İnsanın yaşamında şüphesiz ki bütün yaşlar önemlidir. Bir yaş da önemlidir, beş yaş da, 20 yaş da, 40, 60 yaş da önemlidir. Ancak insan kültür biriktiren alışkanlıklarını üst üste ekleyerek gelişen bir varlıktır. Bu yüzden insanların ilk yaşları yaşamlarının en önemli dönemidir. 90 yaşındaki bir kişi 60 yaşında öğrendiklerini 30 yıl kullanmıştır, 40 yaşında öğrendiklerini 50 yıl kullanmıştır, bu kişi bir yaşında öğrendiklerini ise 90 yıl kullanmıştır.
İlk yaşların önemi pek çok konuda karşımıza çıkar. Örneğin ana dillerini ilk yıllarda yanlış telaffuzla öğrenen kişiler hayat boyu bu yanlışı tam olarak düzeltemezler ve ikinci dil ilk yaşlarda kolay öğrenilir.
Okul öncesi eğitim konusuna eskiden de önem verilirdi. Osmanlı’da şehzadelerin eğitimine dört yaş dört aylıkken başlanırdı, ancak bu çocuklara özgü, oyun ağırlıklı bir okul anlayışıyla yapılmazdı. Avrupa’da 19. Yüzyıl’da Fröbel açmak istediği çocuk yuvaları için “Çocuk Bahçeleri (Kindergarten)” adını bulmuştu; “Çocuklar çiçek, ben bahçıvan olacağım” demişti.*
Bir çocuğu 0-6 yaş arasında hiç okula göndermeden kendi anne babanızdan öğrendiğiniz şekilde evinizde eğitebilirsiniz. Ancak bunun iki önemli sakıncası vardır. Birincisi çocuğunuz evinizde yeterince sosyalleşemez, ikincisi okulöncesi eğitim konusu dünyada her yıl önemli ölçüde geliştirilmektedir, evde kalan çocuk bunu kaçırır.
Bugüne kadar 3-6 yaş arasında anaokulu eğitiminin şart olduğu vurgulandı. Artık günümüzde 0-3 arasında da birtakım formal etkinliklerin gerekli olduğu düşünülüyor.
0-3 ARASI EĞİTİM
Büyük bir zorunluluk yoksa çocukların üç yaş öncesinde okula gitmeleri şart değildir; bence hiç gerekli değildir. Bu yaş çocuklarının çocuk tiyatrosuna ve etkinlik ortamlarına götürülmeleri yeterlidir. Çocuklar söz konusu etkinlik ortamlarına anneleriyle, babalarıyla veya bakıcılarıyla, haftada birkaç defa bir saat gidebilirler.
Geçmişten bugüne çocuklarının yaşamlarının ilk yıllarının, hatta ilk aylarının önemli olduğu vurgulanmıştır. Örneğin bir eğitimci muhtemelen Konfüçyüs, “Bir çocuğu benim yetiştirmemi istiyorsanız doğduğu gün bana vermelisiniz, üç gün sonra olsa kabul etmem” demiştir. Bu kadim görüş çocuk gelişiminde çevre faktörünün önemini vurgulamaktadır.
Çocuklar 0-3 arasında anne ve babalarından, ağabeylerinden, ablalarından, ninelerinden, dedelerinden ve bakıcılarından çok şey öğrenirler. Fakat söz konusu dönemdeki öğrenmelerinin hızlandırılmasında ve sistematik hale getirilmesinde yarar vardır. Bunun için haftada birkaç defa aile-çocuk gelişim atölyelerine götürülebilirler. Bu atölyeler hem çocukların gelişimlerini hızlandıracak hem de annababaların anababalık becerilerini artıracaktır.
Piaget’e göre çocuklar belirli bir anda belli bir zihinsel dengeye sahiptirler; dışarıdan yeni bir uyarıcı geldiğinde bu denge bozulur, zihin yeni uyarıcıyı da bünyesine katarak üst düzeyde yeni bir denge oluşturur. Bu yüzden yeni uyarıcılar çocukların gelişimlerine katkı sağlar, uyarıcı eksikliği ise çocuğun gelişimini geriletir, en azından duraklatır.
0-3 YAŞ GELİŞİM ALANLARI
0-3 yaş arasında ortaya çıkabilecek temel gelişim alanlarını şöyle sıralayabiliriz:
Beyin gelişimi, nöroplastisite: Bebekler yaşam boyu sahip olacakları nöronların birçoğuna sahip olarak dünyaya gelirler. Ancak başlangıçta bu nöronlar arasındaki bağlantılar (sinapslar) tam olarak gelişmemiştir, ilk yıllardan itibaren hıza gelişir. Bebek yeni uyarıcılara maruz kaldıkça nöronları arasında yeni bağlar oluşmaya, mevcutlar güçlenmeye, kullanılmayanlar ise budanmaya başlar.
Minimum dış uyarıcı olduğunda da çocukların beyinleri gelişir ancak bu gelişimi hızlandırmak isteriz. Ailenin ilgisi, ara ara gidilecek tiyatrolar, çocuk gelişim atölyeleri v.b. gelişmeyi hızlandıracaktır.
Motor gelişim: Bu dönemin başlangıcında çocuk dönmeye, oturmaya, emeklemeye, sıralamaya ve yürümeye başlar. 12-36 ay arasında motor gelişim hızlanır, koşarlar, zıplarlar, tırmanırlar.
Duyusal ve duygusal gelişim: Sıfır yaşından itibaren çocukların duyuları hızla gelişir. Uygun şartların sağlanması halinde ilk aylarda güvenli bağlanma ortaya çıkar. Annesine güvenli bağlanan çocuğun giderek çevreye açılması, dış dünya ile sağlıklı iletişim kurması, merak etmesi, öğrenmesi mümkün olur.
Dil, bilişsel ve sosyal gelişim: Bu üç gelişim türü karşılıklı etkileşim sonucu birlikte ortaya çıkar, çocuğun yaşam boyu kullanacağı bir yapı oluşturur.
Kaynakça
* Kansu, N., A. (2024). Öğretmen Tolstoy. Ankara: Telgrafhane Yayınları.