Esenyurt’ta halkın yararına yeni bir model - Prof. Dr. Ahmet Özer
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Esenyurt’ta halkın yararına yeni bir model - Prof. Dr. Ahmet Özer

04.10.2024 04:01
Güncellenme:
Takip Et:

Bir zincirin gücü en zayıf halkası ile ölçülür. Bir kent için de bu genel kural geçerlidir. Bu anlamda yaşanan sorunlar nedeniyle İstanbul’un zayıf halkası ve en stratejik yeri Esenyurt’tur. Eğer İstanbul’da bir hikâye yazılacaksa bu hiç kuşkusuz buradan yazılacaktır. 

Bu hikâye İstanbul’un kentleştiği ve kentlileştiği  yerlerde yazılamaz. Çünkü bu alanlarda hem kentleşme hem de kentlileşme bir biçimiyle gerçekleşmiştir. Kentleşmenin ve kentlileşmenin gerçekleşmediği yer Esenyurt’tur. Bunun da çeşitli nedenleri vardır.

Esenyurt, 1989’da bir köyden beldeye, ardından 2008’de ilçeye dönüşmüş. 2009’da nüfusu 373 bin iken 2019’da resmi verilere göre nüfus 1 milyona ulaşmıştır. Üstelik bu yalnızca kayıtlı nüfustur. Gerçekte nüfus 1.5 milyondur. Bu artışın adı ne yazık ki kentleşme değil “demografik şişmedir.”

‘KENTLEŞME VE KENTLİLEŞME’

Esenyurt’ta hem dış göç olmuş hem de dramatik dalgalar şeklinde iç göç yaşanmıştır. 101 ülkeden insanın yaşadığı, 80 dilin konuşulduğu bir yerdir Esenyurt. Bu yanı ile küçük bir Birleşmiş Milletler gibidir. Öte yandan Esenyurt 81 ilimizden göç almıştır. Bu manada İstanbul küçük bir Türkiye, Esenyurt ise küçük bir İstanbul’dur.

Bu nüfusun göçle oluştuğu göz önüne alınırsa bir başka sorunla karşı karşıya kaldığımız görülür. Köyden büyük umutlarla buraya göç edenler, köylü olmaktan çıkmış ama yeterli olanaklar olmadığı için şehirli de olamamış, arada kalmışlardır. Üstelik büyük umutlarla buraya akın eden insanlar umduklarını bulamamış, umutları kentin beton bariyerlerine çarparak tuzla buz olmuş melodramatik bir kopuşun pençesine düşmüşlerdir. 

Dini cemaat ve tarikatlar bunu fırsat bilerek bu kitleler üzerinde bir patronaj oluşturmuş, bazı siyasi partiler de bu durumu değiştirmek yerine bu kitleyi birer oy deposu olarak kullanmıştır.

Bu hızlı nüfus artışı “kentlileşme” ile ilgili sorunları ortaya çıkardığı gibi kentleşme ile ilgili sorunlar da ortaya çıkarmıştır. Kırk yıldır çarpık kentleşme, işsizlik ve yoksulluk adeta buranın kaderi haline gelmiş, getirilmiştir. Bunu kabul etmiyor, itiraz ediyoruz; bu kaderi biz değiştireceğiz. 

Ne ki Esenyurt’un güçlü ve zayıf yanları var. Burada bir yandan 3 bini aşkın fabrikayla Türkiye gayrisafi milli hasılasının yüzde 7’sini üretilirken diğer yandan akşam evine ekmek götürmenin derdinde olan yüz binlerce yoksul insan yaşıyor.

Ayrıca kara, deniz, demiryolu ve havayolu kavşağında yer alan ilçemiz bir lojistik ve ticaret merkezi. İşsizliğin dayanılmaz boyutlara ulaştığı Esenyurt’ta 300 bin genç yaşıyor. İş insanları eleman bulamamaktan yakınırken işsiz gençlerimiz günlerini boş tüketiyorlar. Bu sosyoekonomik durum uyuşturucu, kadın cinayetleri ve mafya çatışmalarını besleyen bir vasatı oluşturuyor ne yazık ki.

SOSYAL BELEDİYECİLİK ANLAYIŞI

Bu tablo karşısında ne yapıyoruz? Güçlü yanlarımızı geliştirerek bu olumsuzluklara savaş açtık. Kentte yaratılan katma değerin tabana yayılması için çalışmalar yapıyoruz. Yoksul ve kimsesiz insanlara sosyal belediyecilik anlayışıyla yardım eli uzatıyoruz. Bu anlamda 3 aşevi açtık, 2 kent lokantası açma çalışmalarımız devam ediyor. 20 bin aileye gıda paketi yardımı yaptık. 1 kreşi hizmete açtık, 3 kreşin temelini attık, 11 kreşi daha tamamlamak istiyoruz. Esenyurt’ta on binlerce insana nakdi yardım yapıyoruz.

Öğrencilerimize yeni eğitim ve öğretim yılında belediyemiz tarafından 10 bin 600 adet, İBB desteği ile de 15 bin adet olmak üzere toplamda 25 bin 600 adet okul çantası ve kırtasiye malzemesi dağıttık. İhtiyaç sahibi öğrencilere ara öğün olarak beslenme çantası ve 10 bin öğrenciye bot ve mont yardımında bulunuyoruz. Kütüphanelerimize üye olarak ders çalışan öğrencilerimize çorba ve sandviç desteğimiz devam ediyor. Ayrıca ilçemiz genelindeki 16 okulumuzda tamirat, tadilat çalışmalarını tamamladık. Yıl boyunca ücretsiz kurslarımızdan eğitim alan 685 öğrencimiz tıp, hukuk ve mühendislik gibi bölümleri kazandı.

Bu çerçevede hedeflerimizi yaşama geçirmek için durmadan çalışıyor, karalılıkla ilerliyoruz. Sosyal belediyecilik olmazsa olmazımız. 5.5 ayda 3 bin gencimizi “Kariyer Merkezimiz” aracılığıyla işe yerleştirdik. Hedefimiz 5 yılda 100 bin kişiyi işe yerleştirmek. Bu noktada sosyal devletin boşluğunu doldurmaya çalışıyoruz.

Maalesef yıllardır ilçemiz kötü yönetilmiş, imar planı ile her yanına zarar verilmiş. Artık Esenyurt’u imar sorunları çözülmüş planlı bir yer haline getirmek için çalışıyoruz. 7 yıldır Kıraç’ta imara kapalı olan 8 mahallemizin imar problemini 4 ayda çözdük. 40 bin civarında konut mağduru olan ilçemizde bu mağduriyetleri gidermek için kolları sıvadık. Yaklaşık 5 bin 500 konutun kat irtifaklarını kurduk.

RANTÇI DEĞİL HALKÇI BELEDİYECİLİK

Temiz, ulaşılabilir, yeşil bir Esenyurt için dur durak bilmeden çalışıyoruz. Ulaşım bir şehrin can damarıdır. Yıllardır yapılmayanı yaparak 5 buçuk ayda 55 caddeyi, 30 sokağı yeniledik. Çöp dağlarına son verdik. Kişi başına 72 cm2 yeşil alan düşen Esenyurt’u yeşille buluşturmak için 3 park açtık.

Rantçı değil halkçı belediyeciliğimiz yurttaş tarafından benimsendi. Bu durum hem motivasyonumuzu hem de sorumluluğumuzu artırıyor. Biz bir model örüyoruz. Amacımız Esenyurt’un olumsuz imajını silmek. Hedefimiz, birikmiş sorunlarını çözerek burayı 21. yüzyılın parlayan ilçesi haline getirmek.

Bunun için barış ve kardeşliğin merkezi Esenyurt’u hemşerilerimizle birlikte inşa ediyoruz. Temiz, yeşil ve ulaşılabilir bir Esenyurt için çalışıyor; burayı adım adım sosyal belediyeciliğin merkezi haline getiriyoruz. Esenyurt artık sanayinin, lojistiğin ve ticaretin merkezi; kültür, sanat ve sporun başkenti olacak. Bunu halkımızla birlikte eşit, adil, kapsayıcı ve ulaşılabilir bir belediyecilik anlayışıyla başaracağımıza olan inancımız tamdır.

Yazarın Son Yazıları

Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025
Gözden gönüle akan bir aydın - Mücteba Binici

Veteriner hekim Nihat Köse ile ilk karşılaşmamız, 1988 yılının ağustos ayında Samsun Sahra Sıhhıye Askeri Okulu’nda başladı.

Devamını Oku
19.11.2025
İhanet ve gerçekler - Doğu Silahçıoğlu

1914-1918 Birinci Paylaşım Savaşı’nda İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgaline uğrayan Anadolu; Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminde, ardında yayılmacı sömürgecilerin ve Saray’ın durduğu ihanet dolu bir sürece sahne oldu.

Devamını Oku
18.11.2025
Kavramların sosyal yaşamdaki etkisi - İsmail Doğan

İnsanlık bir arada yaşamaya başladığı andan itibaren sosyalleşme doğal bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır.

Devamını Oku
18.11.2025
Masumiyet karinesi - Suna Türkoğlu

Hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan “masumiyet karinesi” veya “suçsuzluk karinesi”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” hükmü ile pozitif hukukta da yer almaktadır.

Devamını Oku
17.11.2025
Çalışma yasalarında değişim gerekli mi? - Dr. Engin Ünsal

Yasalar da canlılar gibi zamanla yaşlanır ve işlevini yapamaz duruma gelir.

Devamını Oku
17.11.2025
KKTC 42 yaşında! - İhsan Tayhani

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 15 Kasım 1983’te dünyaya gelenler, şimdi 42 yaşındalar ve onlar, anne ve babalarından farklı olarak özgürlüklerinin güvencesi olan bir Cumhuriyetin kucağına doğdular.

Devamını Oku
15.11.2025
Erken yaşta okur yetiştirmek - Prof. Dr. Sedat Sever

Edebiyat yapıtları, Montaigne’in belirlemesiyle, “Bizim kendimizin dışına, ötemize gitmemize” kılavuz olan estetik birer uyarandır.

Devamını Oku
13.11.2025
Sosyalizm ve cumhuriyet - Kaan Eroğuz

Neoliberal küreselleşmenin 40 yılı aşkın sürede yarattığı tahribat...

Devamını Oku
13.11.2025
Hukuk devleti mi, yargı devleti mi? - Av. Erol Türk

Hukuk devleti herkesin, devleti yönetenlerin de hukuka bağlı olduğu, hukukun üstünlüğünü ve temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan devlettir.

Devamını Oku
12.11.2025
Ankara Hukuk Fakültesi 100 yaşında - Av. Ahmet AKGÜL

5 Kasım 1925 tarihinde, ilk TBMM binasının toplantı salonunda yapılan törende Ankara’da leyli (yatılı) – nehari (gündüzlü) bir hukuk mektebi açılmıştı.

Devamını Oku
12.11.2025
Onlar daha çocuktu… - Şükrü KARAMAN

Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde merdiven altı parfümeri imalathanesinde meydana gelen patlamada üçü çocuk altı emekçi...

Devamını Oku
12.11.2025
Efsanevi bir dönemin sonu - Doç. Dr. Hüner Tuncer

10 Kasım 1938 tarihi, tarihte hiç kuşkusuz bir dönüm noktasıdır! Bu tarihle birlikte Türkiye’de efsanevî bir dönem sona ermiştir. Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren gözlerini her gün yeni bir masala, gerçekleşmesi olanaksız gibi görünen yeni bir düşe açan Türk ulusu, bundan böyle hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağının ayırdına varmaya başlayacaktır.

Devamını Oku
11.11.2025