Gezi bir halk hareketiydi
Deniz Yıldırım
Son Köşe Yazıları

Gezi bir halk hareketiydi

21.11.2018 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Gezi yine gündemde. Aradan neredeyse 6 yıl geçti, dillerinden düşmüyor; bir de hâlâ “örgüt”, “lider” aranıyor. Aralarında akademisyenlerin de olduğu çeşitli sivil toplum kuruluşlarının üyelerine dönük gözaltı operasyonu da bu arayışın devamı.
Gözaltına alınan kişilerle aynı anlam dünyasını paylaşmayabilirsiniz. Ancak ifadeye çağrılsa rahatlıkla gidecek kişilerin sabahın 6’sında evlerine yapılan baskınla gözaltına alınmaları ve biri hariç, ifadeleri alınır alınmaz serbest bırakılmaları da gösteriyor ki, amaç “yöntem” üstünden korku salmak. Oysa Gezi, iktidarın tam da bu tür uygulamalarından bıkan milyonların itirazıydı. İktidar bunu biliyor; tabanını korkuyla teyakkuzda tutmak için karalamayı sürdürüyor.
Toplumsal hareketler, siyasal muhalefetin tıkandığı yerde güçleniyor. Gezi’nin milyonları seferber edebilmesinin arkasında Türkiye’de siyasal muhalefetin tıkanması da etkiliydi. İktidar Gezi’yi anlamadığı gibi, siyasal muhalefet de kavramadı. Yeni kuşakların özgürlükçü, halkçı talepleri karşısında muhalefet Gezi’den beri daha da sağa çekti. Toplumsal itirazlar gençleşti; muhalefet partileriyse 65 yaş üstü liderlerle siyaseti sürdürdü. Gezi’nin programını, taleplerini, birleştiriciliğini, yaratıcılığını ve kadrolarını kendi yenilenmesi için fırsata çeviremedi muhalefet güçleri. Ülkenin gidişinden rahatsız ve kendisini ifade edememekten bıkmış milyonlar, Gezi Parkı’na kışla yapılmamasına dönük toplumsal eylemle birleşerek kendi rahatsızlıklarını ifade etmenin geçici bir yolunu buldu. Ne iktidar kavradı, ne de muhalefet. İkisine de eleştiriydi.
Gerçek bu, ama iktidar çevresinde komplo teorisi üretimi bitmiyor. Öyle ya, kaç yüz cuma geçti, “üstleri çıplak, deri eldivenlilerin saldırı görüntüleri” yayımlanacak daha. Atın ortaya, inanan çıkar nasıl olsa. Biz çürütelim yine de.
İlk tezleri: “Gezi bir terör eylemidir, suça bulaşmıştır.” Hayır, değildir. Her barışçıl protesto, elbette içine sızmak, şiddeti teşvik etmek isteyen yapılar tarafından da tehdit edilir. Bunlar kuşkusuz olmuştur; ancak ana kitlenin duyarlılığı, Türkiye tarihinin en barışçıl, uzun erimli ve en kitlesel halk hareketinin oluşumunun terör ve şiddet ile esir alınmasını önlemiştir. Ve gencecik çocukların öldürülmesinin mazereti de olamaz bunlar. Fakat bir saniye, terör suçu demişken aklımıza geliyor. Gezi’yle ilgili davalar beraatle sonuçlanırken, Gezi sürecinde İstanbul’u yönetenler şimdi nerede? Dönemin İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ve dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, FETÖ kast edilerek “örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme” suçundan hüküm giydi ve İstinaf Mahkemesi ekim başında cezalarını onadı. Dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ise Kadir Topbaş’tı. İstifa etti; neden istifa ettirildi acaba? Kamuoyunun bilgilendirilmeye hakkı yok mu? Yani milyonları suça bulaşmakla itham etmeden önce, kesinleşen hükümler, açıklanmayan iddialar tarafına bakmayı deneyebilirsiniz.
İkinci tez: “Gezi’nin arkasında yönlendirenler var, örgütler var”. Örgütlenmek suç değil; ancak burada kastedilen suç örgütleri. Bu bakış, Fransız bilimci Le Bon’un kitle korkusuyla ortaya attığı, asırlık “kalabalıklar teorisi”ni çağrıştırıyor. Yani “kitlelerin kendi akılları, kendi iradeleri yoktur; kitleler sürüdür, çobansız hareket edemez; ancak birileri kandırırsa harekete geçer” tezini. Fakat bu ülkede herkes kandırılmıyor. Normal zamanlarda sokaklarda, meydanlarda barışçıl protesto geleneği olmayan milyonlarca insanın bu kez meydanları tercih etmesinin arkasındaki gerçek nedenler neydi? Bu soruyla yüzleşeceklerine, “yerlilik, millilik” diye diye Fransız Le Bon’un eskimiş tezlerini parlatıyorlar.
Halka “sen kendin iş yapamazsın” demenin, halka “bidon kafalı”, “göbeğini kaşıyan adam” mantığıyla üstten bakan anlayıştan hiçbir farkı yok. İkisi de halkı küçümsüyor. İkisiyle de mücadele etmek gerekiyor.
Üçüncü tezleri: “Gezi’nin lideri Osman Kavala.” Israrlılar, bütün iradeyi tek kişiye teslim etmeden hiçbir siyaset yürütemedikleri için olsa gerek, Gezi’ye de mutlaka elle tutulur, gözle görülür bir şahıs, bir lider arıyorlar. Oysa Gezi lidersizdi. Memleketin “tek adam” otoriterliğine sürüklenmesine, “mahkeme kararını tanımam” diyen çizgisine, “iki ayyaş” aymazlığına karşı tabandan, kolektif bir itirazdı.
Bir de, “eylemciler ithal”miş. Milyonlar ithal değil, geçiniz. Fakat buğdaydan kırmızı ete, mercimekten nohutda memleketi ithalat bağımlısı yapanları savunanların köşelerine, manşetlerine, dillerine hiç yakışmıyor ithalat eleştirisi.
Özetle, Gezi bir halk hareketiydi. Karalamayınız, gerçekle yüzleşiniz.  

Yazarın Son Yazıları

Cumhuriyet’e veda

Cumhuriyet’e veda

Devamını Oku
04.06.2022
‘Koalisyon eşittir kriz’ formülü üzerine

‘Koalisyon eşittir kriz’ formülü üzerine

Devamını Oku
21.05.2022
Geçim siyaseti, aday siyaseti

Geçim siyaseti, aday siyaseti

Devamını Oku
07.05.2022
Hak mücadelesi

Hak mücadelesi

Devamını Oku
30.04.2022
23 Nisan ve iki halkçılık

23 Nisan ve iki halkçılık

Devamını Oku
23.04.2022
Enstitülü kuşak ve gelecek zaman

Enstitülü kuşak ve gelecek zaman

Devamını Oku
16.04.2022
‘Sonra hayat devam etti’

‘Sonra hayat devam etti’

Devamını Oku
02.04.2022
Değer mi hiç?

Değer mi hiç?

Devamını Oku
26.03.2022
Savaş ve siyaset

Savaş ve siyaset

Devamını Oku
19.03.2022
Transit

Transit

Devamını Oku
12.03.2022
Savaş (05 Mart 2022)

Savaş

Devamını Oku
05.03.2022
Ukrayna

Ukrayna

Devamını Oku
26.02.2022
Cemre düştü

Cemre düştü

Devamını Oku
23.02.2022
İttifaklar, temsiller ve adlandırmalar

İttifaklar, temsiller ve adlandırmalar

Devamını Oku
16.02.2022
Güneşli Pazartesiler

Güneşli Pazartesiler

Devamını Oku
12.02.2022
En uzun gece

En uzun gece

Devamını Oku
09.02.2022
Çatlak

Çatlak

Devamını Oku
05.02.2022
Rejimin yeni aşaması

Rejimin yeni aşaması

Devamını Oku
02.02.2022
Borç

Borç

Devamını Oku
29.01.2022
‘Siyasetin sonu’

‘Siyasetin sonu’

Devamını Oku
19.01.2022
Ahlat Ağacı’nın borç toplumu

Ahlat Ağacı’nın borç toplumu

Devamını Oku
15.01.2022
Kişiselleşme değil ortak çözüm programı

Kişiselleşme değil ortak çözüm programı

Devamını Oku
12.01.2022
Deli İbram Divanı

Deli İbram Divanı

Devamını Oku
08.01.2022
İki ülkeden Türkiye’ye

İki ülkeden Türkiye’ye

Devamını Oku
05.01.2022
Boric’den Babiš’e, Şili’den Çekya’ya

Boric’den Babiš’e, Şili’den Çekya’ya

Devamını Oku
29.12.2021
Kâğıt

Kâğıt

Devamını Oku
25.12.2021
Geçim ve seçim: Şili dersleri

Geçim ve seçim: Şili dersleri

Devamını Oku
22.12.2021
Tatar Çölü’nden Tatar Ramazan’a

Tatar Çölü’nden Tatar Ramazan’a

Devamını Oku
18.12.2021
Yeni model

Yeni model

Devamını Oku
15.12.2021
Joker

Joker

Devamını Oku
11.12.2021
Milli Görüş partileri

Milli Görüş partileri

Devamını Oku
08.12.2021
Drogolaşma ve Don Kişotlaşma

Drogolaşma ve Don Kişotlaşma

Devamını Oku
04.12.2021
Birincil ittifak

Birincil ittifak

Devamını Oku
01.12.2021
Oblomov’dan Don Kişot’a

Oblomov’dan Don Kişot’a

Devamını Oku
27.11.2021
‘Yoksulluk Kader Olamaz’

‘Yoksulluk Kader Olamaz’

Devamını Oku
24.11.2021
Labirent

Bir intiharın genel provası

Devamını Oku
20.11.2021
Akışına bırakmak

Akışına bırakmak

Devamını Oku
17.11.2021
Kalabalığa kaçış

Kalabalığa kaçış

Devamını Oku
13.11.2021
Yeni kamuculuk ve kooperatifler

Yeni kamuculuk ve kooperatifler

Devamını Oku
10.11.2021
Truman kaçışı

Truman kaçışı

Devamını Oku
30.10.2021