Veysel Ulusoy

Konut krizi kapıda

29 Ağustos 2021 Pazar

Ekonomik krizleri nasıl gözlemleriz, sorusunun yanıtı akla hemen döviz şokunu yani bir çeşit devalüasyonu getirir...

Doğrudan cebimize, üretim maliyetlerine etki etmesi ve sonucunda da enflasyon gerçeğini daha yukarılara taşıması bakımından doğru bir yaklaşım olarak yorumlanabilir bu. Özellikle dış ticaretimizin yüzde 90’ının ara ve sermaye malı olması, diğer bir ifadeyle, üretimin ithalata bu derece yüksek seviyeli bağlantısı, bu görüşü destekler nitelikte.

Son dönemde döviz, faiz ve enflasyon tartışmasına bir de konut (daha geniş anlamıyla gayrimenkul) piyasasında garip fiyat oluşumları eklendi.

Ortalama gelire sahip bir vatandaşın veya ailenin artık bir konut (hatta bir araba) alması hayalin de ötesine geçti...

Konut fiyatlarındaki fırlama öyle böyle seviyede değil...

Onca faiz desteğine, bankalara yapılan sözde yönlendirme sonucu açılan kredi hacmindeki artışa rağmen, konut arz ve talebinde anlaşılmaz bir dengesizlik oldu. Neredeyse arsa fiyatlarında son bir yılda yüzde 100, konutta da bir o kadar fiyat artışları yaşandı.

***

Bunun nedenini, ülkemize akın akın gelen mülteci, sığınmacı veya yabancı misafir dediğimiz nüfusa ilişkilendirmek ne kadar doğru olur bilinmez ama fiyat oluşumunda beklentilerle beraber önemli bir faktör olduğu yadsınamaz bir gerçek. 

Doğal olarak bir ülkenin demografik yapısındaki ani değişim bir tür gayrimenkul şoku yaratabilir... Bu kapsamda, hükümet toplam sayıda oldukça cimri davransa da Türkiye’ye son 5-10 yıllık bir süreçte nüfusumuzun yüzde 10’undan fazla bir nüfus akını ve onunla gelen hızlı doğum oranının, insanca yaşanabilen konut talebinde ve fiyatında yarattığı artış gerçeğini bir kenara yazmak gerekir.

Sadece bu değil muhakkak...

İnşaat maliyetlerindeki artış, orta gelire hitap eden konut üretiminin talebi karşılayamaması gibi klasik nedenler yanında gelelim en önemlisine...

Gelirsizlik.

İstatistiki verilerle boğmadan anlatmak gerekirse istihdamda olanların maaşlarının asgari ücrete yakınsadığı, yine ortalama olarak ailede bir kişinin sadece ev kirasına çalıştığı ekonomimizde, konut kira ve fiyatlarındaki artışın refah seviyesini ne ölçüde azalttığını vurgulamaya gerek olmadığını düşünüyorum.

Yabancıların sınırlama olmadan konut veya diğer gayrimenkulleri edindiği ve hatta yabancılara vatandaşlığı konut edinmeye endeksleyen bir yaklaşım çerçevesinde, haber etkisinin bile piyasayı nasıl yükselteceğini gözlemlemek zor değildir. Bir okurumun “konutlar ve arsalardaki fahiş artışın sebebi yabancılara satışın iştah kabartması” vurgusu sanırım bu haber etkisinin bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor.

Aynı dövizde olduğu gibi konut piyasasında da şokların geçişkenliği bu kapsamda güncelliğini koruyor. 

Merkez Bankası Başkanı Sayın Şahap Kavcıoğlu’nun temmuz ayının sonlarında “Bugün piyasada oluşan fiyatlama, enflasyonu doğru şekilde yansıtmıyor. Bizim çalışmalarımız var, bunları da ileride paylaşacağız. Emtia fiyatlarında(ki artışın), döviz kuru geçişkenliğinden kaynaklandığı söyleniyor ama buna baktığımız zaman hiç ilgili olmayan sektörlerde de fiyat artışlarını görüyoruz” vurgusu sanırım konut piyasasında da kendi görüntüsünü buluyor. 

Öyle ki örneğin döviz ile (kısa ve orta vadede) uzaktan yakından ilgisi olmayan arsa fiyatlarındaki inanılmaz yükselişin burada araştırılması gereken bir özellik olduğunu belirtebiliriz.

Bunlar, detayını verdiğimiz başlıca ekonomik faktörler ve onların davranışı... Öncelikli nedeni bölgesel kalkınma farklılıkları ve onun doğurduğu sonuçlarda aramak gerekiyor aslında. 

Gelir artışı, gelirdeki payın adil dağılımı ile devletin yoksullar ve az gelirliler için yaratacağı, yaşam tarzı, üretim birimleri ve ulaşımı ile kaynaşmanın sağlandığı konut alanları orta-uzun vadede çözümün anahtarı olacaktır. TOKİ, kesikli bir konut üretim politikası ile bunu başarabilecek bir yapıdan çok uzak bir görünüm vermektedir. 

Konut ve gelir yaratma politikasının sil baştan ele alınması ve piyasasının düzenlenmesi zamanıdır şimdi, çünkü 3-4 kişilik bir ailede bir kişinin çalışma hayatı boyunca sadece kira için emeğini arz edeceği tehlikeli bir döneme girdik. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerel 21 Nisan 2024
Döviz kuru şoku 24 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları