Olaylar Ve Görüşler

Asıl şimdi sosyalizm - Kaan EROĞUZ

29 Temmuz 2022 Cuma

Yirminci yüzyılın ilk çeyreği insanlık tarihinin iki önemli olayına tanıklık etti. Bunlardan birincisi, 1917 yılında Çarlık Rusyası’nda Bolşeviklerin iktidara gelmesi ve dünya üzerinde ilk defa küresel kapitalist sistemi tehlikeye sokabilecek uzun erimli bir sosyalist devlet deneyimini oluşturmaları oldu. İkinci önemli olay ise Birinci Paylaşım Savaşı sonrası Kemalist önderliğin Anadolu halkıyla emperyalizme karşı verdiği ve başarıya ulaştırdığı Milli Kurtuluş Devrimi oldu. Kapitalist-emperyalist sistemi temelinden sarsacak bu iki büyük atılım birbirinden beslendi ve bağımsız iki ülke olarak Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ile Türkiye Cumhuriyeti’nin dünya devletler ailesi içerisinde iki saygın devlet olarak yer almalarını sağladı.

Geçen yüzyılın son dönemecinde Varşova Paktı’nın çökmesi ve Sovyetler Birliği’nin dağılması, sosyalizmin kesin mağlubiyeti ve kapitalist sistemin sonuncu zaferi olarak yorumlandı. 1980 sonrası sermayenin sınırsız dolaşımına açılan neoliberal eksende küreselleşen dünyayı sorgulamak, farklı bir dünya ve toplum isteğinde bulunmak “delilik” olarak damgalandı.

CUMHURİYETİN ALTINI OYMAK

Sosyalizmin bu geri çekilişi, Türkiye’de de Kemalist Devrim’in kazanımlarının açıktan saldırılara maruz kaldığı süreçle eşzamanlı olarak gelişti. Öyle ki dönemin başbakanı Tansu Çiller, 1994 yılında yaşanan ekonomik krizin acı reçetesini halkın sırtına yüklerken Cumhuriyet Türkiyesi’ni kastederek “Son sosyalist devleti yıktık” cümlelerini kullandı. Türkiye’yi neoliberal kapitalist sisteme eklemleme konusunda Çiller’in devamcısı olma özelliği gösteren Abdullah Gül, Ergenokon-Balyoz kumpaslarının devam ettiği 2010 yılında “Devletin içindeki Sovyetler Birliği çöküyor” açıklamasında bulundu. Cumhuriyet’in halkçı-kamucu ekonomik modelinin uluslararası serbest piyasanın kontrolüne sokulması, “Türkiye’de sosyalizmin çökmesi”, Cumhuriyet rejiminin altının oyulması ve yurtsever asker ve aydınların zindanlara hapsedilmesi ise “devletin içindeki Sovyetler Birliği’nin çökmesi” olarak kamuoyuna dikte edildi.

Küresel kapitalist sistemin temsilcilerinin zafer naraları attığı böylesi bir iklimde Kemalist Devrim’in kazanımlarını sahiplenen ve sömürüsüz, daha eşit bir toplum ve dünya idealinde ısrar edenler yurtsever aydınlarımız oldu. Türk edebiyatının ve Türk aydınlanmasının “kaptanı” Attilâ İlhan, “Sosyalizm Asıl Şimdi” eserini kaleme aldı. Aydınlanma bilgemiz İlhan Selçuk yaptığı konuşmada “Herkesin yenilginin çukurunda sandığı anda, o büyük güçlerle savaşmanın destansı güzelliğini yaşıyoruz. Sovyetler Birliği yıkılmış mı? Yıkılmış. Şimdi sosyalist olmanın zamanıdır” diyordu.

KEMALİST DEVLETÇİLİK ZORUNLU

Bugün dünya, 40 yıla yaklaşan neoliberal küresel sistemin yıkılışına tanıklık ediyor. Finansallaşma yoluyla azgelişmiş ülkeleri ve halkları kendisine bağımlı kılan, insanları yaşamları boyunca ödeyemeyeceği kredi borçlarının altında ezen, en temel insani ihtiyaçları serbest piyasanın insafsızlığına terk eden sistemin çarkları tıkanmış durumda. Cumhuriyetin halkçı-kamucu ekonomik modelinin güncelliği artık tüm Dünyada kabul ediliyor. Kemalist Devrim’in kazanımlarını emekçi halkın istek ve çıkarlarıyla buluşturabilen, Türkiye’ye özgü bir sosyalist model olarak Kemalist devletçiliği bir siyasal program halinde halka sunabilen bir siyasal hat zorunlu.

Saray’ın olanca şatafatı ve sermayenin her gün misliyle artan kazancı karşısında halkın artan sömürüsü ve yoksulluğu kader olamaz. Asıl şimdi Cumhuriyet, asıl şimdi sosyalizm.

KAAN EROĞUZ

ARAŞTIRMACI



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları