Hayatın içinden: Türkiye-ABD ilişkileri (9)

16 Mart 2018 Cuma

12 Eylül 1980 Darbesi de özünde ABD’nin Türkiye’deki çıkarlarıyla örtüşen bir müdahaleydi. ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’nin, darbeyi Merkezi Haber Alma Ajansı (CIA) Türkiye Masası Şefi Paul Henze’e Bizim çocuklar başardı” sözüyle duyurduğunu biliyoruz.
Bu darbe, ABD’nin geliştirdiği Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) çerçevesinde Türkiye bağlamında atılmış bir adımdı.
İlk kez 2003 yılında ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Marc Grosman, bir yıl sonra da Davos’ta ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney tarafından açıklanan Büyük Ortadoğu Projesi’nin ana hatlarına bir bakalım:
a) Enerji kaynaklarına sahip olan bölgelerin denetimi,
b) Enerji ulaşım yollarının kontrolü,
c) Terörist eylemlerin önlenmesi,
d) ABD çıkarlarının Ortadoğu’da korunması,
e) Bölgede bölgesel güç konumuna erişmiş ülkelerin bu etkinliğinin azaltılması, askeri güçlerinin küçültülmesi ve bu güçlerden ABD çıkarlarına uygun biçimde yararlanılması,
f) Kitle imha silahlarının yok edilmesi,
g) Bölgede ABD nüfuzunun yaygınlaştırılması.
BOP, 12 milyon metrekareye yayılmış, toplam nüfusu 700 milyonun üzerinde olan 22 ülkeyi kapsamaktadır.
2005-2009 yılları arasında ABD Dışişleri Bakanı olan Condoleezza Rice, Washington Post gazetesinin 7.8.2003 tarihli sayısında yayımlanan “Ortadoğu’yu Dönüştürmek” başlıklı makalesinde bu 22 ülkenin rejimlerinin, sınırlarının, haritalarının değiştirileceğini yazmıştı.

***

BOP’un yukarıda sıralanan ana hatları arasında, altını çizdiğimiz “e” maddesinin uygulamalarına tanık olduk.
Irak ile ilgili 1.3.2003 tarihli tezkerenin TBMM’de reddini anımsayalım. Bu tezkerede hükümet, “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kuzey Irak’a gönderilmesini; etkili bir caydırıcılığın sürdürülmesi amacıyla Kuzey Irak’ta bulunacak bu kuvvetlerin gerektiğinde belirlenecek esaslar dairesinde kullanılmasını ve muhtemel bir askeri harekât çerçevesinde yabancı silahlı kuvvetlere mensup hava unsurlarının Türk hava sahasını Türk makamları tarafından belirlenecek esaslara ve kurallara göre kullanmaları için gerekli düzenlemelerin Hükümet tarafından yapılmasını” talep ediyordu. Tezkerede, en fazla 62 bin yabancı askeri personelin 6 ay süreyle Türkiye’de bulunması öngörülüyordu. Yabancı kuvvetlerin hava unsurları 255 uçak ve 65 helikopteri aşamayacaktı.
TBMM’deki oylamaya 533 milletvekili (AKP 361, CHP 178) katılmıştı. Evdeki hesap çarşıya uymamış, 264 kabul oyuna karşılık, 250 ret oyu çıkmış ve 268 salt çoğunluk sağlanamadığı için tezkere reddedilmişti. AKP 95-100 arasında fire vermişti.
Dönemin ABD Başkanı George W. Bush, 1 Mart tezkeresinin TBMM’de reddedilmesine kadar uzanan süreci ve o dönemde yaşananlara ilişkin düşüncelerini yıllar sonra yazdığı Decision Points adlı kitabında şöyle anlatacaktı: “Türklere, topraklarını kullanmamıza izin vermesi için aylardır baskı yapıyorduk, böylece 4’üncü Piyade Tümeni’nden 15 bin askeri kuzeyden Irak’a sokabilecektik. Ekonomik ve askeri yardımda bulunma, Türkiye’ye Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) kilit programlarına erişim sağlaması için yardım etme ve Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne katılımına güçlü desteğimizi sürdürme sözü vermiştik. Bir noktada, izni alacağız gibi görünüyordu. Başbakan Abdullah Gül’ün kabinesi, talebimizi onaylamıştı. Ancak tezkere az farkla kabul edilmedi. Hayal kırıklığına ve hüsrana uğramıştım. Şimdiye kadar yaptığımız en önemli taleplerimizden birinde, NATO müttefikimiz Türkiye, Amerika’yı yarı yolda bırakmıştı.”
ABD bunu unutmayacaktı.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları