Yolsuzluğun sonuçları
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Yolsuzluğun sonuçları

09.10.2018 09:00
Güncellenme:
Takip Et:

Toplumda pek yaygın olan havadan para kazanma tutkusu artık devletin varlığını tehdit eder boyuta gelmiştir. Toplum olarak birer ortaçağ kalıntıları olan nepotizm ve patronaj gibi yapılardan uzak durmak , gelir dağılımında adaleti sağlayarak haksız kazancın önüne geçmek ülkenin varlığını sürdürmesi için elzemdir.

Yolsuzluk, kamusal gücü elinde tutan kişilerin kişisel çıkarlarını ön planda tutarak kamusal sorumluluk ve yetkilerini kötüye kullanmaları olarak tanımlanabilir. Kamu kaynaklarının kişisel servet artırımı yönünde kullanılması, sadece yolsuzluk yapanı değil, bütün ülke ekonomisinin parametrelerini değiştirebilecek özelliktedir. Yolsuzluklar sadece düşük ya da yüksek seviyeli yolsuzluk yapanları ilgilendiren yasadışılıktan öte, tüm ekonominin işleyişini sekteye vurabilecek boyutlara da ulaşabilir.
Yolsuzluk mikro ve makro düzeyde gerçekleşebilir. Küreselleşme çağında, iletişim teknolojisinin baş döndürücü bir hızla gelişme kaydettiği çağımızda sermayenin serbest dolaşımı sonucu yabancı ülkelerde ihaleler kazanmak, çokuluslu şirketlerle işbirliği içinde olmak ya da vergi kolaylıkları elde etmek amacıyla yolsuzluğa başvurulmaktadır. Ancak yolsuzluk olgusuna tarihte yöneten- yönetilen ayrımının ortaya çıktığı dönemlerden itibaren rastlanmış olması karşısında devletler de karşı önlem almak durumunda kalmışlardır.

Yolsuzluklarda artış
Yolsuzluk olgusunun sosyo- kültürel ve ekonomik yönleri vardır. Kamuoyunun güçlü ve eğitim düzeyinin yüksek, gelir dağılımı adaletinin yerleşmiş olduğu toplumlarda yolsuzluk, göz yumulmaması gereken bir istisna olarak görülmekte, buna karşın gelir dağılımı adaletsiz, eğitim düzeyi düşük ve çoğunlukla demokratik rejimle yönetilmeyen ülkelerde ise hasır altı edilmektedir. Kamu gücünü ellerinde tutanların yer aldığı yolsuzluklar, yurttaşın devlete olan güvenini sarsmakta ve bu kez yurttaş vergi verme sorumluluğundan kaçma yolları aramaktadır. Bu durum da toplumda vergi kaçırmayı teşvik edici bir rol oynamaktadır. Böylece devlet- vatandaş ilişkisi temelinden sarsılmakta, vatandaş devlete yabancılaşmaktadır.
Bir ülkede yolsuzluğun yaygınlaşmasının bir başka nedeni de toplumsal sistemin şeffaflık derecesidir. Bir siyasal sistem ne kadar şeffaf ve denetlenebilir ise, o sistemde yolsuzluk yapmak da o kadar zorlaşır. Bu açıdan bakıldığında Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün yaptığı bir araştırmaya göre yolsuzluklarda 1 puanlık bir artış devlet gelirlerinde yüzde 1’lik azalışa denk gelmektedir. Bu durum da kamu kaynaklarının, yurttaşların kamu hizmetlerine erişimini zorlaştırmakta ve kamu hizmetlerini daha pahalı elde etmesine yol açmaktadır.
Yolsuzluğun toplumsal olarak önlenememesinin bir nedeni de yolsuzluğun cezasız kalması ya da getirisinin götürüsünden daha fazla olmasıdır. Türkiye, OECD Konvensiyonu ve BM Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmesi’ni imzalamasına karşın “az ya da hiç uygulama kaydedilmeyen” ülkeler arasında yerini almıştır.

Toplumsal hastalık
Nüfus artışı da yolsuzluğa eğilimi önemli oranda etkilemektedir. Artan nüfusa bağlı olarak emek piyasasında kıyasıya bir rekabet oluşmakta, bu olgu da beraberinde ücretlerde düşüşe ve toplumsal bir hastalık olan nepotizme ve patronaja yol açmaktadır. İşe alımda nepotizmin ve patronaj unsurlarının öne çıkması liyakat sistemini ortadan kaldırmakta, böylece mesleğin gerektirdiği bilgi ve donanımdan yoksun , kalifiye olmayan emek unsurları tüm toplumu bir ahtapot gibi sarmaktadır. İşgücü piyasasındaki rekabet sonucu ücretler düşük olunca yolsuzluk yapma eğilimi de artmaktadır.

Çalıyor ama çalışıyor
Yukarıda kabaca özetlediğimiz sosyo- ekonomik nedenler dışında bir toplumun kültürel dokusu da yolsuzluğa olan eğilimi negatif yönde etkileyebilmektedir.
Bu açıdan toplumumuzu incelediğimizde dilimize yerleşmiş bazı atasözleri durumumuzu çok güzel açıklamaktadır. En basitinden emeğe önem verilen, emeğin en yüce değer olarak görüldüğü toplumlarda “Üzümünü ye bağını sorma” gibi bir atasözü sanıyoruz ki dillere pek yerleşmemiştir. Dürüstlüğün, açık sözlülüğün ve tokgözlülüğün enayilik, aptallık olarak görüldüğü, doğru söyleyenin dokuz köyden kovulduğu, cezalandırıldığı toplumlarda yolsuzluk eğilimi kolayca uç verdiği gibi, toplumun temelini sarsacak boyutlara da ulaşabilir.
Nitekim son günlerde yaşadığımız ekonomik krizin temelinde de kamu kaynaklarının başka bir deyişle yurttaşlardan alınan dolaylı ve dolaysız vergilerin nepotizm ve yolsuzluk bağlamında sermayenin daha fazla belirli ellerde toplanması amacıyla hesapsızca harcanması yatmaktadır. Bu olguda “çalıyor ama çalışıyor” anlayışının egemen olduğu toplumsal rızanın da payını göz ardı etmemek gerektiğini belirtmek gerekir.
Bu bakımdan söz konusu ekonomik krizin sonuçlarına katlanmak açısından hepimiz aynı gemide değiliz, ama krize yol açan nedenler araştırıldığında da toplumdaki bu örtük anlayış birliğinin de payı yadsınamaz. Bu bakımdan toplumda pek yaygın olan havadan para kazanma tutkusu -ki bedava sirke baldan tatlıdır diyor atalarımız da- artık devletin varlığını tehdit eder boyuta gelmiştir. Toplum olarak birer ortaçağ kalıntıları olan nepotizm ve patronaj gibi yapılardan uzak durmak, gelir dağılımında adaleti sağlayarak haksız kazancın önüne geçmek ülkenin varlığını sürdürmesi için elzemdir.
Bundan sonrası için izlenecek ekonomi -politikanın da bu noktalar göz önüne alınarak oluşturulması ülke varlığı açısından yaşamsal önem arz etmektedir.  

Doç. Dr. Ayşe Atalay Emekli öğretim üyesi

Yazarın Son Yazıları

Yeni bir tür: ‘Barrack-us’ - Dr. Çiğdem Bayraktar Ör

“Devletler arasındaki çıkarları uzlaştırma sanatı” olarak tarif edilen diplomasiyle ülkelerarası diyalogun yapılandırılmasında; bir devletin kimi, nereye, ne zaman gönderdiği son derece önemlidir.

Devamını Oku
15.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025