Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Seçimler, partiler ve adaylar
Seçimlere doğru, siyasi partiler kamuoyunda bilinen, sevilen isimleri aday göstererek, seçmenin dikkatini çekmek, oylarını artırmak isterler. Spor, kültür, sanat, bilim dünyasından tanınmış kişilere aday listelerinde yer açarlar. Bu kez de öyle olacak...
Fakat seçim tarihimiz göstermiştir ki bu ünlü isimler, beklenen oy artışını sağlamazlar. Dahası, eğer ünlü isimler, bürokrasiden gelen isimler, diplomat kökenli isimler, partili isimlerle uyumlu şekilde aday gösterilmez, listedeki denge gözetilmez, parti dışından gelen popüler kişilerle parti örgütünden yetişen örgüt emekçileri arasındaki ahenk sağlanamaz ise istenmeyen sonuçlar da alınabilir. Örneği çoktur...
Bu tercihlerin başka sakıncaları da vardır. Bu sakıncaların en başta geleni de ideolojik tutarlılıkla, politik berraklıkla, sınıf bilinciyle ilgilidir. Sırf tanınmış bir şarkıcı, türkücü, sahne sanatçısı, sporcu, televizyon yorumcusu diye, partinin tarihsel kimliğiyle, siyasal yönelimiyle, ideolojik çizgisiyle, toplumsal tabanıyla, sınıfsal tercihleriyle ilgisi olmayan, hatta bunlarla mesafeli olan isimleri aday göstermek, politik açıdan da sorunludur.
Bu işin bir de adaylara ilişkin boyutu vardır. Hayatı boyunca karşısında yer aldığı, hiç oy vermediği, aleyhinde konuştuğu bir siyasi partinin teklifine olumlu yanıt verip, aday olmak, sadece bir siyaset meselesi değil, aynı zamanda bir karakter, ahlak, kişilik meselesidir. Ne var ki ilkeli olmanın nadir rastlandığı siyasal yaşamımızda, sağdan sola, soldan sağa dönüp duran çok sayıda siyasetçiye rastlanır hem iktidar da hem de muhalefette.
SİYASİ PARTİ NEDİR?
Parti, en basit tanımıyla, toplumun sorunlarını saptayan ve bunları çözmek için çareler üreten kurumdur. Sorunları çözerken ideolojik temelli yol gösterir. Aynı zamanda, lider ve kadro yetiştiren bir okul işlevi görür. Dünyada siyasete yönelik ilginin, siyasi partilere olan güvenin azaldığı, Batı’da seçime katılım oranlarının çok düştüğü, siyasetin finansmanının, siyasetçilerin her türlü güç odağıyla ilişkilerinin sürekli sorgulandığı günümüzde, bu sorunları aşmak için, siyaseti toplumsallaştırmak, toplumu da siyasallaştırmak gerekir.
Fakat zor, çileli, engebeli bir yoldur bu. Hele de sol partiler için.
Çünkü sol partiler emek, eşitlik ve dayanışma toplumu yaratmaya çabalarlar. Dayanışma toplumu sosyal hukuk devletinde vücut bulabilir ancak. Dayanışma ilkesi için dayanışma kurumu, dayanışma kültürü gerekir. Bu da örgütlü toplumu zorunlu kılar. Hedefi de laik, demokratik, sosyal hukuk devletini tam anlamıyla yaşama geçirmektir. Sermayenin tahakkümüne karşı emeğin, bireyin, yurttaşın özgürlüğü bu sayede sağlanır çünkü. Dayanışma toplumu, haz için değil, hak için yaşayan insanlardan oluşan toplumdur. Yalnız ve ancak bu yolla özgür birey, örgütlü toplum, demokratik devlet kurumsallaşır.
O nedenle partinin üye ve örgüt temelli olması, devletin de yurttaş ve hukuk temelli olması için zorunludur. Siyasal yaşamımızdaki en büyük eksiklik ise budur
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Cumhuriyet Vakfı Başkanı Alev Coşkun konuşma
- Özgür Özel'den 'atama' çıkışı
- Özgür Özel kutlama programında
- CHP'li vekilden Soma için flaş çağrı...
- Mine Esen'den anlamlı konuşma...
- Serra Menekay yazdı, Aysim Dolgun Ildız besteledi
- İşte Cumhuriyet'in tarihi
- Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri eylem yaptı
- Cumhuriyet 100 yaşında! İyi ki Cumhuriyet var
- Şişli'de Hıdırellez coşkuyla kutlandı
En Çok Okunan Haberler
- Ünlü oyuncu cinsiyet değiştiren oğlunu paylaştı
- 'Asıl hedef CHP’li belediyeler!'
- ‘Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısıyım’
- İşte 'kamuda tasarruf' paketinin ayrıntıları
- Canlı yayın çıkışında cinayeti itiraf etti!
- Cem Küçük’e ikinci operasyon!
- Adeta zihin okuyan kişiler hangi burçlardan çıkıyor?
- Çocuğa tecavüz için sıraya girdiler!
- 'Liste hazırlıyordu, darbe komisyonuna götürüyordu'
- Sınava gölge düştü