Biz kobay değiliz!

Biz kobay değiliz!

21.06.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Gerçi hiçbir günün sabahı o günün akşamına uymayan bir dünyada yaşıyoruz. Gün batmadan gündem bazen sayısız defa değişiyor. Ama o gürültü patırtı arasında bazı önemli konuları da gözardı ediyoruz.

Önemli diyorum çünkü zihnimdeki konu sizin, benim hepimizin sağlığını çok yakından ilgilendiriyor. Ama (sevgili Uğur Dündar dışında) kimsenin ele aldığına ve gündeme taşıdığına ben tanık olmadım:

Üstelik toplum sağlığı yönünden çok önemli olduğunu söyledim ama en az onun kadar önemli bir başka yönü daha var:

Ülkemizin güvenilirliği ve itibarı açısından da son derece önemli:

Yediğimiz, içtiğimiz ve başka ülkelere de ihraç etmek isterken rezil olduğumuz ilaçlı ürünlerden söz ediyorum:

Gazetelerde ikide bir haberleri örüyoruz. Kaynak ismi ve tarih vermeden birkaç örneği aktarmak isterim:

- “Tarım ürünleri zehir mi saçıyor?”

- “Çocukların lokmalarına gizlenen zehir: Pestisitler.”

- “Hayatımız askıda.”

- “Uzmanlardan ‘Pestisitte asıl felaket iç pazarda!’ uyarısı”.

- “Türkiye sahte üründe Çin ile zirveyi paylaşıyor.”

- “Yediğimiz, giydiğimiz zehir!”

- “Sahte içki kâbusu felakete dönüştü.”

- “Sahte içki kâbusu bitmiyor.”

Bunlar geride kalan son şubattan son mayısa kadar yayımlanmış olanlardan bazıları. Aslında çok böyle çok haber var. Ama dinleyen de “Bu halkın sağlığını korumak da bizim -iktidarın-görevimiz” deyip de konunun üstüne giden yok.

Hoş sadece bugün değil, eskiden de halkın sağlığını gerçekten dert edinen iktidar gördüğümüzü söyleyemeyiz. Aklıma birkaç örnek geliyor:

26 Nisan 1986’da Sovyetler Birliği’nde, Belarus idari sınırı ile Dinyeper Nehri yakınlarında bulunan bir nükleer reaktörde kaza oldu. Bu santraldan yayılan radyasyon ülkemizin özellikle Orta ve Doğu Karadeniz bölgesinde yetişen ürünlerde çok yüksek oranda radyasyon tespit edildi. Rakamları yanlış anımsamadığımı sanıyorum: 90 bin ton çay ile 120 bin ton fındığın “ışınla kirlenmiş”, (contaminated) hale geldiği ve imha edilmesi gerektiği ileri sürüldü. Hatta tarihte ürünlerimiz sağlığa zararlı düzeyde kirlendi mi yoksa tüketilebilir mi tartışmaları yapılırken sorumlu bakan merhum Cahit Aral, radyasyonlu dediği bir bardak çayı kameralar önünde içmişti.

Neticede ne oldu?

Ne fındığın ne de çayın imha edildiğine dair güvenilir bir açıklama yapıldı. O ürünlerin, bir yere ihraç edildiğini de duymadık. Sonuçtan hiç haberimiz olmadı ama iktidarımız hepsini bize yedirdi ve içirdi hükmüne vardık.

Şimdi Çernobil kadar dünyayı kokutan bir tehlikeyle karşı karşıya değiliz ama Çernobil olayında olduğumuz kadar sahipsiziz.

Gerçi arada bir Tarım ve Orman Bakanlığı’nın sanki gıda güvenliğimizi sağlamak için çalışıyorlarmış gibi açıklama yaptığına, Ticaret Bakanlığı’nın “güvensiz ürün ihracı”nı önlemek için verdiği ilanlara tanık oluyoruz ama hem onlar (yani yetkililer) hem de biz biliyoruz ki zehir içeren gıdalar da Çin Cumhuriyeti’yle şampiyonluk yarışında olduğumuz güvensiz mal ihracatında da en kötü ülkelerden biri konumundayız.

Bu konunun, ne iktidarı ne de muhalefeti var. Yani politikasız bir konu bu.

Biz 86 milyon insanız, kobay değiliz. Yetkililerden sadece işlerini liyakatle yapmalarını istiyoruz. 

Yazarın Son Yazıları

Kadın cinayetleri...

Nedir bu kadınlarımızın 21’inci asırda değil de çağımızdan 21 bin yıl öncenin mağara adamları kafasıyla yaşayan erkeklerden çektiği?

Devamını Oku
29.11.2025
Eğitimdeki felaket...

Yusuf Tekin, biliyorsunuz Türkiye’yi çağdaş uygarlığın önüne geçirmeyi ta 3 Mart 1924’te...

Devamını Oku
22.11.2025
Bu gidişle...

İyimserlerimiz ne kadar olumlu değerlendirmeler yaparlarsa yapsınlar, gerçek artık görmek istemeyenlerin de gözüne batıyor:

Devamını Oku
15.11.2025
Yargımız...

Baştan söyleyeyim: Bugün yaşadıklarımız hiç kimseyi mazur göstermez.

Devamını Oku
08.11.2025
İkiyüzlü müyüz, yüzsüz mü?

Tamam, hepimiz biliyoruz ki bireyler daha tez canlıdır.

Devamını Oku
01.11.2025
Anlayana...

Çok değil, geride kalan pazartesi günü ülkemizde güvenilir bir adalet sistemine kavuşmayı isteyenlerin özlediği bir toplantı Diyarbakır’da yapıldı.

Devamını Oku
25.10.2025
Reformdan korkmak

Öteden beri bir adalet bakanı “yargıda reform” amaçlı bir çalışma başlattıklarını müjdelese (!) benim içimde birtakım endişeler kıpırdamaya başlar.

Devamını Oku
18.10.2025
CHP’nin siyasi adresi...

Henüz üzerinden çok vakit geçmedi. Ama bir açıklama da çıkmadı.

Devamını Oku
11.10.2025
Bir o kalmıştı

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD gezisi bu defa geçmişte yaptığı gezilere kıyasen çok daha büyük gürültüye yol açtı.

Devamını Oku
04.10.2025
Küstahlık...

Mesleki bir alışkanlık mıdır, yanlış bir göreneğin bir türlü terk edilememesi midir, bilmiyorum.

Devamını Oku
27.09.2025
Nihayet gitti...

O koltukta sekiz yıl oturdu ve gitti.

Devamını Oku
20.09.2025
Karışık kafalar

Çoğumuz gibi önceki gün benim de kafam karıştı.

Devamını Oku
13.09.2025
Bir CHP hikâyesi

Büyük Atatürk’e ve CHP’ye gönül vermiş hiç kimse önümüzdeki gibi bir karanlığı yaşayacağımızı düşünmemiştir.

Devamını Oku
06.09.2025
Cumhuriyetin iki düşmanı...

Bakanlığının yanılmıyorsam ilk ayı idi.

Devamını Oku
30.08.2025
Turp savaşı

Son mart ayında Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından başlatılan “turp savaşı”, en azından benim anımsayabildiğim 80 yıllık siyasi geçmişimiz boyunca hiç görmediğim boyutlara ulaştı.

Devamını Oku
16.08.2025
Yoğun bakımdayız...

Bir an, hafızanızdaki makarayı geri sarın.

Devamını Oku
09.08.2025
Diplomasi bu mu?

Kendisini güçlü hisseden devletlerin sesi hemen her zaman üst perdeden çıkar.

Devamını Oku
02.08.2025
Bir dosta vefa borcu...

Duygular bayatlamaz. Vefa duygusu da öyledir: Altan’ı kaybedeli bugün bir hafta doluyor.

Devamını Oku
26.07.2025
Neyimiz doğru ki!?

Adalet ve Kalkınma Partisi, kan kardeşinden daha yakın müttefiki olan Milliyetçi Hareket Partisi’nin desteğiyle, uzun süredir TBMM’den geçirmek için verdiği öneriyi kabul edip yasalaştırdı.

Devamını Oku
19.07.2025
Ormanlar yanarken

Daha temmuzun ortasına bile ulaşamadık. Ama günlerdir kamuoyunu İzmir, Muğla, Antalya, Hatay, Aydın, Manisa, Sakarya’da çıkan orman yangınları işgal ediyor.

Devamını Oku
12.07.2025
Hem bağımlı hem taraflı...

Ebubekir Şahin Bey’in başında bulunduğu “RTÜK mezbahası” önceki gün yine giyotinini eline aldı ve kurbanlık koyun diye baktığı üç televizyon kanalına “Bu son! Bir kere daha canımızı sıkarsanız bu giyotin kellenize inecek” uyarısını yaptı.

Devamını Oku
28.06.2025
Biz kobay değiliz!

Gerçi hiçbir günün sabahı o günün akşamına uymayan bir dünyada yaşıyoruz.

Devamını Oku
21.06.2025
Gözümüz aydın (!)

Artık sadece iç politikalarda değil, dış politikada da -biz değil, gelişmiş dünya- şeffaflık aşamasına gelmiş görünüyor.

Devamını Oku
14.06.2025
Bunlar yalan mı?

Bir kısmını sevdiğim, takdir ettiğim, bazılarından hazzetmediğim 19 aydın birkaç gün önce ortak imzalarıyla kamuoyuna bir bildirge yayımladılar.

Devamını Oku
07.06.2025
Keşke sırf alay etseler...

Bağımsız bir anlayışla yayın yapan televizyon kanalları (onlar da üçü geçmiyor), akla mantığa yatmayan bir durumla karşılaşınca, siyasi iktidarı göstererek “Aklımızla alay ediyorlar” diyorlar ya..

Devamını Oku
31.05.2025
Anayasa demişken

Macaristan dönüşü Tayyip Erdoğan, uçakta gazetecilere, müjde mi vermek istedi, yoksa onların hep birlikte ayağa kalkıp “Hayır sayın cumhurbaşkanım! Bizi bırakıp da gidemezsiniz!” diye feryat etmelerine mi tanık olmak istedi, bilemiyoruz.

Devamını Oku
23.05.2025
PKK’nin palavraları

Ne tuhaf günlerden geçiyoruz farkında mısınız?

Devamını Oku
17.05.2025
Özgürlük engellenemez

Özgürlük engellenemez

Devamını Oku
10.05.2025
Nereden nereye?

Nereden nereye?

Devamını Oku
03.05.2025
İdrak olmayınca...

İdrak olmayınca...

Devamını Oku
26.04.2025
Böyle başa böyle tıraş

Böyle başa böyle tıraş

Devamını Oku
19.04.2025
İyi ki yanılmışım

İyi ki yanılmışım

Devamını Oku
12.04.2025
RTÜK’ün mubassırlığı

RTÜK’ün mubassırlığı

Devamını Oku
05.04.2025
Nasıl biter?

Nasıl biter?

Devamını Oku
29.03.2025
Bir dost uyarısı...

Bir dost uyarısı...

Devamını Oku
22.03.2025
Kafam karışık

Kafam karışık

Devamını Oku
15.03.2025
Neden o kadar çok?

Neden o kadar çok?

Devamını Oku
08.03.2025
Açıklama geldi

Açıklama geldi

Devamını Oku
01.03.2025
Bir ‘yeni Türkiye’ hikâyesi...

Bir ‘yeni Türkiye’ hikâyesi...

Devamını Oku
22.02.2025
Y. Tunç nerede yaşıyor?

Y. Tunç nerede yaşıyor?

Devamını Oku
15.02.2025