Mehmet Ali Güller

S-400 pazarlığında altı model

12 Haziran 2021 Cumartesi

Daha önce S-400 konusunda Girit modelini gündeme getiren Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, bu kez de ABD’ye “çözüm mümkün” mesajı verdi!

Akar, Kuzey Atlantik Konseyi onayı ile tamamlanarak “Uluslararası Askeri Kuruluş” statüsüne ulaşan Deniz Güvenliği Mükemmeliyet Komutanlığı’nın resmi açılış töreni konuşmasında, S-400 konusunda şunları söyledi: “Muhataplarımızın bu konuda teknik anlamda kaygısını ele almaya hazır olduğumuzu da defalarca belirttik. Görüşmelerde açık ve şeffaf davranıyoruz. Makul ve mantıklı çözümler her zaman mümkün.” (11.6.2021).

Böylece S-400 konusunda, 14 Haziran’dan önce ABD’ye bir pazarlık mesajı daha verilmiş oldu!

S-400’Ü ÇALIŞTIRMAMA ZAAFI 

S-400 ABD’ye rağmen alındı, ABD’ye rağmen getirildi, ABD’ye rağmen test edildi ama maalesef ABD’ye rağmen hâlâ aktif hale getirilemedi!

Bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan, S-400’ün 2020 Nisanı’nda çalıştırılacağını ilan etmişti. Ancak çalıştırılmadı, çalıştırılamadı; gerekçe ise Covid-19 salgınıydı! Oysa salgın bahanesiyle füze savunma sisteminin çalıştırılmasının ertelendiğini açıklamak, muhataplarına koz vermekten başka bir anlama gelmiyordu. Çünkü salgına rağmen tanklar yürüyor, radarlar çalışıyor, roketler atılabiliyordu...

Ve Türkiye o tarihten sonra iki kere salgın karşısında normalleşti ancak S-400 çalıştırılamadı!

Erdoğan’ın ilan ettiği takvimin üzerinden 14 ay geçmesine rağmen S-400’ün hâlâ çalıştırılamaması, kuşkusuz pazarlık nedeniyleydi ama sonuçları itibarıyla Türkiye’yi zayıf gösteren bir politik tutum sorunuydu.

MODEL MODEL PAZARLIK 

S-400 pazarlıklarında son altı ayda ABD’yle neler konuşuldu, neler masaya getirildi peki? 

1) Pakistan modeli: “Türk ve Amerikalı isimlerin birlikte görev alacakları bir ofis açılır. Bu formüle göre S-400 sisteminin aktif halde tutulmasında bir sorun yok. Yalnız, F-35 uçakları için oluşabilecek risk durumlarında S-400 bataryalarının yönü başka tarafa çevrilir ve bu durum, ortaklaşa oluşturulacak ofiste görev alan Amerikalılar tarafından izlenerek teyit edilir.” (Mehmet Acet, Yeni Şafak, 12.12.2020)

2) Girit modeli: Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar Girit modeli önerdi: “Girit’teki S-300’lerde nasıl bir model kullanılıyorsa, biz de bunu müzakereye açacağız” dedi (9.2.2021).

Girit modeli, S-400’ü hangarda tutma modeliydi; arada açılıp atış tatbikatında kullanılması, sistemi kullanmamaktan çok farklı değildi!

3) İncirlik modeli: Savunma çevrelerine göre ABD İncirlik modeli önerdi. Böylece S-400’ler ABD’nin gözetiminde İncirlik Üssü’nde olacaktı.

4) Kıbrıs modeli: Kulislere yansıyan bir iddiaya göre Ankara, S-400’lerin KKTC’de kurulmasını istedi. ABD ise Yunanistan ve Rumlarla doğuracağı sorun nedeniyle buna karşı çıktı.

5) Nahçıvan modeli: Ahmet Takan’ın yazdığına göre Saray, şu gerekçelerle Nahçıvan modeli istedi: “S-400’leri Nahçıvan’a gönderirsek hem Azerbaycan’ı hem de Türkiye’yi, Ermeni saldırılardan koruruz. Ayrıca İran’dan Türkiye’ye gelebilecek tehditler karşısında caydırıcılık gücümüzü artırmış oluruz.” (Yeniçağ, 30.4.2021)

Bana göre, ABD sadece Türkiye-Rusya ilişkilerini değil, Azerbaycan-Rusya ilişkilerini de torpilleyeceğini düşündüğü bu modeli kabul eder ama Azerbaycan etmez!

6) Yazılı taahhüt modeli: Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’a S-400 konusunda bir “non-paper” verdiğini açıklamıştı (15.4.2021). ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Wendy Sherman buna karşılık “Türkiye’ye alternatif sunduk” demişti (28.5.2021). Hande Fırat o alternatifi yazdı: “Amerikan yönetimi Türkiye’den S-400’leri aktive etmediğine ve etmeyeceğine ilişkin yazılı bir taahhüt istiyor. S-400’lerin aktive edilmediğinin denetimi Amerikan askeri uzmanları tarafından yapılacak. Edindiğim bilgilere göre Türkiye teklifi kabul etmemiş” (Hürriyet, 8.6.2021).

NEO-ABDÜLHAMİTÇİLİĞİN SONU

Tüm bunların ardından Hulusi Akar “çözüm mümkün” mesajı vererek Ankara’nın pazarlığa devam etmek istediğini ortaya koydu. 

Oysa S-400’ü bu şekilde pazarlık konusu yapmak, sadece Türkiye’nin ulusal güvenliğinde zafiyet yaratmıyor, aynı zamanda Türk dış politikasının itibarını sarsıyor, Türkiye’nin kararlılığını ve caydırıcılığını sulandırıyor. 

“Rusya’yla kendisine alan açan, bunu ABD’yle pazarlıkta kullanan” neo-Abdülhamitçi anlayış, iki taraftan da kayıpla sonuçlanma riski taşıyor ne yazık ki... 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları