Mehmet Ali Güller

Montrö koridoru

25 Temmuz 2022 Pazartesi

BM Genel Sekreteri ile Türkiye, Rusya ve Ukrayna savunma bakanlarının imzaladığı iki memorandumla “tahıl koridoru” anlaşmasına varılmış oldu. 

Memorandumlardan ilki, Ukrayna tahılının sevkıyatıyla ilgili. Özetle Ukrayna’nın Karadeniz limanlarından yük alacak gemiler, hem boğazlardan çıkışta hem de girişte denetlenecek. Denetleme, İstanbul’da tarafların askeri personelinin yer aldığı merkezce yapılacak. Ukrayna karasularındaki mayınların varlığı nedeniyle, buradaki her türlü sorumluluk Kiev yönetiminde olacak. 

İkinci memorandum ise Rusya’nın tahılına dair. Buna göre BM, Rus tarım ürünlerinin sevkıyatına yönelik kısıtlamaların kaldırılmasına müdahil olacak.

ABD-İNGİLTERE: KRİZE NATO ÇÖZÜMÜ

Anlaşma sonrası herkes memnuniyet açıkladı. ABD de memnun, İngiltere de AB de Çin de... Rusya ve Ukrayna, bizzat imzacı taraf olduğu için zaten memnun. 

Türkiye iki kere memnun; zira Ankara’nın rolü, seçim arifesinde Erdoğan için iç politika malzemesi yapılmaya daha ilk günden başlanıldı. 

Peki bu kadar birbirine karşıt pozisyondaki ülkelerin aynı anlaşma için aynı memnuniyeti göstermesi normal mi? Değil elbette. 

Örneğin ABD ve İngiltere’nin krizin bu yöntemle bu şekilde sonuçlanmasından memnun olmadığını söyleyebiliriz. Zira ABD ve İngiltere ikilisi, en başından beri konuyu olduğunun ötesinde köpürterek krize dönüştürmek ve krize “NATO çözümü” dayatmak amacındaydı.

Kısacası ABD ve İngiltere ikilisi, Ukrayna limanlarından tahılların dünya pazarlarına ulaşması için Karadeniz’e savaş gemileri sokmak istiyordu.

TÜRKİYE VE RUSYA’NIN NATO’YU ÖNLEYEN İŞBİRLİĞİ

Ancak Rusya, ABD ve İngiltere ikilisinin bu planına karşı en başından itibaren sert tutum aldı. Türkiye de son tahlilde NATO gemilerinin tahıl krizi vesilesiyle Karadeniz’e girecek olmasından memnun değildi. İstanbul anlaşmasına giden yolun temel motivasyonu buydu. 

Anımsamak gerekirse...

Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, İngiltere Başbakanı Johnson’ı “İngiliz Kraliyet Donanması’nın Karadeniz’e girmesi için bahane aramakla ve tahıl krizi sürecini yönetmeye çalışmakla” suçlamıştı. 

Johnson ise yanıt olarak “Hayır, bunu gözden geçirmiyoruz. İngiltere’nin veya diğer ülkelerin savaş gemilerinin Karadeniz’de bulunmasını gerektirmeyen, ancak daha sert bir yaklaşım sergilenmesini gerektirebilecek alternatif çözümler var” demek durumunda kalmıştı.

Yani Rusya’nın çıkışı karşısında İngiltere, “Tahıl sevkıyatı için Montrö Sözleşmesi’ni ihlal etmeyeceğiz” demiş oldu.

ANLAŞMANIN İKİ ÖZELLİĞİ

Dolayısıyla İstanbul’da BM, Türkiye, Rusya ve Ukrayna arasında imzalanan memorandumların iki temel özelliğinden söz edebiliriz. 

1) Memorandumların imzalanabilmesinin zemini, Lavrov ile Johnson arasındaki “diplomasi çatışmasında” da görüldüğü üzere, Montrö Sözleşmesi’dir.

Montrö Sözleşmesi olmasa bu anlaşma, bu dar taraflar arasında kalmayabilirdi. Dolayısıyla, İstanbul Boğazı merkezli tahıl koridorunun da pratikte Montrö koridoru olduğunu söyleyebiliriz. 

2) Türkiye ile Rusya’nın işbirliği, Karadeniz’e ABD-İngiltere-NATO gemilerinin girişini önlemiştir. Bu stratejik planda çok çok önemlidir.

AMİRALLERİN HAKLILIĞI

ABD, Karadeniz’i NATO gölü yapmaya ve bu amaçla da Montrö’yü değiştirmeye çalışıyor. Daha Ukrayna krizinin öncesinde, 14 Haziran 2021’deki NATO liderler zirvesinin 79 maddelik bildirisinde her şey açıktı: NATO (yani ABD), Ukrayna-Karadeniz-Gürcistan hattı çizmiş, “Karadeniz’de karada, denizde ve havada NATO varlığını artırma kararı” almış, Ukrayna ve Gürcistan’ın üyeliklerine kadar NATO ülkelerince ikili ve çoklu askeri işbirliğine dahil edilmesini kararlaştırmıştı.

Yani 104 Amiral 4 Nisan 2021’de boşuna Türk kamuoyunu uyarmamıştı: “Montrö Sözleşmesi’nin masaya gelmesine neden olabilecek her türlü söylem ve eylemden kaçınılması gerektiği kanaatindeyiz.”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları