Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Atatürk’e Hakaret Sapkınlıktır - Cemil KILIÇ
Büyük Atatürk’e yönelik saldırıların son dönemde ivme kazandığına tanık oluyoruz. Ancak Cumhuriyet tarihi boyunca bu tür saldırıların her dönem olduğunu da biliyoruz. Öyle ki büyük Atatürk yaşamında bile çeşitli saldırılara uğradı.
Bu saldırılar, devrimlerine karşı çıkmaktan başlayıp onu öldürmeye çalışma aşamasına değin vardı. Ama Atatürk bütün saldırılardan güçlenerek çıktı. Devrimleri, düşünceleri ve ülküleri ulusumuzun usunda, buluncunda, bilincinde, belleğinde ve yaşamında kök saldı. Çünkü o, bu ulusun en değerli oğludur. Bundandır ki ulusumuz onu her zaman bağrına bastı ve ona “Ulu Önder” dedi.
Fakat saldırılar da dur durak bilmedi. Bu saldırıları tek tek sıralayacak değilim. Ancak halkımızı büyük bir öfke ve üzüntüye boğan son dönemdeki iki saldırıya ilişkin bir değerlendirme yapmak istiyorum.
AYMAZLIK VE MABETPERESTLİK
Her iki saldırı da Ayasofya’da gerçekleşti. Anlaşılan o ki Ayasofya, kimi Atatürk düşmanları için saldırı zemini olarak görülüyor. Önce Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Ayasofya’nın vakıf belgesinde yer aldığı ileri sürülen sözde amacı ve konumuna aykırı olarak müze yapılmasını diline dolayıp şöyle dedi: “Bizim inancımızda vakıf malı kutsaldır, dokunulmazdır, dokunanı yakar. Vakfedenin şartı vazgeçilmezdir. Çiğneyen lanete uğrar…”
Ne demek istediğini bütün toplum anladı. Erbaş, Atatürk’ü Ayasofya vakıf belgesindeki şartları çiğnemekle suçladı ve lanete uğrayacağını söylemek istedi, aslında söyledi de…
Ama Erbaş, İstanbul’un, İstanbul’daki yüzlerce caminin ve Ayasofya’nın yaklaşık 5 yıl boyunca İngiliz işgali altında kalmış olmasını umursamadı. İşgal altındaki bir beldede cuma namazı kılınamayacağı şeklindeki Sünni itikadı da umursamadı. Zira İngiliz işgal güçleri sözde İslam halifesi Vahdettin’in izniyle İstanbul’da idiler.
Erbaş,
Atatürk’ün yurdu işgalden kurtararak on binlerce camide özgürce ezan okunması ve namaz kılınmasını
sağlamasını da umursamadı. İşgal
yıllarında yıkılmak ve yerine apartman yapılmak istenen Beyoğlu’ndaki
Ağa Camisi’nin Atatürk tarafından kurtarılıp
restore edilmesini de umursamadı. Onun tek derdi Ayasofya’nın müze yapılması idi.
Oysa
Ayasofya müze yapılıncaya, 1934’e değin cami olarak işlev gördü. Müze yapıldığında bile tapuda cami
olarak gösterildi. Dönemin uluslararası ilişkileri
bağlamında Ayasofya’nın müze yapılması o günün hükümetinin, yurt ve ulus
yararına gerçekleştirdiği bir tasarruftu. Atatürk olmasa ve işgal devam etse
belki de Ayasofya yeniden kilise olacaktı. Ortada camiye çevrilebilecek bir
mekân bile olmayacaktı. Bunu idrak edememek ne büyük bir aymazlıktır. Bu
aslında mabetperestliktir. İslam’da mabede tapılmaz, Allah’a
kulluk edilir. Mabet sadece bir araçtır.
Üstelik İslam inancına göre
bütün yeryüzü zaten mescittir. Bu nedenle gerçek anlamda İslami duyarlılığı
olan bir mümin, bırakınız Atatürk’e hakaret etmeyi ve lanet okumayı,
doğrudan doğruya ona teşekkür etmeli ve onu hayırla yâd etmelidir. Ne var ki
Ali Erbaş, “Bugün yeniden camiye çevirebildiğimiz bu kutsal mekânı
işgalden kurtararak bize miras bırakan büyük Atatürk’ü minnet ve şükranla
anıyoruz” demesi gerekirken tam bir nankörlük ifadesi olarak lanet okumayı yeğledi.
İHANET KOKAN ÇARPITMA
İkinci saldırı birincisinden daha vahim... Çünkü ikinci saldırıda bir Kuran ayeti kullanıldı. Mustafa Demirkan adlı meczup Allah’ın ayetini Atatürk’e hakaret için açıkça istismar etti.
Bakara Suresi 114. ayeti okuyup ad vermeden Atatürk’e zalim ve kâfir dedi. Bu apaçık bir sapkınlıktır.
Peki ne deniliyor ayette: “Allah’ın mescitlerinde onun adının anılmasına engel olan ve onların harap olması için çalışandan daha zalim kim vardır?..”
Tefsir kitaplarında bu ayet ile Beytül Makdis’i tahrip eden Romalıların yahut Müslümanların Kâbe’de ibadet etmesine engel olan Mekkeli müşriklerin kastedildiği açıklanmaktadır. Hiçbir tefsir kitabında Ayasofya’dan bahis yoktur. Ama Mustafa Demirkan keyfine göre yorum yapıp ayeti çarpıtarak Atatürk’ü zalim ve kafir ilan edebiliyor. Bir kere Bakara 114. ayet, Hz. Muhammet’e vahyedildiğinde Ayasofya bir Hıristiyan mabedi idi. Dolayısıyla ayetin Ayasofya ile hiçbir ilgisi bulunmamaktadır.
YEZİT’İN GÜNÜMÜZ ASKERLERİ
Buna karşın biz yine de soralım: Atatürk, hangi mescitte Allah’ın adının anılmasına engel olmuştur? Ayasofya’nın müze yapılması bir egemenlik tasarrufudur. Atatürk on binlerce camiyi düşman işgalinden kurtarıp özgürce ezan okunmasını sağlamış, düşmanın tahrip ettiği onlarca camiyi devlet bütçesinden sağlanan ödeneklerle onartmıştır. Atatürk’ün onarılmasını sağladığı camilerden biri de Beyoğlu Ağa Camisi’dir. Buna yukarıda da değinmiştik.
Atatürk Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kurmuş, binlerce din görevlisini camilerde istihdam etmiştir. Kuranı Kerim’in meal ve tefsirini yaptırmış ayrıca hadis derlemelerini de Türkçeye tercüme ettirmiştir. Böylece İslami bilginin geniş halk yığınları tarafından daha yaygın bir biçimde öğrenilmesi için emsalsiz bir imkân oluşturmuştur.
Böyleyken onu din karşıtı gibi göstermeye çalışmak hem dine hem gerçeğe hem de büyük Türk milletine ihanet etmektir.
Atatürk’e düşman olup hakaret edenin
sevgili peygamberimiz Hz. Muhammet’e dost olması mümkün değildir. O kişi olsa olsa münkir ve münafık Yezit’e asker olur.
CEMİL KILIÇ
İLAHİYATÇI / YAZAR
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Edirne'de korkunç kaza
- Restoranlarda 'harcama limiti' uygulaması başladı