Hakikat yorgunu bir toplum: Beyin çürümesi, haksızlıklar, hukuksuzluklar, adaletsizlikler
Sadık Çelik
Son Köşe Yazıları

Hakikat yorgunu bir toplum: Beyin çürümesi, haksızlıklar, hukuksuzluklar, adaletsizlikler

18.12.2024 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Düşünün; elinizde bir telefon. Sonsuz bir içerik akışı. Haberler, videolar, komik kedi GIF’leri… Bir ekranın önünde saatlerce oturuyorsunuz, ama kalktığınızda aklınızda kalan tek şey bir boşluk. İşte “brain rot,” yani beyin çürümesi, tam da bu durumun ismi. Oxford Sözlüğü’nün bu yılın kelimesi seçtiği bu kavram, yalnızca dijital dünyaya sıkışıp kalan bireylerin değil, artık tüm bir toplumun hastalığı.

Dijital çağın iddiası büyük: Bizi bilgiyle donatacak, her bireyi daha bilinçli ve güçlü kılacak. Oysa ki gelinen noktada gerçeklik tam tersi. Beyinlerimizi uyuşturan, dikkatimizi yok eden bir içerik tsunami’siyle karşı karşıyayız. Kalitesiz içerik bombardımanı, bizleri yalnızca zihinsel olarak değil, ahlaki olarak da çökertiyor. Niteliği olmayan, kolay ve hızlı tüketilebilen içerikler arasında, eleştirel düşünceden azade, kaybolup gidiyoruz. Her yeni içerikle beynimizde kısa süreli bir dopamin patlaması yaşanıyor ve hemen ardından biraz daha, biraz daha istiyoruz. Bilişsel olarak geriliyoruz, dikkat süremiz kısalıyor. 

Zihin bulanık, düşünceler sığ, tepkilerse... hiç. 

***

Zihinsel çürüme yalnızca bireysel bir sorun değil. Toplumsal reflekslerimizi de köreltiyor. Beyinleri çürüyen bireyler, çevrelerinde yaşanan adaletsizliklere, insan hakları ihlallerine karşı da tepkisizleşiyor. Problem çözme becerileri yok oluyor.

Ekonomik çöküşün, asgari ücretle hayatta kalmaya çalışan milyonların, geçim sıkıntısını alın yazısına dönüştürenlerin ülkesinde… 

Aşiyan’da yürürken denize düşüp hayatından olan gencecik kardeşlerin… 

(Emirgan’da yaşanan bu olay, ne yazık ki bir ilk değil. Sarıyer’den Arnavutköy’e kadar uzanan o kıyı şeridinde, denizle kıyı arasında insan hayatını koruyacak bir bağlantı, en fazla 100’er metre aralıklarla konulması gereken merdivenler hâlâ yok.

Yıllardır sessiz sedasız yaşanan bu ölümlerin çoğu yerel gazetelere düşüyor, ulusal basında yer bile bulamıyor. Büyükdere’de, yıllar önce tekerlekli sandalyedeki bir vatandaşın denize düşerek can vermesi bardağı taşırmıştı. Sarıyer Gazetesi’nden Bekir Batu’nun da verdiği bilgilere göre konu, Sarıyer Belediye Meclisi'ne taşınmış, dönemin CHP’li Belediye Başkanı Şükrü Genç, sahil boyunca bazı noktalara denize düşenlerin çıkabilmesi için merdivenler koydurmuştu. Ancak sonrasında AK Partili İBB o merdivenleri kaldırdı. Bir insan hayatı meselesi, iki partinin çözümsüzlüğünde sıkışıp kaldı…

Kıyı koruma bantlarının olmaması, korkulukların eksikliği, basit birkaç önlemle engellenebilecek ölümleri her yıl yeniden yaşatıyor. Bu sahiller, hâlâ can alıyor. Göz göre göre gelen bu kayıplar, sorumluluğu bir kez daha görünmez kılmaya çalışanların omuzlarında ağır bir yük değil midir?)

Güvenlik gibi en temel vatandaşlık hakkını, yerel ve merkezi yönetimlerin sorumsuzluğu, işgüzarlığı yüzünden elde edemeyen insanların memleketinde… (Bir ülkenin nasıl yönetildiğini anlamak için o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakmak lazım… Bunun sağı solu AKP’si CHP’si olamaz; partiler üstü ve acı verici bir gerçekliktir bu.) 

İfade özgürlüğünün yok sayıldığı, siyasal erke, iktidarın rüzgarına ters yönde “konuşan” insanların öyle ya da böyle susturulduğu… Gazetecilerin öldürüldüğü, birikimli, entellektüel insanların tutuklandığı, işinden olduğu…  Yolsuzluğun, yoksulluğun normalleştiği, ötekileştirmenin kanıksandığı… 

Kadınların ve çocukların yaşatılamadığı, yaşam hakkı ihlallerinin gırla gittiği, nitelikli eğitim hakkının, ücretsiz sağlık hizmeti alma hakkının korunamadığı…

Sadece muhalefet belediyelerinin, tepeden talimatla “silkelendiği”… Aslında silkeleninin gene halk olduğu, halkın açlıkla terbiye edildiği; 12 bin 500 lira maaş alan emekli sefalet içinde hayatta kalmaya çalışırken 2024’ü “emekli yılı” ilan eden iktidarın hüküm sürdüğü bir memlekette… 

Sonra, Filistin’de, Suriye’de… Gözü dönmüş iktidarların, kılıcı elinde tutabilmek uğruna yakıp yıktığı topraklar, hunharca katlettiği onbinlerce can, kaybolan gelecekler, dünyayı utanca boğan bir şiddet dalgası… Büyük ve zalim güçlerin büyük ve kanlı projelerini hayata geçirmek için yok edici bir şiddet ve kaos maşası olarak kullandığı kukla iktidarlar… Tüm bunlara karşı sessiz, derin bir kayıtsızlık. 

Dijital çağın parlak ekranlarında kaybolan gerçeklik, küresel dünyanın insaniyeti nasıl unuttuğunun acı bir özetine dönüşüyor. 

Çürüyen beyinler, tepkisizleşen zihinler… Hakiki insan reflekslerini yitiren bir insanlık. Tüm bunların normalleşmesi.

Bir birey, bir aile üyesi, bir yurttaş, bir dünya vatandaşı olarak her gün olumsuzluklara boğuluyoruz. Görüyor, hissediyor, hemen ardından açıyor komik bir video ve unutuyoruz. “Ne yapabilirim ki?” diyoruz. Acının içinde yaşıyoruz ama acının ne yasını tutuyor ne de izini sürüyoruz. Zihinlerimiz hep bulanık. Derin bir "brain rot" hâli; her şeye bakan ama hiçbir şeyi göremeyen gözler. 

Hepimiz biliyoruz ve hissediyoruz ama öfkemizi organize edecek zihin berraklığı eksik. Bugün, insan hakları ihlallerinin en temel nedenlerinden biri de işte bu zihinsel tembellik. Haklarımız çiğneniyor ama unutur gibi yapıyoruz. 

Zihnimiz hep meşgul ama bir o kadar da boş…

Beyin çürümesi, insan haklarının, özgürlüklerin, adaletsizliklerin, hukuksuzlukların sessiz düşmanıdır. Tepkisiz bireylerden oluşan bir toplum, adaletin peşinden koşamaz. Sessizlik; suistimalleri, ihlalleri ve şiddeti meşrulaştırır. 

Bu haliyle dijitalleşme, bireyleri toplumlarından kopartırken, hakikat ile yalan arasındaki farkı da silikleştiriyor. Filistin’de ölen bir çocuğun trajedisi, bir sonraki "trend" ile aynı sıraya düşüyor…

Beynini çürüten bir toplumun şahit olduğu adaletsizlikler için, insan hakları ihlalleri için mücadele vermesi mümkün olabilir mi? 

Adalet, berrak zihinlerin işidir. 

Dijital dünyanın gölgesinde çürüyen beyinlerimiz, yalnızca kendi varoluşumuzu değil, insanlığımızı da tehdit ediyor. 

Yine de umut etmekten vazgeçmeyelim. Her büyük tehdit, bir farkındalık anıyla son bulur. Bugün ekranı bir süreliğine kapatalım ve etrafımızda neler olup bittiğini gerçekten görelim. 

İşte bu, çağın en cesur ve en insanî eylemi olur.

Yazarın Son Yazıları

Kötülüğün yeni yurdu

Psikoloji, hukuk, dinler ve gündelik ahlakın ortak ezberinde kötülük, bireyin içindeki karanlıkla açıklanır.

Devamını Oku
04.12.2025
Kasım Üzerine: Dökülmenin ve Hatırlamanın Zamanı

Kasım, takvimin yalnız ayı.

Devamını Oku
20.11.2025
Sadakat Çağında Muhalif Kalmak

Bir toplumun neye güven duyar? Akla mı, yoksa itaate mi?

Devamını Oku
13.11.2025
Bir Tapınağın Hikâyesi: Mekânlar Değişiyor, İnsan Hep Aynı Savaşın İçinde

Denizden 150 metre yukarıda, Akropolis’in kayalık tepesinde yükselen sütunlar…

Devamını Oku
06.11.2025
Cumhuriyetin aynasında bugün

Türkiye’de uzun zamandır yeni bir fikir doğmuyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Bir ahlak meselesi… Temiz eller, kirli zihinler

Ahlak; herkesin ağzında dolaşan fakat kimsenin pek de hayatına almadığı kelime.

Devamını Oku
24.10.2025
Bir Mahpusluk Halidir Bu Memleket

Bir ülkeyi anlamak için hapishanelerine, yani adaletin son durağına bakabilirsiniz.

Devamını Oku
16.10.2025
Öfkenin İkliminde Yaşamak: Adaletin Suskun, Zorbanın Gür Olduğu Bir Ülke

Toplum adeta bir gerilim teline dönmüş durumda; dokunan yanıyor, çekilen tınlıyor, kimse sesin kime ait olduğunu ayırt edemiyor.

Devamını Oku
10.10.2025
Gücün yakıcılığı, çekiciliği ve kontrol edilebilirliğinin önemi

Güç, insanlık tarihinin en eski büyüsüdür: Çekici olduğu kadar sınayıcıdır da insana kendini tanrı sanma yanılsaması verir...

Devamını Oku
02.10.2025
Kayıp Meslekler, Kırık Hayatlar

İnsan yalnızca yaşayan, tüketen bir beden değildir; aynı zamanda anlam üreten, topluma katkı sunan bir varlıktır.

Devamını Oku
25.09.2025
Manşetlerin Gölgesinde “Hayat”

Her gün televizyonda, gazetelerde, sosyal medyada büyük sözler, manşetler, olağanüstü gelişmeler, son dakika olaylar…

Devamını Oku
18.09.2025
Eylül Manzarası: Eşitsizlikten Umuda Eğitim

“Çok çalışırsan her şeyi başarırsın”.

Devamını Oku
04.09.2025
Tarım, Toplum ve Gelecek: Bir Yeniden Kuruluş Çağrısı

Tarım, Toplum ve Gelecek: Bir Yeniden Kuruluş Çağrısı

Devamını Oku
21.08.2025
Aşktan Öte Dertler…

İnsanoğlunun istila ettiği bu yeryüzü, artık sadece coğrafyaların değil, dertlerin de haritası.

Devamını Oku
14.08.2025
Kendine mahkum, aşka ve suça kör

Var olmak için nefes almak yetmez; insan bir yere ait hissetmek ister, bağ kurmak.

Devamını Oku
07.08.2025
Her yaz aynı alevlere uyanmak kader değil!

Dünyanın nefes almayı unuttuğu yıllar…

Devamını Oku
31.07.2025
LGS ve Eğitimin Hal-i Pürmelali, Siyasi Ahlakın Evrildiği Yer ve Bahçeli’nin Temsil Önerisinin Anlattıkları

Bu yıl LGS’de 500 tam puan alan 719 öğrenciyle rekor kırıldı. Geçtiğimiz yıl bu sayı 352’ydi. Sınav zor; ama başarı fazla…

Devamını Oku
24.07.2025
Speed ve Galata: Sistem Hatası Veriyor - Kulenin Tepesinden Bakınca Görünen; Liyakatsizlik

İstanbul’un siluetine yüzyıllardır tanıklık eden Galata Kulesi…

Devamını Oku
17.07.2025
Dev aynasındaki bireyler ve hakikatin yerine geçenler

Dev aynasındaki bireyler ve hakikatin yerine geçenler

Devamını Oku
10.07.2025
Ütopyanın Maskesi, Distopyanın Gölgesi

Bir hayal ve bir kâbus: Ütopya ve distopya. Genellikle “var olmayan dünyalar” diye tanımlanırlar.

Devamını Oku
03.07.2025
İsrail-İran Savaşı Ekseninde Çivisi Çıkan Dünya

İnsanlığın kolektif aklı çöküyor gibi uzunca bir zamandır...

Devamını Oku
19.06.2025
Görmenin ve anlamanın göreceli olduğu bir dünyada hakikati kim belirler?

Batı felsefesi binlerce yıldır görmeyi yüceltir. Duyular arasında en "akıllı", en "ruha yakın" olan hep görme sayılmıştır. Platon, Timaios’ta, “Görüşümüz gerçekten de bize en büyük yararı sağlamıştır,” der. Çünkü ona göre göz, zihnin kapısıdır; ruhun dışarıyı yokladığı bir uzantı.

Devamını Oku
12.06.2025
Kendi Celladına Aşık Olmak: Gücün Büyüsüne Kapılan Toplumlar

Toplumlar bazen göz göre göre karanlığa yürür. Hatta yürümekle kalmaz, o karanlığa âşık olurlar. Tıpkı bazı bireylerin kendine zarar veren ilişkilerde ısrarla kalması gibi.

Devamını Oku
29.05.2025
Dans Vebası: İnsanlığın Ayaklarıyla Çığlık Atışı

1518 yazı. Strasbourg’un taş sokaklarında bir kadın, Frau Troffea, kimseye aldırmadan dans etmeye başladı. Ne müzik vardı ne şenlik. Zaten yüzünde de neşeye dair tek bir iz yoktu.

Devamını Oku
22.05.2025
İstanbul’u imar adaleti kurtaracak (Değiştirilmesi Gereken Boğaziçi İmar Yasası ve Kentsel Dönüşüm)

İstanbul'u imar adaleti kurtacak (DEĞİŞTİRİLMESİ GEREKEN BOĞAZİÇİ İMAR YASASI VE KENTSEL DÖNÜŞÜM)

Devamını Oku
01.05.2025
Ülkenin Gerçek Beka Sorunu: Umudu Tükenen Toplumlarda Nüfus Kaçınılmaz Olarak Yaşlanır

Ülkenin Gerçek Beka Sorunu: Umudu Tükenen Toplumlarda Nüfus Kaçınılmaz Olarak Yaşlanır

Devamını Oku
24.04.2025
Sadece Ahmet Değil: Bu Ülkede İyilik Konu Edildi, Kötülük Sıradanlaştı

Sadece Ahmet Değil: Bu Ülkede İyilik Konu Edildi, Kötülük Sıradanlaştı

Devamını Oku
17.04.2025
Beyin Göçü Savaşları veya Zekânın Büyük Kaçışı: Türkiye Neden Tutamıyor?

Beyin Göçü Savaşları veya Zekânın Büyük Kaçışı: Türkiye Neden Tutamıyor?

Devamını Oku
20.03.2025
Suriye'de Alevi katliamı; göz ardı edilen kan ve gözyaşı ve diğer yaşananlar

Suriye'de Alevi katliamı; göz ardı edilen kan ve gözyaşı ve diğer yaşananlar

Devamını Oku
13.03.2025
Kritik Trump-Zelenski Zirvesinin Perde Arkası: Güç Oyunları, Bir Kez Daha Kürt Açılımı ve Edip Akbayram’ın Ardından…

Kritik Trump-Zelenski Zirvesinin Perde Arkası: Güç Oyunları, Bir Kez Daha Kürt Açılımı ve Edip Akbayram’ın Ardından…

Devamını Oku
06.03.2025
Boşvermişlik Yangınları: Teğmenlerin İhracından Otel Trajedisine Bir Toplumsal Duyarsızlığın Anatomisi

Boşvermişlik Yangınları: Teğmenlerin İhracından Otel Trajedisine Bir Toplumsal Duyarsızlığın Anatomisi

Devamını Oku
06.02.2025
Toplumun Karanlık Kavşakları: Bir mimarın son durak hikâyesi, trafik çilesi ve asfalt üzerinde insanlık cinneti

Toplumun Karanlık Kavşakları: Bir mimarın son durak hikâyesi, trafik çilesi ve asfalt üzerinde insanlık cinneti

Devamını Oku
26.12.2024
Hakikat yorgunu bir toplum: Beyin çürümesi, haksızlıklar, hukuksuzluklar, adaletsizlikler

Hakikat Yorgunu Bir Toplum: Beyin Çürümesi, Haksızlıklar, Hukuksuzluklar, Adaletsizlikler

Devamını Oku
18.12.2024
Suriye’nin Küllerinden Yükselen Kaos: İnsan Hakları Günü’nde Yeni Haritalar, Yeni Sınavlar

Suriye’nin Küllerinden Yükselen Kaos: İnsan Hakları Günü’nde Yeni Haritalar, Yeni Sınavlar

Devamını Oku
17.12.2024
Suriye’nin küllerinden yükselen kaos: İnsan Hakları Günü’nde yeni haritalar, yeni sınavlar

Suriye’nin küllerinden yükselen kaos: İnsan Hakları Günü’nde yeni haritalar, yeni sınavlar

Devamını Oku
10.12.2024
Machiavelli'nin Gölgesinde Modern Siyasetin Zalim Oyunları; Türkiye’den Suriye’ye

Machiavelli'nin Gölgesinde Modern Siyasetin Zalim Oyunları; Türkiye’den Suriye’ye

Devamını Oku
04.12.2024
Öncesi ve sonrasıyla Kılıçdaroğlu’nun tarihi savunması

Öncesi ve sonrasıyla Kılıçdaroğlu’nun tarihi savunması

Devamını Oku
26.11.2024
Yalnız değilsiniz: Dost uzanan eller uzak olmasın…

Yalnız değilsiniz: Dost uzanan eller uzak olmasın…

Devamını Oku
20.11.2024
Mülksüz yeni nesil ve İzmir, Selçuk’ta mülksüzlük içinde kaybolan 5 minik can

Mülksüz yeni nesil ve İzmir, Selçuk’ta mülksüzlük içinde kaybolan 5 minik can

Devamını Oku
14.11.2024
Yenidoğan Çetesi ve MHP Genel Başkanı Bahçeli Öcalan'a umut hakkı istedi

Yenidoğan Çetesi ve MHP Genel Başkanı Bahçeli Öcalan'a umut hakkı istedi

Devamını Oku
23.10.2024