Nilay Küçük
Nilay Küçük nilay.cantank@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Atatürk'ün doğa sevgisinin sembolü: Yalova'nın incisi Yürüyen Köşk

25 Şubat 2024 Pazar

Yalova'nın yeşillikler içinde saklı cenneti Yürüyen Köşk, adından da anlaşılacağı gibi, sıra dışı bir hikâyeye sahip. Bu tarihi yapı, adını aldığı eşsiz öyküsüyle ziyaretçilerini hem şaşırtıyor hem de büyülüyor.

Yalova'ya giden yerli, yabancı her turistin uğraması gereken ilk yer burası. Sabah saat 10:00'da açılan Yürüyen Köşk saat 17:30'a kadar ziyaret edilebiliyor. Bu eşsiz yapıyı görmeye gelen ziyaretçiler 20 dakikada bir olacak şekilde rehber eşliğinde içeri alınıyor. Tek seferde en fazla 10 kişi içeri alınıyor. Bunun nedenini köşkü gezerken anlıyorsunuz. Köşke girişte ise yalnızca 5 lira gibi sembolik bir ücret alınıyor. 

Denizin kenarında, ormanın yanı başında, 400 yıllık çınar ağacının ise gölgesinde duran Yürüyen Köşk'ü reberimizin anlatımıyla hem geziyor hem de hikâyesini dinliyoruz.

İki katlı bu mütevazı köşkü gezmeye giriş katından başlıyoruz. İlk durağımız muhteşem bir deniz manzarasına sahip toplantı odası oluyor. Bu salon Atatürk ve kurmaylarının önemli toplantılarına ev sahipliği yapmış. Toplantıların önem derecesini camların ses geçirmeyen kristal camdan yapıldığını öğrendiğinizde anlıyorsunuz. Bu odada Atatürk'ün köşkte çekildiği fotoğraflarından birini ve o fotoğraftaki sandalye ve kahve içtiği bardağı canlı olarak görebiliyorsunuz. Biz bu değerli eşyaları incelerken köşkün rehberi bizlere yapının hikâyesini anlatıyor. 

"Yürüyen Köşk'ün hikâyesi, Mustafa Kemal Atatürk'ün Yalova'ya olan sevgisiyle başlıyor. Atatürk, 21 Ağustos 1929 tarihinde Bursa ziyareti için Ertuğrul yatıyla Yalova’ya geldiğinde dikkatini iskele yakınındaki Millet Çiftliği içindeki büyük bir çınar ağacı çeker. Çınarın görüntüsünden etkilenen Atatürk’ün isteğiyle yat durdurulur. Yatın teknesiyle karaya çıkılır. Çınarın gölgesinde bir süre dinlenen Atatürk, ulu çınarın civarına mütevazı bir köşk yapılması emrini verir. 21 Ağustos 1929 tarihinde inşasına başlanan köşk 22 gün sonra 12 Eylül'de tamamlanır. Atatürk, 1930 yazında bir gün köşke gittiğinde, çalışanlar yandaki çınar ağacının dalının köşkün çatısına vurduğunu, çatı ve duvara zarar verdiğini söyleyerek çınarın köşke doğru uzanan dalını kesmek için izin isterler. Atatürk ise çınar ağacının dalının kesilmesi yerine, binanın tramvay rayları üzerinde biraz ileriye alınmasını söyler. 8 Ağustos 1930 günü öğleden sonra yürütme çalışması başlar. Bu çalışmayı Mustafa Kemal Atatürk, yanındaki heyet ve gazetecilerle bizzat izler. Öncelikle yapının teras bölümü, geri kalan iki gün içinde de ana binanın raylar üzerinde yürütülmesi işlemi tamamlanır ve bina 5 metre kadar doğuya kaydırılır. Böylelikle çınar ağacının dalı kesilmekten kurtulur. Köşk o günden sonra Yürüyen Köşk olarak anılmaya başlanır. "

Köşkün hemen önündeki iskeleye bakıldığında köşkün ne kadar kaydırıldığı gözle görülüyor. Çünkü köşk ilk inşa edildiğinde iskeleyi ortalayacak şekilde tasarlanmış.

Köşkün hikâyesini dinlerken bu katta bulunan oturma odası, mutfak ve banyoyu görüyoruz. İlk günkü eşyaları ile korunan odalar sadeliği ile dikkat çekiyor.

Köşkün üst katına çıktığımızda iki oda ve bir banyo bizi karşlıyor. Bu kattaki en etkiyeci yer ise Atatürk'ün çeyizinden parçaların yer aldığı dolap oluyor. Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım tarafından işlenen yorganı bu dolapta görebilirsiniz. Bu odaların banyolu olanı Atatürk, diğeri ise kurmaylar tarafından dinlenmek için kullanılmış. Bu katın en güzel yeri ise İstanbul manzaralı terası. Ancak bu güzel teras sebebiyle terasın hemen altında bulunan toplantı odası maalesef dönem dönem su almış.

Köşk yapıldığı tarihten bu yana 3 kez büyük restorasyon çalışması görmüş. Büyük restorasyonların sonuncusu 2013 yılında Yalova Belediyesi tarafından gerçekleştirilmiş. Atatürk'ün doğa sevgisi ve vizyonerliğinin yansıması olan bu küçük köşkün yeniden bir bakıma ihtiyacı olduğu görülüyor. Fırtınalar sebebiyle hasar alan iskele maalesef oldukça kötü durumda.

Yürüyen Köşk, hem hikâyesiyle hem de Atatürk'ün Yalova'ya olan bağlılığının bir simgesi olması ile şehrin en önemli yapısı olma özelliği taşıyor. Köşk, Atatürk'ün kullandığı eşyalar, fotoğraflar ve döneme ait belgelerle donatılmış bir müzeyken, köşkün etrafını saran yemyeşil bahçe ise adeta bir kaçış noktası.

Bahçede bulunan kafeteryada ister denizi seyrederek isterseniz de Atatürk'ün uğruna köşkü yürüttüğü 400 yıllık çınarı izleyerek kahvenizi yudumlayabilirsiniz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

10 Kasım’da Anıtkabir 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları