Mehmet Ali Aydınlar’ın TFF başkanlığından istifa etmesinden sonra tüm gözler 27 Şubat’taki seçime çevrildi. Bu genel kurulda TFF’nin yeni başkanı ve yönetim kurulu seçilecek; aynı zamanda şu an görevde olan Merkez Hakem Kurulu, Tahkim Kurulu, Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu ve Etik Kurulu’nun görevi sona ermiş olacağından yeni seçilecek başkan ve yönetimi bu kurullara da yeni başkan ve üyeleri atayacak. Şike ve teşvik primi soruşturması nedeniyle geçen temmuz ayından bu yana kriz ortamından bir türlü kurtulamayan futbolumuz için 27 Şubat’taki seçim büyük önem taşıyor. Göreve gelecek TFF başkanı ve yönetimini çok zor bir dönem beklediği için seçilecek olan başkanın futbolun içinden, deneyimli, sorun üreten değil sorunları çözen yapıda bir kişi olması gerekiyor. Mevcut TFF statüsü gereğince kendisini başkan adaylığı için hazır hisseden kişilerin 27 Şubat’tan en geç 7 gün önce TFF Genel Sekreterliği’ne yazılı başvuruları gerekiyor. Ancak başkan adaylığı için başvuran her kişi seçime katılamıyor. Seçime katılabilmek isteyen başkan adayının, TFF genel kurulunda oy kullanacak olan delegelerin beşte birinin yazılı teklifini de seçim gününde divan kuruluna sunma gerekliliği bulunuyor. Bu durum, futbolun içinden gelen ve futbolun sorunlarını çözebilecek olan bazı kişilerin TFF başkanlığı için seçime girebilmelerinin önünü kapatıyor. 275 kişilik bir delege sayısı olduğunu hatırladığımız zaman ise bunun beşte biri oranında yani en az 55 tane delegenin yazılı teklifinin aday olacak kişi tarafından, seçim sabahı divan kuruluna verilmesi gerekiyor ki bu da TFF başkanlığı için seçime katılmak isteyen adayların kişisel başvurularının önünü tamamen kapatıp, Süper Lig Kulüpler Birliği’ni tek bir başkan adayı belirleyip seçtirme konusunda belirleyici kılıyor. Geriye dönüp baktığımız zaman son 4 yılda tek aday çıkarılıp sözde seçimle göreve gelen TFF başkanlarının Mahmut Özgener ve Mehmet Ali Aydınlar örneğinde olduğu gibi Türk futboluna kargaşadan başka bir şey getirememiş olduklarını görebiliyoruz. Futbolumuzun bu durumdan kurtulabilmesinin yolu ise bu işe gerçekten hizmet edebilecek futbol gönüllülerinin önlerinin Kulüpler Birliği tarafından kapatılmamasından geçmektedir. TFF Başkanı olacak kişinin MHK, Tahkim Kurulu, Etik Kurulu, PFDK gibi kurulları da inandığı ve güvendiği kişilerden oluşturması, kulüplerin bu konularda baskı içine girmemeleri gerekmektedir. Futbolumuzun kurtuluşu en az birkaç adayın yarıştığı, gerçek bir seçim sonrasında seçilecek olan bir TFF başkanının göreve gelmesiyle olur. Aksi takdirde son iki genel kurulda olduğu gibi Kulüpler Birliği tarafından dikte edilerek TFF başkanlığı koltuğuna oturtulacak olan bir başkanla futbolumuzda yaşanmakta olan sorunların çözümü iyice zorlaşacaktır.