Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Bilge bir dostum Rusça öğreniyordu
“Neden” diye sorduğumda “Anna Ahmadova’nın şiirlerini kendi dilinden okumak için” diye yanıtlamıştı.
Ahmadova (1889-1966) 20 yy. Rus edebiyatının en önemli şairlerindendir ve buna rağmen zamanında ülkesinde esmiş terörün ezdiklerindendir. İlk eşi, rejime karşı olduğu ileri sürülerek kurşuna dizilmiş, oğlu da kötü olduğu varsayılan bir babanın oğlu olduğundan ömrünün önemli bir bölümünü hapislerde geçirmiştir. Ahmadova, bir gün oğluna yiyecek götürdüğünde olanları anlatmıştır:
“Terörün berbat yıllarının 17 ayını Leningrad Hapishanesi’nin kapısında sırada bekleyerek geçirdim. Bir gün kalabalıktan biri beni tanıdı... Fısıldayarak sordu, ‘Bunu -yani bu çektiklerimizi demek istiyordu- tarif edebilir misin?’ ‘Edebilirim’ dedim. Yüzünde tebessümü andıran bir şey belirdi.”
1925’ten sonra devrimle bağdaşmadığı düşünüldüğünden Ahmadova’nın eserlerinin yayımlanması yasaklandı. 1956’ya kadar yokluk ve sıkıntı çekti. Ancak Kruşçev’in yönetimi sırasında yazdıklarını yayınlamasına yeniden izin verildi.
Bir de Melnikov var, Konstantin Melnikov... 1900’ların başlarında bu fakir çocuğun resme yatkınlığını fark eden biri onu Moskova Resim, Heykel ve Mimari Okulu’na yazdırmış. Melnikov, Ekim Devrimi’ni izleyen yıllarda en önemli mimarlar arasında yer almış: Lenin öldüğünde lahdini ona yaptırmışlar. 1925’te Paris’te düzenlenen Uluslararası Dekoratif Sanatlar Sergisi’ndeki Sovyet Pavyonu’nu da ona yaptırmışlar. Eserinin o serginin en görkemlisi olduğu, modern mimarinin önemlilerini, bu ara Hoffman’ı, Le Corbusier’i geride bıraktığı kabul edilmiş.
Ülkesine döndükten bir süre sonra politik düzenin oluşturduğu mimar örgütünde alınan bir kararla mesleğini sürdürmekten alıkonmuş, yaşamının son kırk yılını evinde daha çok resim yaparak geçirmiş.
İnsanların ezilmeden insan gibi yaşaması için girişilmiş bir devrimin amacından uzaklaşmaya başladığı, gerçek devrimcilerin yerini, halkı değil kendilerini kollayan memurların aldığı bir zamanda Ahmadova gibi şairlerin, Melnikov gibi mimarların sanatlarını sürdürmekten alıkonulması sadece Rusları değil, tümümüzü kim bilir hangi güzelliklerden yoksun bırakmıştır.
Sadece dünyanın önemli şairlerinin, mimarlarının işlerini yapmalarının engellenmesi mi hayıflanacak bir şeydir? İşini seven, iyi yapan bir asistanın, iyi öğrenci yetiştiren bir öğretim üyesinin de bu şekilde kısıtlanması acı vermemeli midir bize? Bu kimselerin sırası geldiğinde bilimde, sanatta ulusal düzeyimize neler katabileceklerini de düşünmeliyiz! Öyle ise KHK ile (üç yüz sekseni barış bildirisi imzaladığı için) çok sayıda akademisyenimizin, öğretmenimizin vb. görevlerinden uzaklaştırılmalarının sonuçlarını bir de bu açıdan değerlendirmemiz gerekmez mi? Bu sorunu uzatmadan düzeltmenin yolu bulunmalı, baskıcı rejimlerin örneklerinden değil, demokratik düzenlerin uygulamalarından esinlenmeliyiz.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması