Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Milletle alay etmenin dozu kaçtı
Türkiye’nin şu anda en büyük sorunu nedir diye sorsanız, çeşitli yanıtlar verilebilir.
Kimimiz ekonomik güçlükleri, hayat pahalılığını, işsizliği, yüksek enflasyonu, döviz kurunu, kimimiz iç ve dış terör tehdidini, yargı bağımsızlığının ve hukukun üstünlüğü ilkesinin ortadan kalktığını filan sayabiliriz. Hatta kimisi de “Bilimsel özgürlük ve üniversite özerkliğinden, ilkokul düzeyindeki eğitimin bile yetersizliğinden, kalitesizliğinden” yakınabilir.
Ama bana göre şu an en büyük sorunumuz, Türkiye’yi “Yönetiyor gibi yapanların” ve onların yandaşlarının, yalakalarının, yancılarının, çanak yalayıcılarının, beslemelerinin, milletle alay etmeleridir.
Milletin kendisi ile de zekâsı ile de alay eden ve giderek (hem sayıları azalma anlamında, hem de kendilerini küçük düşürmek anlamında) küçülen bir kitle var karşımızda.
Düşünsenize, ana muhalefet lideri, “Ülkeyi o kadar gerecekler ki siyasi cinayetler işlenmesi olasalığından kaygı duyuyorum” diyor. Bu endişelerine gerekçe teşkil eden örnekleri de sıralıyor. Bunun karşısında “İspat et haydi” diye savcılığa başvuruyorlar. Yahu, gerilimin ve gerginliğin kendisi orada öylece duruyor zaten. Kendinize aynada baksanız orada göreceksiniz. Adam, “somut bir olaydan” yani “işlenmiş cinayetten” söz etmiyor ki. Yani size getirip bir “Olay yeri görüntüsü ya da ceset” mi göstermesini istiyorsunuz. “Gerilim” diyor, “endişe” diyor. Yok mu bunlar? Linç girişiminde bulunmadılar mı kendisine. Köy meydanında yüzlerce kişinin katıldığı linç, öldürme amaçlı bir eylem değil midir? Daha nasıl ispat edecek?
Yine aynı Kılıçdaroğlu, kalkıp “Ey benim memurum. Devleti parti devlet haline getirmiş siyasi iktidarın yasadışı emirlerine ve talimatlarına uyma. Yasaların çerçevesinde hareket et. Bak, yapmazsan sorumlu duruma düşersin” diyor. Yine, hakkında soruşturma başlatılıyor.
Ne demesini bekliyordunuz, muhteremler?
Ya da şöyle soralım: Siz tersini mi savunuyorsunuz?
“Benim emrimden çıkmayın. Her türlü yasadışı ve hukuksuz uygulamaya devam” mı demek istiyorsunuz?
Yurtdışından gelen, üstelik de “Hukuk ve insan hakları konusunda ilke ve ruhuna uymayı taahhüt ettiğimiz Avrupa ve evrensel metinlere uymamız gerektiğini” hatırlatan yabancı ülke uyarılarına karşı “Küstahlık ve hadsizlik” suçlaması getirerek savunma yapıyorlar.
Yahu, daha dün siz Washington’dan, Berlin’den filan gelen telefonlarla mahkemelere emir verip adam bıraktırmadınız mı?
Kimi kandırıyorsunuz?
Bu millet ve hatta bu dünya bu kadar salak mı görünüyor, sizin durduğunuz yerden?
Biraz ciddiyet yahu.
Biraz ciddiyet!..
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
-
İmamoğlu ve İBB’yle ilgili 560 milyar iddiasına yanıt
-
Mustafa Balbay sert eleştirdi
-
Mezhep çatışması değil insanlık suçu
-
Emekliye bayram ikramiyesi ne kadar olacak?
-
Alfa Romeo'nun ilk elektrikli modeli: Junior Elettrica
-
'Kayyum atamaları, hukuksuzluk ve kontrollü kaos'
-
AKP’de kongre öncesi hazırlığı devam ediyor: Prof. Kalay
-
Emeklilerin Gözü Bayram İkramiyesinde: Beklentiler Karşı
-
Hutbelerde Bunlara Dikkat Edin!
-
Ekonomist Atilla Özkan'dan Şok Eden Enflasyon Yorumu!
En Çok Okunan Haberler
-
CHP'nin olağanüstü kurultayı için iptal davası
-
'En geç 2 yıl içinde yapılmalı, yoksa eyvah!’
-
Eylem hakkına yasal ceza geliyor!
-
Hafifliğiyle büyülüyor: 3 malzemeli bulut tatlısı tarifi
-
Üşümezsoy iki bölgeyi işaret etti!
-
Yunan profesörden İstanbul depremi değerlendirmesi
-
‘Politikanız çöktü, zevahiri kurtarmanın peşindesiniz’
-
Alman sismologdan kritik uyarı!
-
İki nükleer güç savaşın eşiğine geldi!
-
AKP ve MHP'lilerin yüzde kaçı protestolardan yana?