Tiyatro özgürlük ister!

Tiyatro özgürlük ister!

22.11.2018 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

‘Avrupa Tiyatrosu Ödülü’ Rus yönetmen Valery Fokin’in oldu

Dünyanın dört bir yanından gelmiş tiyatro insanları beş gün boyunca sabahtan akşama tiyatro görmüş, tiyatro yemiş, tiyatro içmiş, tiyatro konuşmuştuk. Ve şimdi, St. Petersburg’da Çarlık Rusya’sının belki de en görkemli yapılarından Alexandrinski Tiyatrosu’nda; müthiş şatafatlı bir sahnede Avrupa Tiyatro Ödülleri veriliyordu.
Ödül töreni eşsiz bir özenle hazırlanmıştı. Trompetler çalıyor, koro müzik eşliğinde anons yapıyor, gerilim, Commedia del Arte kostümleri içinde yol göstericiler... Ödül alacaklar sahne asansörüyle, derinlerden gelip sanki sahneye ışınlanıyor vb...
Derken sahneye Kirill Serebrennikov adı düştü. Ortalık buz kesti. Hayat durdu! Sanki! Salondaki herkes St. Petersburg’da gözaltına alınan, bir yılı aşkın süredir Moskova’da evde göz hapsinde tutulan ünlü sinema ve tiyatro insanını biliyordu. Onun yeri bu gece bu sahne olmalıydı. Ama işte ...
Birileri “Biz de çok üzgünüz. Ama Rusya’da yargı bağımsızdır. Yargıya kimse karışamaz...” diye bir şeyler söylüyordu... (Ben bu sözleri daha önce de duydum: Putin’den mi; Erdoğandan mı? En iyisi bu yazıya baştan başlayayım:)

Birikimlere saygı
“Avrupa Tiyatro Ödülü”, (Premio Europa) 1987’den bu yana her yıl, tiyatro sanatının olanaklarını genişleten, ufkunu açan, evrensel bir dil yakalayan tiyatro insanlarına veriliyor. Giorgio Strehler, Peter Brook, Arianne Mnoushkine, Heiner Müller, Robert Wilson, Lubimov, Lev Dodin, Pina Bauch, Harold Pinter ... Bu güne dek bu ödülü alanlar arasında... Bu isimleri, yalnızca şöylece sıralamak bile, bana bir kez daha iyi ki İKSV ve Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivalimiz var dedirtiyor. Dünya tiyatrosunda çığır açmış bu isimlerin çoğunu, bizler İstanbul Tiyatro Festivali sayesinde izleyebildik ve izliyoruz. Büyük Ödül bir işe değil, tüm işlere daha doğrusu birikime veriliyor. Avrupa Birliği’nin en önemli kültür projelerinden biri. Uzun yıllar Sicilya’da Taormina, ödüllere ev sahipliği yaptı. Sonra gezici oldu.
Uluslararası bir jürinin belirlediği Büyük Ödüle bu yıl Rus Tiyatro adamı Valeri Fokin değer görüldü. Özel ödül ise “İspanya’nın Yıldız Kenter’i” dediğim Nuria Espert’e verildi. (Geçirdiği bir kaza nedeniyle gelip ödülünü alamadı ve performansını izleyemedik.)

Eski-yeni kucaklaşması
Valeri Fokin Rusya’nın en önemli yönetmenlerinden. Lermontov, Dostoyevski, Tolstoy ve Gogol uzmanı. Ününü, klasiklere yeni yorumlar, yeni yöntemler getirmesine borçlu. Eskiyle yeniyi kaynaştırdığı gibi, felsefeyle psikolojiyi; düş gücüyle teknik beceriyi buluşturuyor. Bu yolla adeta kendine özgü bir dil kazandırmış Rus tiyatrosuna.
Ondan 2 oyun izleme fırsatı buldum. Biri “Maskeli Balo: Geleceği Anımsamak” muhteşemdi:
1917 Şubat Devrimi günlerinde ayni Çarlık Tiyatrosu Alexandrinski’de efsanevi bir temsil verilmektedir: Meyerhold’un sahnelediği “Maskeli Balo” . O güne dek gerçekleştirilmiş en pahallı, en lüks prodüksiyon... Çarlık yıkılır, ilk sosyalist hükümet göreve gelir. Oyun devam eder... 1941’de sahneye düşen bir bombayla dekor kostüm yok oldu denir. (Belki de bahanedir) Oyun kaldırılır.
İşte şimdi Fokin, “Maskeli Balo: Geleceği Anımsamak” oyunuyla, o temsili yeniden kurguluyordu. O günün muhteşem görkemli kostüm ve minimalist dekorları ama günümüzün teknik olanakları; günümüz müziği ve koreografi anlayışı ve günümüz yorumuyla. Sonuçta 3 kişilik (karı-kocaâşık) sıradan bir melodram, sadece yeniden yaşatma değildi. Kalabalık “çevresiyle” seyrine doyamadığınız eşsiz bir toplumsal eleştiriye dönüşüyordu...

Şvayk geri gelirse
Valeri Fokin’den izlediğim öteki oyun “Svayk- Geri Dönüş”... Bildiğimiz roman kahramanının günümüz dünyasına geri dönüşü ve yeryüzünde pek bir şeyin değişmediğini görmesi... Hâlâ savaş kışkırtıcılığı;vahşet; askerliğin en berbat yanları... Ama gülümseten değil, içimizi acıtan gerçekler.
Oyun üç bir yanı politikacıların , devlet adamlarının profilleriyle çevrili bir alana yerleştirilmişti. Onlar fısıldıyor, zavallı insancıklar rollerini oynuyor gibi. Ve de resmi tarihi yazma görevinin Şvayk’a verilmesi... O ölünce propagandayı sürdürme görevi seyirciden seçilen bir başkasına verilir.
Dünyanın savaşlarla kan gölüne çevrildiği bir dönemde sadece savaş karşıtı oyunlar izledim Rus tiyatro ustalarından. (Yerim bitti, devamı bir başka yazıya... )
Gelelim ödül törenine... O gece Rusya dışından ödül törenine katılan pek çok tiyatrocu, tutsak Rus tiyatro insanı Kirill Serebrenikov’u andı. Kirill’in yanındayız denildi. Neden mi? Çünkü hepimiz farkındaydık: Tiyatro özgürlük ister!
Madem bizler özgürüz, haydi tiyatroya! İstanbul Tiyatro Festivali bir daha görme olanağınız olmayacak oyunlar ve performanslarla sürüyor...
Ben olsam kaçırmam...  

Yazarın Son Yazıları

Işığı hiç sönmeyecek

O, Nermin Abadan Unat. Neden mi ona minnet borcumuz var?

Devamını Oku
14.12.2025
Roman gibi

Sabiha Sertel (1895-1968) ve Zekeriya Sertel (1890-1980). Osmanlı’nın sonu, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında duygu ve düşünce dünyamıza sonsuz katkılarda bulunmuş bu iki önemli ismi bu ülkede yaşayan herkesin, hele hele gazeteciliği meslek edinmiş her insanın çok yakından bilmesi gerekir.

Devamını Oku
11.12.2025
Aşkla ölüm arası

O kadar güzeldi ki tadı damağımda kalmıştı.

Devamını Oku
07.12.2025
Yok etmek/Yaratıcılık

Bir yanımda yaratıcılık, bir yanımda yok edicilik. İkisi de çekiştirip duruyor iki kolumdan.

Devamını Oku
04.12.2025
Tiyatro hazinemize yolculuk...

Duvardaki dev afişten fırlayıp kucaklaşacakmışız gibi bana bakan genç kadın, Suna Pekuysal.

Devamını Oku
30.11.2025
Hukuk bitti

Dünkü gazetemizde, “Korkma Biz Kadınız!” başlığını görmek çok hoşuma gitti.

Devamını Oku
27.11.2025
Çocuklar için...

Çocuklarımız için neler neler yapmayız ki...

Devamını Oku
23.11.2025
Grup Yorum’dan mektup var

Ülkemin hapishaneler coğrafyasından sık sık mektup gelir.

Devamını Oku
20.11.2025
BACH, Diyarbakır'da...

Neredeyse 30 yıldır Hakan Erdoğan Prodüksiyon “Bach İstanbul’da” başlığıyla klasik müzik konserleri düzenler.

Devamını Oku
16.11.2025
Oktay Ekinci kitabı

Oktay Ekinci... Bu isim Cumhuriyet okurlarının hiç ama hiç yabancısı değil.

Devamını Oku
13.11.2025
Paris’ten Diyarbakır’a

Paris ve sonbahar.

Devamını Oku
09.11.2025
Her daim muhalif

“Ve sonunda Joan Baez hastalığı yendi, sağlığına kavuştu!”

Devamını Oku
06.11.2025
Susmak onaylamaktır

“Hava kurşun gibi ağır/ Bağır bağır bağırıyorum/ Koşun. Kurşun eritmeye çağırıyorum...”

Devamını Oku
02.11.2025
Küllerden doğan ışık

Cumhuriyetin 102. yıldönümünü dün kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
Bodrum Cup: Kuşaktan kuşağa ileri!

Ege’nin ortasında bir sabah...

Devamını Oku
26.10.2025
Tiyatro sorgulamaktır

Daha 29. Uluslararası İstanbul Festivali başlamamıştı.

Devamını Oku
23.10.2025
Filler ve Karıncalar

Prag Tiyatro Festivali’nden ayağımın tozuyla dönüp tüm gördüklerimi sizinle paylaşmaya hazırlanıyordum ki sevgili arkadaşım Genco Erkal’ın sesi kulağımın dibinde bitiverdi: “Çekya’yı bırak önce Cihangir’e bak!”

Devamını Oku
19.10.2025
Prag’dan sevgiler

Sevgili okurlar Prag’dayım.

Devamını Oku
16.10.2025
Jandarmalı-jandarmasız günler

Sabah 6.30’da kapı tekmeleniyor. Jandarma içeri dalıyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Tiyatro ve siyaset

Bu yazının başlığı “Afife Jale Ödül Töreni’nin düşündürdükleri” olacaktı.

Devamını Oku
09.10.2025
Celladına âşık olmak...

Olmayan suçlar... Yazılmayan iddianameler... Yazılıp uygulanmayan kararlar... Ve hukuk ile guguk arasında yaşamaya devam çabası... Tamam yakınmayı bırakıp sadede geliyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Travmalarla yaşamak...

Nasıl yaşamak bu! Kâh gökyüzünde kanat çırpıyoruz kâh en dipsiz kuyuların derinliğinde kayboluyoruz.

Devamını Oku
02.10.2025
Yaşar Kemal’e adanan bayram

26 Eylül’de Ankara’da 93. Dil Bayramı’nı kutladık. Dil Derneği ve Çankaya Belediyesi’nin ortaklaşa etkinliği Yaşar Kemal’e adanmıştı.

Devamını Oku
28.09.2025
Ellerinde Toprak

“Sömürü bir bütündür. Bütün insan değerlerinin sömürülmesiyle, doğa değerlerinin hoyratça sömürülmesi bir arada gidiyor. Türkiye toprakları yıkıma uğratılıyor, hopur ediliyor. Biz Türkiye üstünde mirasyedileriz. Yıkımımızdan Türkiye’nin hiçbir insanı ve doğa değeri kurtulamıyor.”

Devamını Oku
25.09.2025
‘Üç Ayaklı Kedi’ İstanbul’da

İstanbul dolu dizgin.

Devamını Oku
21.09.2025
Nice yıllara Hrant Dink

15 Eylül, arkadaşımız, yoldaşımız, omuzdaşımız, ülkemin en aydın, en dürüst, en yararlı, en barışçı insanlarından Hrant Dink’in yaş günüydü.

Devamını Oku
18.09.2025
Düşme var düşüş var

Bundan önceki yazım şöyle bitiyordu: “Yeryüzü muhteşemdi. Türkiye’nin asla uygarlıktan, yaratıcılıktan, aydınlıktan ve gelecekten vazgeçmeyeceğine dair umutlarımız tazeleniyordu.”

Devamını Oku
07.09.2025
Büyülü aydınlık bir gece

Elbe Nehri’nin kıyısında görkemli mi görkemli o yapı bir mucize gibi yükseliyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Hapishane ve ödül: Vicdan ve haysiyet

Hafta içinde hapisteki iki çok değerli insanımıza yine uluslararası ödüller verildi.

Devamını Oku
31.08.2025
Paramparça ve umut

Bunalıyorsunuz, kahroluyorsunuz, her yerde haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik diyorsunuz...

Devamını Oku
28.08.2025
Dünyanın sesleri İstanbul’daydı

Bu başlığı yazdım. İstanbul’da bir haftadır süren o muhteşem coşkuyu paylaşacağım diye düşünürken birden bir suçluluk duygusuna kapıldım.

Devamını Oku
24.08.2025
Edremit Kitap Fuarından...

Edremit Kitap Fuarı’ndayım...

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet suç işliyor!

Diyanet İşleri Başkanlığı suç işliyor.

Devamını Oku
17.08.2025
Tiyatro durakları...

Adaletten eğitime, sağlıktan beslenmeye, her şeyin sahtesine, zehirlisine mahkûm edildiğimiz, yalanlarla kuşatıldığımız şu günlerde kimi alanlarda hakikatle, sahici olanla karşılaşmak iyi geliyor insana.

Devamını Oku
14.08.2025
Bodrum’un markasına dönüşen bale festivali

Son yıllarda adeta Bodrum’un kültür markasına dönüşen Uluslararası Bodrum Bale Festivali’nden söz edeceğim.

Devamını Oku
10.08.2025
Algılamanın sınırsızlığı

20. ve 21. yüzyıl tiyatrosuna damgasını vuran dâhi Robert Wilson tedavi olmak istemeyerek New York Long Island’da kurmuş olduğu Watermill Eğitim ve Üretim Merkezi/okul/ müze/kültür merkezinde son ana dek çalışarak 31 Temmuz’da öldü.

Devamını Oku
07.08.2025
Türkiye’nin Aydınlık Yüzü / Belleğimizin Bekçisi: Metin Sözen

Metin Sözen: (24 Mayıs 1936, Harput, Elazığ-31 Temmuz 2025, İstanbul)...

Devamını Oku
03.08.2025
Herkes için sanat: Anadolu Sergileri

Yılın belki de en sıcak gününde deniz kıyılarını bırakıp Milas’ta kapalı bir mekânda bir sergi görmeye gideceğimi söyleseler pek inanmazdım.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir dokunuşa bin ah!

“Ayakucumda deniz, kaynayarak yanan bir zümrüt, sonra mavi, sonra menekşe, ne var ki üzerine tuzla buz edilmiş milyonlarca ayna parçaları yağmış, alev alev yanıyor, çakıyor, çakıntıdan göz alıyor.”

Devamını Oku
27.07.2025
Tüm iyilerin Altan ağabeyi

Altan Öymen aramızdan ayrılıp sonsuzluğa göçerken bile hepimize bir ders verdi...

Devamını Oku
24.07.2025