AKP’li Ali İhsan Yavuz, 31 Mart yerel seçimlerinin ardından İstanbul’daki sonuçlara itiraz ederken, “Hiçbir şey olmasa bile kesin bir şey oldu” diyerek, hem dilimize hem siyasi literatürümüze özgün(!!!) bir katkıda bulunmuştu. 23 Haziran’da yinelenen seçimde İstanbul seçmeni Yavuz’un merakını giderdi. 81 ilde, 82 milyon yurttaşın, 83 gündür bir numaralı gündem maddesi olan İstanbul seçiminde, 800 bini geçen oy farkıyla (yüzde 9) Ekrem İmamoğlu büyük başarı kazandı. İstanbul’da yerel seçimlerde tarihi oy oranına ulaştı. 39 ilçenin 28’inde rakibini geride bıraktı.
Şimdi hep birlikte soralım. Bu sonuç ne anlama geliyor?
Birincisi; seçmen iktidar blokuna ve Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) seçimi iptal kararına karşı çıktı. YSK kararının, kamu vicdanında karşılık bulmadığını gösterdi. Muhalefete oy veren yurttaşları dışlayan, ötekileştiren, düşmanlaştıran, şeytanlaştıran söyleme; “milliyetçiliğin her türlüsünü ayaklar altına alan” sonra da milliyetçi söylemi kullanan siyasete; 31 Mart öncesinde “beka tehdidi var” diyen, 23 Haziran’dan birkaç gün önce ise PKK terör örgütünün liderinin mektubundan medet uman fırsatçılığa itiraz etti.
İkincisi; iktidar bloku İstanbul’da yüzde 45’e geriledi. Oy sayısı 4 milyonun altına indi. Bu tablo; milleti, halkı, yurttaşları etnik ve mezhepsel kimlikler üzerinden ayrıştıran, seçim öncesinde İmamoğlu’nun aile kökleri için “Pontus” göndermesi yapacak kadar düzeysizleşen siyasete ders verdi. Sağduyulu davrandı.
Üçüncüsü; Millet İttifakı’nın seçim stratejisi de, İmamoğlu’nun herkesi kucaklamaya çalışan, kamu hizmetinde ehliyet ve liyakatin altını çizen, israfı, gösterişi eleştiren, sokaktaki insana dokunan kampanya stratejisi de seçmende karşılık buldu.
Dördüncüsü; seçime katılım oranının, 31 Mart’a göre az da olsa artması, Birinci Meşrutiyet’ten (1876) beri iyi-kötü, ağır-aksak, kör-topal da olsa seçim ve sandık deneyimi olan halkın, bu konudaki kararlılığını, tutarlılığını ve yaklaşımını gösterdi.
Beşincisi; 17 yıllık iktidarın hem siyasetine hem de siyaset diline karşı ciddi bir uyarıda bulundu. Kızan, bağıran, azarlayan, tepeden bakan, hakaret eden yaklaşımı benimsemediğini ortaya koydu.
Kısacası, iktidarın gerileyişini hızlandıran, muhalefetin ise umutlarını artıran 23 Haziran yerel seçimleri, siyasette çok önemli sonuçlar doğurdu.
İstanbul seçiminde ne oldu?
Yazarın Son Yazıları
Muhalefet ve değişimin yönü
İktidar ve anayasa değişikliği
Mehmet Şimşek’ten kimler, ne bekliyor?
Yeni CHP, başkalaşan CHP, dönüşen CHP
Seçmenle inatlaşmak
İttifakın etkisiz elemanı
Sinan Oğan, iktidar ve itibar
Hangi CHP? Yenisi mi? Gerçeği mi?
Seçimin sayısal ve siyasal tahlili
Seçimler ve sosyal medya
Seçimler ve seçim kampanyaları
Seçimler ve ulusal güvenlik
Seçimler ve milli savunma sanayimiz
Seçimler, dış politika ve küresel rekabet
Milliyetçilik nedir? Ne değildir?
Seçimler, devrimler ve bilinçli yurttaşlar
Seçimler, yurttaşlık bilinci ve kimlik siyaseti
Seçimler ve ekonomik vaatler
Aday listeleri, sultanlar ve kapıkulları
Seçimler ve sahte demokratlar
Seçim, demokrasi ve demagoji
Erol Bilbilik’in ardından
Seçimler ve pazarlıklar
Orhan Karaveli’nin ardından
Seçimler, partiler ve adaylar
Çanakkale Zaferi ve günümüz siyasetçileri
Hem Millet İttifakı hem Cumhur İttifakı, seçmen tabanlarını genişletmek ve bünyelerine yeni müttefikler katmak için çabalarını hızlandırdı. Altılı masada siyasal İslamcı gelenekten üç parti var; Saadet Partisi, DEVA Partisi, Gelecek Partisi. Cumhur İttifakı zaten siyasal İslamcı, muhafazakâr yönü çok daha baskın bir ittifak ve bunu daha da güçlü kılmak istiyor. Yeniden Refah Partisi ve HÜDA PAR’la görüşüyor.
Seçimler ve ittifaklar
Millet İttifakı ve olasılıklar
Dağılan masa ve İYİ Parti
Deprem ve ahlak
Deprem ve cehalet
Deprem, onur ve kader
Deprem ve devlet
Deprem ve büyük yenilgimiz
Depremin gösterdikleri
Deprem ve sorumlular
6’lı masadaki çatlak
Fakir milletin zengin siyasetçileri
Batı’dan Doğu’ya kayan güç ve Türkiye