gözettiği dengeyi ve uyumu, bozmaya çalışıyor.

ABD, Türkiye’nin NATO üyeliğinin üzerine Bulgaristan ve Romanya’yı ekleyerek, Ukrayna ile Gürcistan’ı da NATO’ya ortak yaparak, yani 6 Karadeniz ülkesinden 5’ini NATO müttefiki yaparak, Karadeniz’i NATO gölü yapmaya çalışıyor.

Böylece serbestçe giremediği tek deniz durumundaki Karadeniz’e girerek Rusya’ya karşı stratejik üstünlük kurmaya, Avrasya’nın çok önemli bir alanını tutarak küresel güç mücadelesinde avantajlı olmaya çalışıyor.

ABD’NİN ÖNÜNDEKİ ENGEL: MONTRÖ

Peki ABD’nin Karadeniz’e serbestçe girebilmesini engelleyen ne? Montrö Sözleşmesi.

1936 tarihli sözleşme, Karadeniz’e kıyısı olmayan ülkelere getirdiği gemi sayısı ve tonajı sınırıyla, ABD’nin Karadeniz’de sınırsızca bulunmasını engelliyor.

ABD, kimi zaman açıkça Montrö’nün güncellenmesini savunarak kimi zaman bu olayda olduğu gibi “Karadeniz kimseye ait değil, uluslararası deniz” diyerek Montrö engelini engel olmaktan çıkarmaya çalışıyor.

Karadeniz yarı kapalı bir denizdir ve Karadeniz’in hukuki statüsünü etkileyen en önemli uluslararası belge, 1936 tarihli Montrö Sözleşmesi’dir. Sözleşme, Türkiye’ye, Karadeniz’e kıyısı olan devletlere ve boğazları kullanan diğer devletlere ayrı ayrı haklar ve yükümlülükler belirliyor.

Dolayısıyla Karadeniz’in Montrö’ye dayanan mevcut statüsü, ABD’nin serbestçe ve sınırsızca faaliyetini önlüyor.

TÜRK STRATEJİSİ: KARADENİZ KARADENİZLİLERİNDİR

Ankara, Washington’ın Karadeniz hedefini, genel olarak kendi yaklaşımına aykırı görüyor. Zaman zaman Erdoğan gibi doğrudan NATO’yu Karadeniz’e çağıran yöneticilerin varlığına rağmen  1936’dan bu yana Türkiye, Karadeniz’de Rusya’yla denge ve uyum gözetiyor.

Türk devletinin Karadeniz stratejisinin ne olduğunu en iyi özetleyen sözler ise 2008 yılında dönemin Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ tarafından şöyle dile getirilmişti: “Karadeniz, Karadeniz’e kıyısı olan ülkelere ait bir konudur.”

Yani ABD Karadeniz’in kimseye ait olmadığı tezini ileri sürerken Türkiye ise tersine Karadeniz’in Karadenizlilere ait olduğunu savunmaktadır.

Karadeniz’in Karadenizlilere ait olmasının güvencesi de Montrö’dür!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları