Stratejik Derinlik: Fanteziler, Gerçekler

07 Nisan 2015 Salı

Ortadoğu’da entropi artar, taşlar yerinden oynar, aynı anda düzen getirme çabaları da yoğunlaşırken, stratejik derinliğe sahip olanlarla olmayanlar belirginleşiyor.
Yemen’de başlayan savaş, süreci hızlandıran bir katalizör oldu. Şimdi İran, Mısır ve Suudi Arabistan’ın farklı nedenlerle de olsa gerçekten “stratejik derinliğe” sahip oldukları anlaşılıyor. AKP Türkiyesi’nin, radikal biçimde yanlış varsayımlar üzerine kurulan dış politikasının “stratejik sığlığı” ise artık gizlenemiyor.
İran, kökleri antik Yunan’a kadar giden bir toplum, devlet ve çok katmanlı diplomasi kültürüne sahip bir ülke olmanın ötesinde, petrole, Şii mezhebi üzerinden Ortadoğu’nun birçok bölgesinde “devlet-altı” ilişkiler ağına sahip. Bu özelliği İran’ı sorun yaratıcı, istikrar bozucu, dolayısıyla tehdit edici bir ülke yapmakla kalmıyor, aynı zamanda ona, gerektiğinde, düzen getirme, sorun çözme kapasitesi kazandırıyor. Geçen hafta Lozan’da imzalanan “çerçeve anlaşma”, İran ekonomisinin dünya ekonomisiyle bütünleşme, uluslararası sermayeye açılma olasılığını güçlendiriyor. Bu durum İran’a ek olarak bir ekonomik çekim merkezi olma şansı da getiriyor.
Mısır, Arap dünyasının en eski tarihi ve kültürel mirasına, en büyük ekonomisine ve askeri gücüne sahip ülkesi. Mısır, İsrail ve ABD ile ilişkilerini başarıyla yönetiyor. Ek olarak “terörizme karşı” aktif savaş yürütüyor, İslamın en aşırı yanlarının törpülenmesini, çağın uluslararası ilişkilerine uydurmasını savunan bir liderlik tarafından yönetiliyor. Bu liderlik hem Arap dünyasında yeni, geniş çaplı mali yardımlar, yabancı yatırım çekme olanakları elde etmiş, hem de Yemen olaylarından yararlanarak bir tür “Arap NATO’su” kurmak için kolları sıvamış durumda. Suudi Arabistan ise hem uluslararası enerji piyasalarında hem de Arap dünyasında çok etkili bir ekonomik güç. İslam dünyasının kutsal merkezine ev sahipliği yapmakta olması ona Sünni cemaati içinde ayrı bir önem kazandırıyor. Vahabi ideolojinin kaynağı olmak ona radikal akımlar içinde bir etki alanı açıyor.
Suudi Arabistan petrol gelirlerini uluslararası etkisini artırmak üzere iki alanda çok etkin biçimde kullanıyor: Birincisi, mali yardımlar, düpedüz rüşvetlerle kimi “devletlerin” yöneticileri, ekonomileri ve kimi “devlet altı grupları” üzerinde etki kuruyor, onları yönlendiriyor. İkincisi, en son teknolojiye sahip bir ordu oluşturuyor. Bu hem bölgede ona bir ağırlık sağlıyor, hem de ABD silah tekellerinin en büyük müşterisi olarak Suudi diplomatlarına Washington’da özel bir etki alanı açıyor.
Suudi Krallığı Mısır’ın Arap Birliği ordusu kurma inisiyatifini, bunun içinde, sahip olduğu mali kaynaklardan dolayı, en azından Mısır kadar etkin olabileceğini bilerek destekliyor.

İflas ve sığlık
AKP Türkiyesi’nin liderliği Osmanlı mirasının aslında bir avantaj değil bir yük olduğunu bir türlü anlayamadığı için, tüm bu gelişmeler içinde bölgede liderlik etme hayalinin hızla yok olması karşısında ne yapacağını bilemiyor. Dış politikası tam anlamıyla iflas etmiş, olayların arasından koşmak, Sünni-Şii çatışmasının içine sürüklenmek durumunda. Şimdi de “şaşkın ördek tersten dalarmış” misali bir Pakistan- Türkiye-Suudi “Troikası”nın etkisini güçlendireceğini sanıyor.
Halbuki, Pakistan dış politikası tam anlamıyla bir iflas sergiliyor. Siyasi ekonomik yapısı her gün biraz daha istikrarını kaybeden Pakistan’da bugüne kadar terörizm “endüstrisi”nden istikrarlı biçimde uzak durmuş bir Şii nüfus var. Pakistan’ın en güvenlikli sınırı İran’la olanı. Bu yüzden Pakistan Yemen’e asker göndermek, bir Şii-Sünni mezhep savaşına taraf olmak istemiyor. Ancak Yemen savaşına katılmazsa bu kez ekonomisini ayakta tutan Suudi mali desteğini kaybetme riskiyle karşı karşıya.
AKP Türkiyesi’yse Suriye iç savaşının tüm yan etkilerine, olası riskleriyle birlikte açılmış durumda. Ek olarak, İran’la ilişkilerini, İran ekonomisinin Türkiye kapitalizmine yeni olanaklar getireceği bir zamanda bozmaya başlıyor...
Türkiye dış politikasının “stratejik sığlığı” onu başkalarının gerçek stratejik derinliklerinde boğulmaya doğru sürüklüyor...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları