Dünya ekonomisinde iflas riski olan ülkeler arasındayız...
Gelişmiş ülkeler liginden kabile devletleri seviyesine...
***
Türkiye’nin CDS (kredi temerrüt takası) primleri 900’ü aştı. Olağanüstü bir seviye...
CDS primlerinin yükselmesi Türk ekonomisine güvenin baş aşağı gittiğini gösteriyor.
Yani borç verenler borcun zamanında ödenmeyeceğini öngörerek paralarına sigorta yaptırıyorlar. İşte o sigortanın primidir CDS...
Yani Erdoğan’ın bizzat kendisinin ekonomide yarattığı riskin bedelidir.
***
AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın ekonomi bilimi ile inatlaşması hem devletin hem de özel sektörün borçlanma maliyetlerinin artmasına neden oldu. Maliyetler günün sonunda vatandaşın cebine yansıyor...
Yani yoksul geniş kesimlerden para baronlarına kaynak akıtılıyor...
Açlık çeken milyonların üç kuruş kazancı, siftah yapamayan işletmelerden alınan ya da harcamalar üzerinden hissettirmeden toplanan vergiler... Erdoğan’ın kötü yönetiminin neden olduğu açığa, borca, faize akıtılıyor...
***
Yüksek faiz, yüksek kredi risk primi dövize ulaşmayı da zorlaştırıyor. Erdoğan’ın öngörülemez oluşu kırılganlığı artırıyor.
Ekonomik buhranın nedenini Gezi’ye, CHP’ye, dış güçlere bağlama hikâyelerine vatandaşın karnı tok...
Erdoğan bahane aradıkça danışmanları kendisine ayna tutmalı...
AKP’li Metin Külünk de “kral çıplak” dedi... Ekonomideki vahim tabloyu anlattı, orta ve dar gelirlilerin AKP’den koptuğunu, iktidarın bir avuç azınlığa ve holdinge hizmet ettiğini söyledi...
Külünk Erdoğan’a, “Farkında değilsin, kötü yönetiyorsun, etrafın da danışmanların da kötü” dedi.
***
Hukuk devletinin, gazi Meclis’in, denetim sisteminin üzerine beton döktüler...
Kök sorun, demokrasiyi yok eden ucube sistem ve tüm yetkilerin tek bir akla, bir insan fıtratına bağlanmasıdır.
***
CHP ‘ANKARA’NIN DOĞUSUNDA’ İKİNCİ PARTİ OLABİLECEK MI?
Önce Diyarbakır... Sonra Kars... Şanlıurfa...
CHP’li belediye başkanlarının yoğun katılımı ile Van ziyareti...
Ağustos ayının ikisinde Ağrı’da grup toplantısı... Sonrasında batıda bazı iller ve ardından Adıyaman, Elazığ ve Erzurum ile devam edecek Doğu ve Güneydoğu Anadolu turları...
***
CHP uzun yıllardır ilk kez “Ankara’nın doğusunda” yoğun bir seçim hazırlığı yapıyor.
Saha çalışma grubunun 2.5 yıl her hafta -pandemi dahil- yaptığı ziyaretler, halkla buluşması, anket sonuçlarına da yansıyor.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da HDP ve AKP şeklinde devam eden parti sıralamasında Kılıçdaroğlu’nun hedefi ikinci sıraya oturmak.
***
MEYDANLAR ‘BİR DEVİR KAPANDI’ DİYOR...
15 Temmuz’da Saraçhane Meyda-nı’nda Erdoğan’ın konuşmacı olduğu mitinge 4 bin kişi katılmış.
Onbinlerden binlere...
***
AKP’nin milli bayramlardan daha çok önemsediği bir günün yıldönümünde -en üst seviyedeki yeme içme hizmetleri dahil- yapılan onca hazırlığa rağmen katılım çok düşüktü.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun belediye binasının camından bakıp, düşük katılımı görünce yaşadığı şaşkınlık sosyal medyada gündem oldu.
İBB de on binlerce insanın geleceğini hesap ederek birçok noktaya seyyar büfeler yerleştirmişti.
Erdoğan’ın meydanlardaki kalabalık üzerinden vereceği mesaj suya düşmüştü...
***
Dün akşam AKP eski milletvekili ve bir dönem Erdoğan’ın doktoru olan, onu yakından tanıyan Turhan Çömez ile konuştum.
“Erdoğan belediye başkanlığından alınıp cezaevine benim muayenehanemden gitti” dedi...
Çömez’in sağlık ofisi de Fatih Camisi’nin hemen yanındaymış... “O gün on binlerce insan kendisini uğurlamaya gelmişti” diyor ve ekliyor:
“Cezaevine uğurlayan kalabalık o gün Erdoğan’ın iktidar yolculuğunun taşlarını döşüyordu. İktidar yolculuğunun habercisiydi... Bugün Saraçhanedeki heyecansız, umutsuz ve yılgın topluluk Erdoğan’ın siyasi kariyerinde son döneme geldiğini ve bir devrin kapandığını gösteriyor...”
***
İstanbul, Erdoğan’ın siyasi yaşamının başladığı, kadrolarının ve mali gücünün doğduğu kent...
Erdoğan, İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’na iki kere yenildi.
Örgüt, sandıkların üzerinde yattı ve seçimi vermedi.
“İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi de kaybeder” ezberi yine kendini tekrar edecek.
