Olaylar Ve Görüşler

Atatürk Cumhuriyeti’ni ilelebet yaşatacağız! - Doç. Dr. Hüner TUNCER

29 Ekim 2021 Cuma

Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere AKP iktidarı, son yıllarda 29 Ekimleri kutlamamak amacıyla, çeşitli bahaneler üretmekte ve bu yolla Büyük Atatürk’ün, Türk ulusunun yüreğinden ve belleğinden silinmesi yolunu açabileceğini varsaymaktadır. Ancak bu düşünceye sahip olanlar ve bunu uygulamaya koyanlar büyük bir yanılgı içindedir. Atatürk’ü, ulusumuzun yüreğinden ve belleğinden silmeye hiçbir iktidarın ve hiçbir kişinin gücü yetmeyecektir!

Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, ülkemiz topraklarını aralarında paylaşmak isteyen Batılı emperyalist güçlere karşı gerçekleştirdiği Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın ardından, tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur. Atatürk’ün amacı yalnızca bir savaşı kazanmak değildi; bu büyük insanın asıl savaşı, çağdaş nitelikteki devrimlerle yepyeni bir Türkiye’yi yaratmak yolunda olmuştu. 

ATATÜRK’TEN SAPMAMALI

Şu gerçeğin bir kez daha vurgulanması ve göz ardı edilmemesi gerektiğini düşünüyorum: Atatürk, Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı, onun dünya savaş literatürüne kazandırdığı yepyeni bir stratejiyi benimseyen arkadaşlarıyla birlikte kazanmış; ancak Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran ve çağdaşlaştıran devrimleri tek başına yaşama geçirmişti. Onun en yakınında bulunanlar bile zaman zaman bu büyük insanın adımlarına ayak uyduramamış; O’nun gerisinde kalmıştı.

29 Ekim 1923’te, Osmanlı İmparatorluğu’nun 600 yıllık varlığına fiilen olduğu gibi hukuken de son verilmekteydi. Bugün Osmanlı dönemine özlem duyan ülkemiz yöneticilerine şu anımsatmayı yapmakta yarar görüyorum: 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu, artık Büyük Güçler (Rusya, İngiltere, Fransa, Avusturya) karşısında güçsüz ve çağa ayak uyduramamış bir devlet konumundaydı. 19. yüzyılın ortalarında İngiltere, Fransa, Osmanlı Devleti ve Rusya arasında gerçekleştirilen Kırım Savaşı’nda (1853-1856), bir zamanlar askeri gücü üzerinde başka hiçbir güç tanımayan Osmanlı, ancak Avrupalı Büyük Güçlerin destekleriyle Rusya’ya karşı savaşı kazanabilmiş ve varlığını sürdürebilmişti. Ülkemizde Osmanlı’yı hortlatmak isteyenlerin, Kırım Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin niçin bu aciz duruma düşmüş olduğunu düşünmeleri ve Osmanlı’nın çöküşüne yol açan etkenleri irdelemeleri gerekir!

Özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Osmanlı, büyük ölçüde Batılı devletlerin istemleri ve buyrukları doğrultusunda yönetilmekteydi. 19. yüzyılın ortalarında, Büyük Güçlerin iradeleri doğrultusunda Osmanlı’da reformlar yapılmakta, Büyük Güçler, bu reformların Osmanlı’nın Hıristiyan uyruklarına uygulanmasında diretmekte ve reformların uygulanmadığı gerekçesiyle, Osmanlı’nın içişlerine müdahale etmekteydi. Büyük Güçlerin buyrukları doğrultusunda yapılan reformların karşılığında Osmanlı İmparatorluğu, 1856 Paris Barış Antlaşması’yla, Avrupa devletler topluluğuna kerhen (istenmeyerek) üye olarak kabul edilmişti. Osmanlı İmparatorluğu, hükümranlığı altındaki toprakları açısından bir Avrupalı devlet olmasına karşın, Avrupalıların gözünde daima “öteki” sayılmaktaydı.

Batı’nın aydınlanma devrimine kapılarını kapayan ve çağdaş uygarlığı oluşturan hiçbir yeniliği kabul etmeyen Osmanlı padişahları ile yöneticileri, Birinci Dünya Savaşı sonucunda topraklarını tümüyle yitirme ve halklarının tutsaklaştırılması olgusuyla karşı karşıya kaldılar.

Bir din devleti olma ve Atatürk’ün gösterdiği çağdaşlık hedefinden sapma yolunda son 19 yıl boyunca atılan dev adımlar göz önüne alınırsa günümüzde de Batılı devletler ile ulusların, ülkemizi hâlâ “öteki” olarak saymayı sürdürdüğünü gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz.

Tam bağımsız, laik, demokratik, cumhuriyetçi, uygar ve Atatürkçü bir Türkiye’de yaşamak, bugün her bilinçli Türk insanının hedefi olmalıdır. Bu hedefi kendimiz benimsediğimiz gibi bunu gençlerimize ve çocuklarımıza da benimsetmeliyiz! Eğer diğer devletler tarafından saygı duyulmak ve itibar görmek istiyorsak Atatürkçü düşünce biçiminden hiçbir zaman sapmamalı ve bütün dünyanın sevdiği ve saydığı büyük liderimizin sözlerini ve düşüncelerini kendimize rehber edinmeliyiz! 

BOŞ BİR ÇABA

Ülkemizi şu anda yöneten ve ileride yönetecek olan iktidarlara şunu öneriyorum: Ülkemizin ve halkımızın kaderini tümüyle değiştiren ve gözünü çağdaş uygarlığa açan Mustafa Kemal Atatürk’ü, gerçek nitelikleriyle gençlerimize tanıtmayı başlıca göreviniz olarak bilin! Mustafa Kemal Atatürk’ün “çağdaşlık”, “ilericilik” “bağnazlığa ve çağdışılığa geçit vermemek” demek olduğunu benimseyin ve benimsettirin! Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığını sürdürebilmesi için çağdaşlıktan başka hiçbir yolun ve seçeneğin bulunmadığını hiç aklınızdan çıkarmayın!

2023 yılında AKP iktidarınca hedeflendiği öne sürülen Cumhuriyet rejimi yerine, İslamcı bir rejimin biçimlendirilmesi ve uygulamaya geçirilmesi, akıl ve mantıkdışı bir öneri olmaktan öteye geçemez! Saat geriye döndürülemez! Tarihin akışı her zaman ileriye doğru, çağdaşlığa doğrudur. Ortaçağ zihniyetinin hiçbir zaman Atatürk Türkiyesi’nde yeri olamaz! Ortaçağ zihniyetini yeniden ülkemizde yerleştirmek isteyenlerin sonu ancak hüsran olabilir.

Atatürk’ün kurmuş olduğu Cumhuriyet devleti, bugün iktidardaki yönetim tarafından yıpratılmak istenmesine karşın, Atatürk’e ve onun gerçekleştirdiği devrimlere yürekten inanan Türk ulusunca önümüzdeki yüzyıllarda da yaşatılacaktır! Atatürk Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırmak isteyenler ise bir daha yeniden ortaya çıkmamak üzere tarih sahnesinden silinecektir! 

DOÇ. DR. HÜNER TUNCER



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları