CHP’nin Çatısı

23 Haziran 2014 Pazartesi

Kimseye bir şey beğendirememek ne zor iştir. Sanırım bunu en iyi hizmet sektöründe çalışanlar bilir. Elinizden gelen her şeyi yaparsınız, ama müşterinin o günkü ruh hali sizin yaptıklarınızı bir anda yıkıp geçer. Bir de çok gezen, çok gören ve çok da bilen bir müşteriniz varsa, işte o zaman işiniz katbekat zorlaşır. “Müşteri her zaman haklıdır” derler ya, ben de anlam veremediğim bu söz gibi aptalca sözlerden her zaman nefret etmişimdir. Ya arkadaş, müşteri niye haklı olsun! Kapıda ne hizmet verdiği yazıyor. Öyle ki, ne piştiği ya da kaçıncı sınıf lokanta olduğu, fiyatı kapıda veya menüde yazdığı için bellidir. Aslında yapacağınız tek bir şey kalıyor, o da beklentinizi gerçeklikle dengeleyebilmek.
Türkiye’de, bu hizmet sektörüne bir de CHP’yi ekliyorum. Çünkü ne yaparsa yapsın, devamlı itiraz edilen ve müşterinin bir türlü memnun edilemediği bir lokanta gibi... İşin kötü tarafı, zaten rakip lokantanın müşterileri tarafından yeteri kadar eleştiriliyorken ve müşteri kaybetmesi için uğraşılıyorken, bir de bu yetmezmiş gibi içeride çalışanlar hatta malın sahibi tarafından da baltalanıyorlar. Her şeye rağmen, hiçbir yere gitmeyen ve gitmemek içinde direnen sadık bir müşteri potansiyeline sahipler. Ama garip bir şekilde nedense müşterilerde lokantayı kazandırmamak adına ayrı bir çaba içerisindeler.
İşin şakası bir yana, daha öncede yazmaya ve değinmeye çalıştığım üzere, partilerin doğru yönlendirilmesi için seçmen kitlesinin net bir tavır içerisinde, ne istediğini belirtmesi gerekiyor. Son seçimlerde CHP, bazı bölgelerde yaptığı kritik hatalar nedeniyle alması gereken yerlerde seçimi kaybetti. Seçimi kaybetmesindeki en önemli sebebin ise belediyeleri merkezi bir otorite tarafından denetlememek ve ortak bir hedefe doğru yönlendirmemek olarak söyleyebilirim. Hep söylüyorum; Türkiye’yi iş nedeniyle çok sık gezdiğim için, gittiğim yerlerdeki belediyeler hangi partiye ait olursa olsun, hizmet anlayışlarını görme fırsatına sahip oluyorum. Aralarındaki anlayış farklılıklarını da bir şekilde görebiliyorum. Bu anlayış farklılığını en iyi bilenlerden biri olan Sayın Gürsel Tekin, sanırım Sayın Kılıçdaroğlu’na bunu doğru anlatabilmiş ki, Eskişehir’de farklı bir anlayışla bir toplantı düzenlediler.
Toplantının ana teması, iktidara yürüyüş yolunun belediyelerden geçtiği idi. Sanırım bu tespit bile CHP’de birçok şeyin değiştiğinin en büyük göstergesi. Ayrıca Cumhurbaşkanlığı seçiminde “çatı aday” formülü için başka bir parti ile ortak adayın çıkarılması da sanırım, CHP’de bazı şeylerin hızla değişeceğini gösteriyor. Köklü bir parti olmak kimi zaman diğer partilere göre bazı handikapları da beraberinde getirir. Diğerleri, dönemin kriterlerini benimseyen bir anlayışla siyasete başladıklarından, eski partiler antika gibi kalabilirler. Bu antikalıklarından dolayı de alay konusu bile olabilirler. Ama unutmayın; yeni olan hiçbir şey, o eski ekol gibi değerli ve birikim sahibi olamaz.
CHP’nin seçmen tabanının son dönemde aldığı oyların büyük bir kısmının, daha önce DYP’ye veya ANAP’a oy veren, Atatürk ilkelerine bağlı ve laik bir kesimden geldiğini artık herkesin anlaması gerekmektedir. Bu tespiti yapmazsak, sanki parti eksen değiştiriyor gibi anlaşılabilir, ama değişen partinin ekseni değil, seçmen kitlesindeki tabana yayılmadır. Eğer bu değişim, farklı söylemler içinde bulunan CHP seçmeninin ortak bir kader için mücadele ettiklerini fark etmelerine yol açar ise, işte o zaman CHP kendi içinde de bir çatı oluşturabilecektir.
Bu seçmen tabanında görülen büyük değişim aslında genele yaygınlaştırılabilse, işte o zaman iktidarın yolu açılabilir. CHP’nin oy alabileceği taban ise MHP’nin içinde değil, tam aksine AKP’nin içindedir. Bu yönelim ise başkasına hoş görülmek adına yapılacak atılımlardan ziyade, insan hakları ve sosyal bir devlet anlayışıyla olacaktır. CHP seçmeni, gittiği lokantaya sahip çıkmanın yolunun içeriye başka bir müşteri getirmek olduğunu hatırlamak zorundadır. Bu nedenle, değişim hareketlerinin arkasında eleştirel bir şekilde de olsa durmayı becerebilmelidir.
Sayın Kılıçdaroğlu, bu ülkeye bir çatı adayla “Cumhurbaşkanı” çıkarmaktan çok, ülkenin “çatı partisi” olmak için uğraşmaktadır. Bu nedenle Gürsel Tekin başta olmak üzere, diğer MYK üyelerinin de arkasında durmak gerekmektedir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları