Karakter Kadim de Kader Makus!
Mine G. Kırıkkanat
Son Köşe Yazıları

Karakter Kadim de Kader Makus!

31.08.2014 03:10
Güncellenme:
Takip Et:

Yeni Türkiye diye takdim edilen ülke vizyonu, aklı başında pek çok meslektaşıma ancak tarih kitaplarından bildiğimiz eski Türkiye’yi anımsatırken benim görsel belleğime TV korku dizisi Walking Dead imgeleriyle yansıyor: 1920’de çizilen Sevres Haritası’ndan hortlayan paramparça Türkiye…
Vizyon dediğiniz, zaten hayalin ta kendisi. Hayal de kurulur mu kurulur… Edebi yazarlar, görsel sanatçılar hayal kurduğunda tadından yenmez. Kiminin vizyonu hazla ürpertir, kimininki dehşetle. Benim romanlarımda, hazla dehşet daima iç içedir. Çünkü bilimkurguya bayılırım, fütürist casusluk romanları yazarım. Hayallerim zengin, vizyonum da epeyce geniş sayılır…
Ne var ki bana hortlamış gibi görünen Türkiye projesinin hakikaten yepyeni Başbakanı Ahmet Davutoğlu ne romancı ne de sanatçı olmasına karşın; gerçeğe bakarken hayal ettiğini görecek kadar ileri derecede bir vizyoncu!
Aslında “geriye dönük vizyon sahibi” demem gerekir.
Yıl 2014. Ahmet Davutoğlu, AKP olağanüstü kongresinde yaptığı konuşmada, İstanbul’un bir sembol olduğuna işaret ederek: “İnşallah İstanbul önümüzdeki dönemde bir Birleşmiş Milletler şehri olarak bütün insanlığın uğramadığı zaman kendisini kayıpta hissedeceği, bütün iktisadi faaliyetlerin orada bir etkisi olmadığı zaman kendisini kayıpta hissedeceği büyük bir dünya şehri olacak” diyor. Yani vizyonu, İstanbul’un gelecekte dünyaya açık bir BM şehri olacağı yönde.

***

Ama benim vizyonum hem daha önce, hem daha önde!
Yıl 2008. Destina* başlıklı -ki, kader demektir- romanımda İstanbul’un 2026’da dönüştüğü biçimi şöyle anlatmışım:
“Karadeniz’i Akdeniz’e bağlayan boğazlar, Asya’dan Avrupa’ya enerji yollarının üzerinden geçtiği stratejik bir mevzi olmasının dışında, Rusya’nın güneyden denize açılabildiği yegâne geçişti.
Müslüman Türklerin İstanbul ve Çanakkale boğazlarındaki hâkimiyeti bittikten sonra, herkesin gözü üstünde ve çıkarı olan bölgenin Küresel Yönetişim’e geçmesi tek hakkaniyetli, dolayısıyla barışçıl çözümdü.”
Küresel Yönetişim, genişletilmiş bir BM yönetimi demek. Ve Davutoğlu’nun 2009’da verdiği bir konferans metnini yayımladığı kitap da Küresel Yönetişim** başlığını taşıyor.
Elinizi vicdanınıza koyup söyleyin: Hayal kurgusunda, vizyon genişliğinde hangimiz öncü, hangimiz ilerde?
Aslında kimin daha hayalperest olduğu önemli değil. Önemli olan, gelecek zamanın Davutoğlu’nu mu, yoksa beni mi haklı çıkaracağı. Çünkü çakışır gibi görünen iki vizyon arasında “zararlılık” farkı var.
Davutoğlu, İstanbul’un BM şehri olacağı rüyasını, Türkiye’ye bir mutluluk müjdesi gibi sunuyor. Bense Destina’da İstanbul’un Küresel Yönetişim’e geçişinde Türkiye’nin sonunu getiren bir kâbusu anlatıyorum. Ama benim kâbusum, bir romandan ibaret. Kapağını kapatırsınız, kimseye zarar vermez. Oysa Davutoğlu’nun rüyası, bir devlet politikası. Eğer gerçekçi değilse, ayağı yere basmıyorsa, hayalden ibaretse, devlet batar!

***

İşte bu noktada, Davutoğlu’nun gerçeklerden ne kadar kopuk olduğu, AKP olağanüstü kongresinde hayal ettiği şehir mimarisinden bile belli:
“Kadim karakterin modernite ile yüzleştiği yerde yıkıcı olmayan, darbe vurmayan modern mimariyi kabul edeceğiz. Ama kadim tarihi birikimimize bir tehlike teşkil ettiğinde ona karşı duracağız. Dikey mimari değil, yatay mimariyi kadim şehirlerimizde egemen kılacağız ve küreselleşme anlamında da bütün şehirlerimizi, kadimi koruyan modernite birikimini kullanan küresel şehirler haline getireceğiz.”
Siz söyleyin, bizim kadim şehirler dikey mi, yatay mı? Dikeyleri kim dikti, kim aldı, kim sattı? Davutoğlu, dava arkadaşlarının 16/9 gökdelenlerini mi, partisinin rant ihalelerini mi yıkacak?
Kör mü, yoksa başka bir ülkeye mi bakarak konuşuyor?
Sonuç olarak…
Eğer cümbür cemaat, milletçe ve ümmetçe “Davutoğlu’nun Harikalar Dünyası” filminde oynamıyorsak, galiba benim kâbuslarım, yeni Başbakan’ın rüyalarından daha gerçekçi!
*Literatür Yayınları, 2008
**Dışişleri Bakanlığı SAM, 2009

G NOKTASI
Başımın üstünden,
Bir kuş geçti
Gecede baykuş öttü
Arabalar bir bir gitti geldi
Başımın üstünde yıldızlar
Neler neler yapıyorlar
Sen ne düşünüyorsan onu diyorlar
Başımın üstünden kuş
Bir yel esti
Üşüdüm
Baykuş öttü
Uçtu da korkuttu
Suya yakamoz düştü
Çekilirken sular
Bölündükçe uykular
Küsen barışan âşıklar
Şiir geldi kâğıtta
Kalemle buluştu
Yaralı kalbimi yıldızla sardım
Başımın üstünden
Bir kuş uçtu
Bakakaldım.
REFİKA TORAMAN

“Geçmiş, dikiz aynası gibidir. Arada bir bakarsan, aldığın yolu gösterir. Ama sürekli bakarsan, önüne dikileni görmezsin!”
ANONİM BİLGE  

Yazarın Son Yazıları

Bir sosyal demokratın anıları

Halkçı Parti’nin genç milletvekilleri koşulların izin verdiği ölçüleri aşarak 12 Eylül ve sonrasındaki işkence iddialarını Meclis gündemine taşıyordu.

Devamını Oku
14.12.2025
Hello Papa, sen misin yeni baba?

Boğaz kıyılarındaki küçük Byzantion yerleşkesini Nova Roma’ya (Yeni Roma, bugünkü İstanbul) dönüştürecek yıkım-yapım çalışmaları 324 yılında başladı.

Devamını Oku
07.12.2025
Türkiye’nin ilk kitap müzesi: FKE

Fethiye, yurttaşların ormanları yanmasın diye nöbet tuttuğu ve olağanüstü güzellikte kıyı şeridine çöken muktedirlere, muktedir torpillilerine karşı kazanamayacaklarını bile bile mücadeleye girmekten korkmayan çevreciler ile yurtsever Yörüklerin diyarıdır.

Devamını Oku
30.11.2025
Karar ve tavır

Türkiye artık ulusal bir toplum değil.

Devamını Oku
23.11.2025
Onlar SAFE, bizler saf..

Hayhuy arasında kaynadı gitti...

Devamını Oku
16.11.2025
Yangın önlemek mi, keriz silkelemek mi?

Turizm, Türkiye’nin en önemli gelir kaynaklarından biri.

Devamını Oku
09.11.2025
Panik atak mı, panik aşk mı?

Kırk yaş, rastgele bir yaş değildir.

Devamını Oku
02.11.2025
İster zart, ister zurt, illaki zort

Dünyada pek çok devlet ve yönetim biçimi vardır.

Devamını Oku
26.10.2025
Yılanların yalanı

Türkiye’nin yalanları, tarihi kadar uzun, kalın ve kuyrukludur.

Devamını Oku
19.10.2025
Hayaller Riviera, gerçekler Gazze

ABD’nin en hafif deyimle en tuhaf başkanı Trump’ın Gazze’ye ilişkin bir projesi var.

Devamını Oku
12.10.2025
Siter yalha züdü çekger dirmi?

Çocukken çok sevdiğim bir oyun vardı. Belki siz de oynamışsınızdır...

Devamını Oku
05.10.2025
Al saat ver saat

Makronezya müstebiti Valdemir Potin’in ricası üzerine Mikronezya’yı barışçıl amaçlarla işgal eden 100 bin Çinli askeri doyurmak kolay değildi.

Devamını Oku
04.10.2025
Bir muhtarın çığlığı

11 Eylül 2025 tarihinde Kadıköy ilçesindeki Caferağa Mahallesi’nin kalbindeki tek mazbut (tahrip edilmemiş alan), Ali Oğlu Hüseyin Vakfı’na ait 12 dönümlük arsa için bir ihale düzenlendi.

Devamını Oku
28.09.2025
Hatırla sevgili, o makus tarifi

100 bin Çinlinin 100 bin nüfuslu Mikronezya adasını işgali, iştah ve sefayla sürüyordu.

Devamını Oku
27.09.2025
Eğriliğin ederi, doğruluğun bedeli

Dünyanın tüm kedileri aynı dili konuşur, aynı tınılarda hırlar ve miyavlarlar.

Devamını Oku
21.09.2025
Kayyum devşirme

12 Haziran 2011 genel seçimleri, Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP genel başkanı olarak girdiği ikinci, oy kullanabildiği ilk seçimdi.

Devamını Oku
14.09.2025
Sal gideyim, salla geleyim

Yalnız ve güzel ada Mikronezya’nın uyuşuk ahalisi, her şeye alıştığı gibi savaşsız gerçekleşen Çin işgaline de alışmış, minnak adayı nüfusu kadar işgalciyle paylaşmayı da kabullenmişti.

Devamını Oku
13.09.2025
Hayaller dolgun fon, gerçekler yırtık don

Güzel bir Kafkas atasözüdür: “Yükseklerde ne eserse alçaklarda onu toplarsın.”

Devamını Oku
07.09.2025
Belirsizliğe doğru

Joseph Ignace Guillotin, 1738 ile 1814 yılları arasında yaşamış bir doktor; Paris Tıp Enstitüsü’nde anatomi dersleri veren bir hocaydı.

Devamını Oku
31.08.2025
Yarım insan hakları

Mısır, nüfus çoğunluğu Müslüman bir ülkedir.

Devamını Oku
24.08.2025
我们身后还有十五亿

Çin’in Mikronezya’yı sessizce işgali Makronezya müstebiti Valdemir Potin hariç, Ezya arşipelindeki tüm istibdatları heyecana gark etmiş ve hatta okyanus ötesi kıtaları da zıplatmıştı.

Devamını Oku
23.08.2025
Bir vasiyetin ağırlığı

“Toplum olarak fikirdüşünce gelişmesi ve vicdan bilinçlenmesi gibi nimetlerden yoksun kalmışlığımızın iki sorumlusu vardır...

Devamını Oku
17.08.2025
Çin işi, asker dişi

Mikronezya ile Yutania’nın şöyle ağız tadıyla bir türlü kapışamayan ordularının sahillerde pineklediği bir sabah; olan oldu.

Devamını Oku
16.08.2025
İsyan hakkı

İnsanlar niçin anneye, babaya, düzene isyan ederler?

Devamını Oku
10.08.2025
Yanık toprak taktiği

Türkiye, artık ağır yaralı bir ülke.

Devamını Oku
03.08.2025
Satamam derdimi kimseye

Mikronezya’nın Yutania ile nihai kapışması beklenirken Ulu Çoban Muktedir Makropiç’in de askeri ve sivil ahalinin moralini elbette yüksek tutması gerekiyordu.

Devamını Oku
02.08.2025
Patria Nostra’dan Madara Mostra’ya

Hani karşınızda biri limon yer, sizin damağınız kamaşır.

Devamını Oku
27.07.2025
Emekli açlık, emeksiz tokluk

Köyde doğdum. Lise bitene kadar kara lastik ayakkabı giydim. Devlet yurdunda tıkış tıkış vaziyette üniversiteyi bitirebildim...

Devamını Oku
20.07.2025
Son dilek, yok çörek

Mikronezya ve Yutania’nın yaz sıcağında çöle dönüşen kumsallarında düşman beklerken sivrisinek avlayan, sevdiklerinden aylardır uzak kalan askerler, depresyona giriyorlardı.

Devamını Oku
19.07.2025
Yüreğimiz sızlar, ciğerimiz yanarken...

Canlılar arasında bir canlı türü olan insanın, ait olduğu memeliler sınıfındaki diğerlerinden tek üstünlüğü, beyinsel yeteneğidir.

Devamını Oku
13.07.2025
Dar sahada kısa paslaşma

Mikron ordusu kıyıda düşman beklerken, Betonit Saray’da işler çığrından çıkmıştı. Olası savaş masrafları boyuna yoksul halkın sırtına bindiriliyor; savaş korkusu ise Kel Tepe’deki ayrıcalıklı nüfusun cima furyasını kamçılıyordu. Sarayın CİA danışmanı Frozen Goldstein, donuk zekâsına karşın epeyce ateşli bir çapkındı. Güzeller güzeli karısı Frambuaz ise başlangıçta dini bütün bir Yolcu ve erdemli bir kadındı. Ama kocasının ihanetlerini öğrenince yoldan çıkmış; “göze göz dişe diş” deyip o da cima havuzuna atlamıştı.

Devamını Oku
07.07.2025
Diyanet’in yol harcı, teğmenlerin ihracı

Tuzla Piyade Okulu’nda 10 Kasım 2023’te Atatürk’ü anma etkinlikleri için son hazırlıklar yapılıyordu.

Devamını Oku
06.07.2025
Saçma sapan bir savaş mıydı?

Saçma sapan bir savaş mıydı? İ srail’in suikast saldırıları, İran’ın Demir Kubbe’yi delen füzeleri, ABD’nin İran’ı bombardımanı, yıkılan binalar, insan kayıpları ve pek de anlam verilemeyen bir savaş daha tavsadıktan sonra ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth dünyaya açıkladı: “Biz bu saldırılara aylardır hazırlanıyoruz…”

Devamını Oku
29.06.2025
Suratın tatlısı, limonun ekşisi

Mikronezya adasının Yutania’ya bakan kıyı şeridinde, askeri karargâh dışında bir sivil yaşam belirtisi de vardı...

Devamını Oku
28.06.2025
Sarı Paşa ve Türk Mucizesi

Vakit dardı. Kütahya mücadelesi sonrası, Yunan ordusu var gücüyle saldırıya geçecekti.

Devamını Oku
22.06.2025
Felekten bir gece, adını hece hece

Bolluk ve mutluluk istibdatı Yutania adasında, herkes seferberlik öncesi günleri özlüyordu.

Devamını Oku
21.06.2025
Organize işler

Antik Yunan tarihinin “Sokrates öncesi” diye anılan ilk filozofları, sayıları 23’e ulaşan bir düşünür topluluğuydu.

Devamını Oku
15.06.2025
Doğal cennetten parasal cinnete: Türkiye

Jeolojik olarak yaklaşık 300 milyon yıl önce oluşan ve şairin dediği gibi Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan Anadolu, birçok ilkleri barındıran bir coğrafya olmasının yanı sıra çok çeşitli bitki ve hayvana da ev sahipliği yapar.

Devamını Oku
08.06.2025
Yalan patolojik, savaş psikolojik (2)

Dünyada halen “iftira yoluyla algı operatörlüğü” yapan pek çok hükümet ve istihbarat kurumu, Edgar Hoover’ın yasadışı COINTELPRO yöntemlerini izliyor.

Devamını Oku
01.06.2025
Yalan patalojik, savaş psikolojik

İster muktedir olsun ister muhalif, tüm politikacıların yalan söylemesine dünya halkları da alışıktır, biz de epeyce idmanlıyız.

Devamını Oku
25.05.2025