Garo Dayı, Sarıyer’de kalmış üç-beş Ermeniden biriydi; Karadenizliler arasında büyümüştü, yaman bir balıkçı reisi olmuştu. Yardımseverliği ile, mertliğiyle bilinen bu reis, bir romanımın kahramanıdır.
Garo Dayı, geçen sene “Amansız” olarak anılan bir hastalığa yakalandığında meslektaşlarım, “Pınar Saip Hoca’ya götür; fakir-fukara annesidir!” demişlerdi. Pınar Hoca’nın ona nasıl sahip çıktığını, tek kuruş almadan tetkiklerini yaptırdığını, tedavisini üstlendiğini unutamam.
Prof. Pınar Saip’in, İstanbul Tabip Odası’nda seçim zamanı geldiğinde, başkanlık devrim sona erdiğinde, yeni evrenin başkan adayı olmayı kabul etmesine pek çok sevinmemin nedenlerinden biri buydu.
Bu yıl, odadaki meslektaşlar, “Yurdumuzda kadın sorunları giderek çoğalıyor: Kız çocuklarının küçük yaşta evlendirilmeleri, gazetelerde günaşırı okunan kadına yönelik saldırılar ve kadın cinayetleri birer halk sağlığı sorunudur! Bu konular gündemimizde ön almalı. Bu nedenle artık bir kadın başkan seçmeliyiz!” sonucuna vardılar.
Ne çok şey aksıyor hem de ne fena aksıyor bu ülkede... Sağlıkta da böyle: Kamu hastanelerinde hastaya ayrılan muayene süresi beş-on dakikayı geçemiyor, eğitim alabildiğine yetersiz, hekimler güvencesiz ve yıpranarak çalışmaya zorlanıyorlar; 200’den az, 600’den fazla yatağı olan hastanelerin doğru dürüst işletilemeyeceğini yansıtan bunca çağdaş bilimsel yayına rağmen biz 1000-2000 yataklı şehir hastanelerini yapmaya girişiyoruz.
Başta Genel Sağlık Sigortası olanlara sağlık hizmetinin ücretsiz olacağı ilan edilmişken bu gün sağlık sigortası primi ödemek yetmiyor, her adımda, muayene ücreti, reçete bedeli, ilave ücret, istisnai sağlık hizmeti vb gibi adları habire değiştirilen ve giderek çoğalan “katılım payları”nın da ödenmesi gerekiyor.
Ancak, her konuda olduğu gibi bu konuda da eleştiri istenmiyor. Ocak sonunda Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi üyeleri gözaltına alındılar ve TTB’den Türk kelimesinin çıkarılacağı söylendi, baskılar çoğaldı.
Yetmedi; şimdi de tabip odası seçimlerinde sağlık politikalarını, sağlıkla ilgili yanlışları eleştirenleri toptan gidermek, odaları tüm olumsuzlukları ayakta alkışlayacaklara devretmek için başhekimler seferber oluyor.
Bu sene 15 Nisan’da İstanbul Erkek Lisesi’nde yapılacak İstanbul Tabip Odası seçimi, Türkiye’nin, yönetenlerin hiçbir yanlışının eleştirilmeyeceği, sadece övülüp kutlanacağı ve böyle davranmanın hoş yerlere atanmalarla, terfilerle vb. ödüllendirileceği bir yalakalar ülkesine dönüşmesini isteyenlerin özlemlerine hiç uymayan odalardan biri olan tabip odalarımızın bu niteliklerinin sürdürülüp sürdürülemeyeceğini tayin edecek kritik bir seçim olacaktır.
Tabip Odası’na kadın başkan
Yazarın Son Yazıları
Cumhuriyet gazetesinin benim için anlamı
Ekonomi hemen düzelecek!
Böcek yeriz o zaman!
Saraydan kız kaçırma...
Mahmut Makal’ın önemi..
Dondurmacı
Parmakla gösterilecek ülke
İmparatorun ruh sağlığı
O, Google’dan çok bilir!
Gorillere nüfus kâğıdı
Stefan Zweig’a yazık oldu!
Şimdi ne mi olacak?
Emekli olmana az kaldı!
Prof. Onur Hamzaoğlu hürriyetine kavuşmalıdır!
Kıyamet mi kopacak?
Peki, yalakalara ne olacak?
Diktatörler için rehabilitasyon
Seninki yine görücüye çıkıyor
Her şey kuşun pislemesiyle başladı
Gurulara inanalım mı?
Yangın çıkarıyor, sonra itfaiyeci oluveriyor
İstanbul Tabip Odası seçimlerinde ne oldu?
Savaşlar ve yalanlar
Tabip Odası’na kadın başkan
Yapay zekâmız
İçmeyelim mi?
Göçmek mi? Kalmak mı?
Cumhura başkan mı gerekir?
Yalancıyla köpeği
Körler ülkesinde
Onur Hoca ile timsah
Sol elin kötülükleri
Seçmeni korkutmanın yararları
Mizah yasaklandığında
Bilge bir dostum Rusça öğreniyordu
Fergana atları
Yürüyüşlerden neden korkuyorlar?
2023’te yılbaşı
Barış istenmesin mi?
Düşmanlarımız olmalı!