AYM’nin sorumluluğu
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

AYM’nin sorumluluğu

11.11.2016 19:36
Güncellenme:
Takip Et:

Günümüzde, demokratik bir hukuk devletinde, hükümetin hiçbir işlemi yargı denetimi dışında kalamaz. Bu, Olağanüstü Hal (OHAL) gibi istisna durumu için de geçerlidir. OHAL hukukun askıya alındığı bir hukuksuzluk rejimi değildir. OHAL rejimine özgü, geçici bir hukuk düzeninin geçerli olduğu bir rejimdir. Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) son kararlarına da bu açıdan bakmak gerekir.

CHP’nin itirazı

AYM, geçen günlerde, CHP’nin 668, 669, 670, 671 sayılı OHAL KHK’lerinin bazı maddelerinin iptali için açtığı davaları reddetti. CHP dava dilekçelerinde, OHAL KHK’leri yoluyla yapılan değişikliklerin, olağanüstü hal sona erdikten sonra da yürürlükte kalmaya devam edecek yasa değişiklikleri olduğunu belirtti. Bu nedenle söz konusu KHK’lerin, OHAL KHK’si olarak nitelendirilemeyeceğini, Anayasa 121. maddeye aykırı olduklarını ileri sürdü.

1991 ve 2003 kararları

CHP’nin iptal istemi gerekçesi, AYM’nin 1991 ve 2003 yıllarındaki üç kararına dayanıyordu. AYM’nin bu kararlarında belirttiği görüş şöyleydi: Anayasanın 148. maddesinde yer alan “OHAL KHK’lerinin şekil ve esas bakımından anayasaya aykırılığı iddiasıyla, AYM’de dava açılamaz” hükmü, anayasada öngörülen koşullara uygun olan OHAL KHK’leri için geçerlidir. Başka bir deyişle, OHAL süresince uygulanacak olan, yasalarda değişiklik yapmayan ve sadece OHAL’in gerekli kıldığı konularda düzenlemeler getiren KHK’ler için geçerlidir. Bu koşullara uygun olmayan KHK’ler, OHAL KHK’si niteliği taşımadığından AYM’nin anayasaya uygunluk denetimi kapsamını girer. AYM’nin üç kararında ifadesini bulan bu görüş, AYM’nin yerleşik içtihadı niteliğini kazanmışken, AYM son kararıyla bu içtihaddan ayrıldı ve tam ters yönde bir karar verdi.

Yorum sorunu

AYM’nin son kararına göre, 148. maddedeki yasak gereğince AYM, OHAL KHK’lerini hiçbir şekilde inceleyemez. AYM’nin OHAL KHK’sinin gerekli koşullara sahip olup olmadığını incelemesi, bu yasağı işlevsiz hale getirir. Anayasa koyucunun amacı, OHAL KHK’lerini yargı denetimi dışında bırakmaktır. AYM’nin geçmiş kararları ile son kararı arasındaki çelişki, bir yorum sorunu olduğunu ortaya koyuyor. Yorum, yasa metnini yaşama geçiren, metne anlam veren en önemli araç. Yorum yaparken yargıç farklı yöntemler kullanabilir. Lafzi (metne göre) yorum, amaca göre yorum, yasa koyucunun niyetini ortaya çıkarmaya yönelen öznel yorum bunlardan bazıları.

Viyana sözleşmesi

Viyana Antlaşmalar Sözleşmesi’nin yorumla ilgili 31. maddesi, antlaşmaların, metinde yer alan ifadelerin kendi bağlamında ve gündelik yaşamda taşıdıkları anlama ve antlaşmanın amacına göre yorumlanacağını belirtir. Viyana Sözleşmesi’nin, yorumla ilgili maddesi tüm hukuk metinlerinin yorumuna ışık tutar. Lafzi yorumdaki sorun, sözcüklerin kendi başlarına bir anlam taşımaması, kullanıldıkları bağlam ve amaca göre anlamlarının değişken olmasıdır. Bunun en iyi örneğini AYM’nin OHAL KHK’lerine ilişkin kararlarında görüyoruz. Aynı metni, AYM geçmişteki üç kararında belirli bir yönde yorumlarken, son kararlarında tam ters yönde yorumlamış. AYM’nin son kararlarını okuduğumuzda, mahkemenin anayasanın 148. maddesini yorumlarken, lafzi ve anayasa koyucusunun iradesini araştıran öznel yorum yöntemi kullandığını görüyoruz. Örneğin gerekçenin 15. paragrafında “Anayasa koyucunun OHAL KHK’lerinin yargı denetimi oluşunda bırakılmasını amaçladığını ortaya koymaktadır”, 23 paragrafında “...148 maddesinin lafzi, anayasa koyucunun amacı..” ifadelerini kullanıyor.

Anayasanın amacı

Anayasa bir yandan devlet gücünün kullanılmasının çerçevesini çizer, bunun keyfi bir biçimde kullanılmamasını sağlar, öbür yandan bireysel hak ve özgürlüklerin en büyük güvencesini oluşturur. Başka bir deyişle, anayasa, demokratik bir devletin dayandığı değerlerin koruyucusudur. O nedenle, anayasayı yorumlarken anayasının üzerine inşa edildiği değerlere öncelik vermek, amaca göre yorumlamak önem taşır. Ancak, anayasanın dayandığı temel değerler durağan değildir. Zaman içinde gelişir, yeni anlamlar kazanır. Bunun için, anayasayı yorumlarken yaşadığımız dünyadaki gelişmeleri göz önünde tutan dinamik bir yorum yapmak gerekir.

1982 Anayasası

Bütün bu nedenlerle, amaca göre ve dinamik bir yorum, anayasa koyucunun geçmişteki niyetlerini araştıran öznel yoruma göre öncelik taşımalıdır. Bu 1982 Anayasası için özellikle böyledir. Unutmamak gerekir ki, 1982 Anayasası bir askeri darbe döneminin ürünüdür. Anayasayı yapan askeri yönetimin niyeti, Türkiye’ye demokrasiyi getirmek değil, devleti korumaktı. OHAL KHK’sini anayasal denetim dışında bırakan 148. madde bu anlayışla yazılmıştır. Nasıl ki, AYM son kararının gerekçesinde, anayasa koyucunun niyetini ortaya çıkarmak için, askeri yönetimin kurduğu Danışma Meclisi tutanaklarına başvuruyor (paragraf 15). O nedenle, 1982 Anayasası’nı ve 148. maddeyi yorumlarken, anayasa koyucunun niyetinden çok, demokratik bir hukuk devletindeki anayasanın amacını oluşturan ilkelere göre yorumlamak doğru olur.

AİHM’nin OHAL’e bakışı

AİHM de, OHAL rejimlerine bu açıdan bakıyor. Örneğin Fox, Campbell ve Hartley/İngiltere (1990) kararında AİHM, İngiltere’nin Sözleşmeyi askıya almasını incelerken, terörizmin doğurduğu özel güçlükleri anlayışla karşılar, fakat sözleşmenin askıya alınmasının, ancak sözleşmenin amacıyla uygun olduğu ölçüde kabul edilebileceğini belirtir. Aksoy/Türkiye (1996) kararında, Aksoy’un 14 gün gözaltında tutulmasında hiçbir hukuki güvence bulunmaması nedeniyle Türkiye’nin askıya alma beyanını kabul etmez ve sözleşmenin ihlaline karar verir.

15 Temmuz KHK’leri

15 Temmuz’dan sonra ilan edilen OHAL bir yandan çok geniş kapsamlı, öbür yandan anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ndeki ölçütlere uymuyor. Buna karşılık, OHAL KHK’si uygulayan görevlilerin hukuki, idari, mali, ceza sorumluluğunun bulunmaması gibi hukuk devletiyle bağdaşmayan hükümler içeriyor. Nihayet, AYM’nin son yorumuyla, OHAL KHK’leri, nitelikleri ne olursa olsun, AYM’nin denetimi dışında bırakılınca, bizdeki OHAL, Fransa’dakinden farklı olarak, bir hukuksuzluk ve keyfilik rejimine dönüşüyor. OHAL bir istisna rejimi olarak, keyfi, otoriter bir rejimle hukuk devleti arasındaki eşikte durur. Bu nedenle hukukun getirdiği sınırlamalar ve bunların denetimi normal bir rejimden daha çok önemli. Bunlar olmayınca, kolaylıkla diktatörlüğe geçiş rejimine dönüşebilir.

AYM’nin sorumluluğu

Böyle bir istisna döneminde AYM’ye büyük bir sorumluluk düşüyor. En sert, otoriter, rejimlerde bile, Pakistan Yüksek Mahkemesi gibi bazı AYM’lerin “demokrasi koruyucusu” rolünü oynadıklarını görüyoruz. Oysa AYM son kararlarında, yanlış bir yorum aracı kullanarak yaptığı yorumla, demokratik bir hukuk devleti açısından tehlikeli bir sonuca ulaştı. Bu kararla Türkiye’de demokrasi üzerine inen umutsuzluk ve karamsarlık bulutu daha da yoğunlaştı. İçinde bulunduğumuz OHAL dönemini bir hukuksuzluk dönemi olmaktan çıkarmak da AYM’nin sorumluluğu.

 

Yazarın Son Yazıları

Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025
Gözden gönüle akan bir aydın - Mücteba Binici

Veteriner hekim Nihat Köse ile ilk karşılaşmamız, 1988 yılının ağustos ayında Samsun Sahra Sıhhıye Askeri Okulu’nda başladı.

Devamını Oku
19.11.2025
İhanet ve gerçekler - Doğu Silahçıoğlu

1914-1918 Birinci Paylaşım Savaşı’nda İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgaline uğrayan Anadolu; Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminde, ardında yayılmacı sömürgecilerin ve Saray’ın durduğu ihanet dolu bir sürece sahne oldu.

Devamını Oku
18.11.2025
Kavramların sosyal yaşamdaki etkisi - İsmail Doğan

İnsanlık bir arada yaşamaya başladığı andan itibaren sosyalleşme doğal bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır.

Devamını Oku
18.11.2025
Masumiyet karinesi - Suna Türkoğlu

Hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan “masumiyet karinesi” veya “suçsuzluk karinesi”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” hükmü ile pozitif hukukta da yer almaktadır.

Devamını Oku
17.11.2025
Çalışma yasalarında değişim gerekli mi? - Dr. Engin Ünsal

Yasalar da canlılar gibi zamanla yaşlanır ve işlevini yapamaz duruma gelir.

Devamını Oku
17.11.2025
KKTC 42 yaşında! - İhsan Tayhani

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 15 Kasım 1983’te dünyaya gelenler, şimdi 42 yaşındalar ve onlar, anne ve babalarından farklı olarak özgürlüklerinin güvencesi olan bir Cumhuriyetin kucağına doğdular.

Devamını Oku
15.11.2025
Erken yaşta okur yetiştirmek - Prof. Dr. Sedat Sever

Edebiyat yapıtları, Montaigne’in belirlemesiyle, “Bizim kendimizin dışına, ötemize gitmemize” kılavuz olan estetik birer uyarandır.

Devamını Oku
13.11.2025
Sosyalizm ve cumhuriyet - Kaan Eroğuz

Neoliberal küreselleşmenin 40 yılı aşkın sürede yarattığı tahribat...

Devamını Oku
13.11.2025
Hukuk devleti mi, yargı devleti mi? - Av. Erol Türk

Hukuk devleti herkesin, devleti yönetenlerin de hukuka bağlı olduğu, hukukun üstünlüğünü ve temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan devlettir.

Devamını Oku
12.11.2025
Ankara Hukuk Fakültesi 100 yaşında - Av. Ahmet AKGÜL

5 Kasım 1925 tarihinde, ilk TBMM binasının toplantı salonunda yapılan törende Ankara’da leyli (yatılı) – nehari (gündüzlü) bir hukuk mektebi açılmıştı.

Devamını Oku
12.11.2025