Sayın Arınç, Bıktırdınız Artık!

25 Ekim 2014 Cumartesi

Sayın Arınç, Devrimci İşçi Sendikaları Federasyonu düzenlemiş olsa yanından bile geçmeyeceğinizi adım gibi bilmeme karşın AKP siyasetine yandaş Hak-İş’in düzenlediği, konusu “emek” olan kısa film yarışmasının ödültörenine katılmanızı yine de olumlu buluyorum. 
İyi de bu yarışmada ödüle layık görülen, çocuk işçi ölümlerinin anlatıldığı yönetmen Suat Eroğlu’nun filmini salonda izlerken filmdeki “küfürlü, sigaralı” sahnelere yüksek sesle tepki gösterme, filmin kısa kesilmesini, beğenmediğiniz sahnelerin buzlanmasını isteme hakkını kendinizde nereden buldunuz? 
Bir filmi beğenmeyip eleştirebilirsiniz; bu herkes gibi sizin de hakkınızdır fakat bunun bir yeri, yolu, yordamı vardır. Yeri herhalde ödül töreni, yolu yordamı da jüri tarafından yapıtı ödüle layık görülen yönetmenini yerin dibine sokmak değildir! 
Bari bu tür sanatsal etkinliklerde sizi dinleyen kitleyi kışkırtmaktan, sizin gibi düşünmeyen, davranmayan insanları hedef göstermekten vazgeçiniz. Bu son olayda gördünüz, bir adam kalktı, yönetmen Suat Eroğlu’nun üzerine yürüdü ve aklı sıra sizin adınıza burnuna yumruğunu indirdi. 
Ne düşündüğünüzü merak ediyorum. 
                                                            ***
Bir çift söz de Hak-İş yöneticilerine… Kazananlara ödüllerini vermeleri için Başbakan ve Başbakan Yardımcısı’ndan başka kimse bulamadınız mı? 
Suat Eroğlu şunları söylerken, yerden göğe haklı: “Bu tutum (Sayın Arınç’ın davranışı D.K.), Başbakan’ın bulunduğu bir ortamda bile bu gibi fütursuzca saldırılara sebep olabiliyor. Törenden önce de ödül öncesi konuşmayacağımı, tek isteğimin filmin salonda gösterilmesi olduğunu söylemiştim. Tahammülü olmayan siyasetçi-ler yerine işçilerin kendi hikâyelerini izlemesini isterdim. Biz sinemacılara bu ödüllerin işçiler veya sendika temsilcileri tarafından verilmesini isterdim” dedikten sonra ekliyor. “Ödül almadan önce beni ayakta alkışlayanların konuşmamdan sonra yerime otururken bana küfretmeleri ga-rip bir duygu. İnsani yönümüzün zayıfladığının göstergesi. Bunun nedeni de siyasetçilerimizin kurduğu dil. Bu dili değiştirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Filmimde çocuk işçilerin ya-şantılarını anlattım. Filmi işçi sınıfının korumasız evlatlarına yani çocuk işçilere ithaf etmiştim.” 
                                                            *** 
Sayın Arınç, şu sözleriniz hâlâ belleklerimizde: 
“Nerede o yüzüne baktığımız zaman yüzü hafifçe kızarabilecek, boynunu öne eğecek, gözünü bizden kaçırabilecek iffet sembolü, hayâ sembolü kızlarımız?” diyorsunuz. 
Biz ise kızlarımızın ürkek, korkak, sinik insanlar olarak yetişmelerini istemiyoruz. Siz kadın-erkek eşitliğini arzu etmiyor olabilirsiniz. Biz, kızlarımız toplum içinde dik duruşlu olsunlar istiyoruz. Kadın-erkek eşitliğini kızlarımızın, kadınlarımızın temel istemi olarak değerlendiriyoruz. Hayâ ölçütünüz de bizimkiyle örtüşmüyor. 
“Kadın toplum içinde kahkaha atmayacak!” 
diyorsunuz. 
Biz, kadınlarımız’ın toplum içinde de, hayatın her alanında da kahkaha atan mutlu insanlar olmalarını istiyoruz. 
“Hayat içkiden ibaret değil. Hayat seksten ibaret değil. Bir kısım çağdaş düşünceye sahip olduğunu söyleyenler sadece içki ve seksle olaylara bakıyorlar” diyorsunuz. 
Olaylara “sadece içki ve seksle” bakmak gibi patolojik bir yaklaşımın çağdaşlıkla arasında bir ilişki görmek ancak derin bir vehmin yansıması olabilir. Kendinizi bu sağlıksız vehimden bir an önce kurtarınız. 
Kısacası, bu sözleriniz, afaki öğütleriniz, ahlak dersleriniz gerçekten sıkıcı olmaya başladı. 
Bıktırdınız artık!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları