Ebedi faşizmin dönüşü

16 Ekim 2022 Pazar

Gel de “Ebedi faşizmin dönüşüne” değin 2000’ler eşiğinde bir manifesto kaleme alan Umberto Eco’yu anma...

Çocukluğunu faşizmin yükselişi döneminde yaşayan yazar belli ki daha 20. yüzyılın sonunda -İtalya’nın ilk Berlusconi iktidarı yıllarında- kokuyu almış.

Eco, “Faşizm Auschwitz’i açmak suretiyle ya da kara gömleklilerin meydanlardaki geçitiyle geri dönmeyecek. Öyle olsaydı, ‘şıp’ diye aha ‘faşizm geri döndü!’ derdik” diyor. Ve “faşizmin yeni şekillerine karşı hep tetikte olmak gerektiğini” söylüyor, yeni tarz ve kalıpları hızla afişe etmek gerekliliğinden söz ediyor. 

Altı yıl önce yaşamdan ayrılan yazar, faşizmin öncelikle bir zihniyet olduğunu vurguladıktan sonra bu zihniyet haritasını 14 ana başlıkta topluyor:

1. Gelenek ve geçmiş kültü...

2. Modernleşme ve Aydınlanma karşıtlığı

3. Kültür ve akılcılık düşmanlığı. 

4. Analitik düşünce ve eleştirel duruşun reddiyesi.

5. Farklılıklar ve öteki korkusunun istismarı. 

6. Ekonomik kriz, siyasi baskı nedenleriyle toplumsal düş kırıklığı yaşayan kitlelelerin zaaflarının istismarı. 

7. Kuşatılmışlık ve komplo saplantıları

8. Hem fazla güçlü hem de çok zayıf gösterilen ebedi düşman/tehdit algısı...

9. Barış severlik yerine uçan kuşla kavgalı olmak.

10. Bir sosyal kesimin diğerleri üzerinde tahakkümüne yol açabilecek (“biz ve onlar” şeklindeki) kitle elitizmine geçit vermek.          

11. Kahramanlık kültünü işlemek.

12. Maçoluğu kimselere bırakmamak.

13. Bireysel hakların inkârı ile niteliksel popülizmin bayraktarlığını yapmak. 

14. Anlamı kendinden menkul bir Orwell-vari “yeni konuş” dili yaratmak...

HAÇLI MECLİS BAŞKANI

Umberto Eco, İtalya’nın çiçeği burnundaki yeni meclis başkanı Lorenzo Fontana’yı görseydi kemikleri sızlardı. 

Fontana üstteki 14 maddenin de 14’ünü karşılayacak özelliklere sahip.

25 Eylül’de zafer sağlayan sağ ittifakın “Lega/Birlik Partisi” ayağını temsil eden 42 yaşındaki genç başkan Fontana, İtalyan basınındaki iddialara göre tutkulu bir “İnebahtı Savaşı” uzmanı. Osmanlı’nın Avrupa’dan kovulması ve İslam tehdidinin bertarafı ile eşanlamlı bir referans olarak hâlâ kullanılan savaşa dair geniş bir kitaplığı var.

Fontana’nın bu İnebahtı saplantısı öyle güçlü ki son geçtiğimiz 7 Ekim’de daha Twitter üzerinden savaşın 451. yılında “kimliği ile gurur duyan Hıristiyan Avrupa’nın olağanüstü zaferini” kutlamış.

1571’de papalık tarafından kurulan bir Haçlı ittifakını henüz dün yaşanmışçasına kutlayan bir başkan!

Fontana’nın saplantıları İslamın ötekileştirilmesi ile eşanlamda kullanılan İnebahtı’dan ibaret değil. Kendisi ilave olarak homofobik görüşleri, çok kültürlü toplum düşmanlığı, kürtaj karşıtlığı ve köktenci bir “Tanrı, vatan, aile” taraftarlığı ile tanınıyor.   

BAHİS: HUKUK DEVLETİ

Eco’nun “ebedi dönüş” kriterlerini karşılayan tek başkan Fontana ile sınırlı değil...

Sağ ittifakın lideri Meloni’nin “İtalya’nın Kardeşleri Partisi”nin kurucularından İgnazio Benito La Russa da açık ve deklare bir Mussolini hayranı. Evinin içi Mussolini heykelcikleri, büstleri, resimleriyle dolu. 

Böyle bir figürün senato başkanlığına çıkışını izlemek, adeta bir film sahnesinin içinde olmak gibi. 

La Russa’nın senato başkanlığını ilan etmek, rastlantıyıa bakın ki meclisin en yaşlı senatörü Auschwitz mağduru Liliana Segre’ye düştü. 

Auschwitz’de ailesini yitiren Segre, Mussolini’nin ardılı bir siyasetçiyi senato başkanı olarak anonslarken; “(Mussolini faşistlerini iktidara taşıyan 1922) Roma yürüyüşünün 100. yıldönümünde, bu pozisyonda olmak beni ürpertiyor” dedi.

Tarihin trajik yükünü o çatının altında sanki yalnızca o, Liliana Segre hisseder gibiydi...  

Senato ve meclis başkanlarının şimdiye dek gizlemedikleri “derin sağ” bağlantıları ve kimlikleri, demokrasinin ötesinde artık “hukuk devleti” adına kaygı yaratıyor. 

“Bölen başkanlar” adını verdiği başyazısında Repubblica bu sebeple seçilen iki başkanın-senato ve meclis başkanlarının- “İtalya’nın cumhuriyet tarihinin en sağcı başkanları” olduğuna değiniyor ve “değerlerde yapısal bir kayma ihtimalinden” bahsediyor, bu meyanda “İtalya’nın Polonyolaşma ihtimaline” dikkat çekiyor. 

Brüksel muhabiri Claudio Tito’nun imzasını taşıyan yazı, AB’deki yeni bahsin, azınlık hakları başta olmak üzere bundan böyle hukuk devletinin korunması olduğunu ifade ediyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yurttaşlara mektup 28 Nisan 2024
Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları