Suruç, IŞİD, iktidar

Suruç, IŞİD, iktidar

24.07.2015 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Maalesef, başka vesilelerle de yazmak zorunda kalmıştım; Türkiye büyük bir “mezar ev”e dönüştü; evin altına yeni gömülenlerin cenaze töreninden sonra hayat “olağan akışı” ile devam ediyor. Kahire’nin ünlü “mezar ev”lerinde yaşayanlar, cenaze töreninden sonra nasıl hayatlarına bir şey olmamış gibi devam ediyorsa, bizde başka türlüsü, hayat siyasi olarak kaldığı yerden devam ediyor. İktidar partisi, bu ülkede yaşanan tüm facialardan kendini muaf tutmanın yolunu buluyor. Suçlular: Üst akıl, PKK, hainler, işbirlikçileri, vs., vs. ve nihayet olanları sorgulayanlara yüklenme, suçlama, hedef alma...
Suruç’ta yaşanan facia ardından da yine aynı şeyi yaşıyoruz, fazladan Kürt siyaseti ile yaşanan gerilimin dozu arttıkça artıyor. Hemen söyleyeyim, “DAİŞ-AKP çetesi” söylemi de, PKK’nin iki polisi katlederek ateşkesi sona erdirmesi de, barış ihtimalini giderek daha fazla zayıflatıyor. Mevcut hal bu, bu halden çıkış yolu nedir diye fikir yürütmek de giderek daha zor hale geliyor.

Hesap vermeli
Yine de, bir ülkede yaşanan facialar ve kötü gidişten öncelikle iktidar olanlar sorumludur. Öncelikle, güvenlik önlemleri anlamında, sonra da bugüne kadar izlenen siyasetlerin sorgulanması anlamında iktidar hesap verme makamıdır. Hal böyle iken, iktidar kanadı, sanki olanlar doğal afetmiş de iktidar ve dahi “ülke düşmanları” haksız yere iktidarı hedef alıyor gibi bir pişkinlikten asla vazgeçme niyetinde değil. İşin güvenlik boyutu bile HDP ve Kürt siyaseti üzerine yıkıldı, geçti. İşin diğer boyutu da bugün yaşananların “mazisi”nin sorgulanmaktan uzak tutulma çabası. İktidar yanlısı medyanın ekseriyeti, münazara kazanmak için saçmalamaktan çekinmeyen hırslı çocuklardan farksız; Türkiye’deki iktidarın IŞİD ile ilişkisini sorgulayanları sıkıştırma derdinde. Aşırı yorumlar yapanlar dışında kimse, IŞİD’i bizim iktidar ortalığa saldı veya onlar besliyor demiyor. Ama AK Parti’nin izlediği siyasetlerin IŞİD ve özellikle onun Suriye’deki Kürt bölgelerine tasallutu arasında bağ kurmamak veya bunu sorgulamamak mümkün değil.

Korumak bahane
Her şey, Suriye’de rejimi devirmek için Türkiye’nin önce Batı ittifakı içinde ve desteği ile, sonra onlar politika değiştirdiğinde kendi başına sahaya girmesi ile gelişti. Türkmenleri korumak bahanesi ile bölgeye yapılan silah sevkıyatı tartışmalı biçimde ortaya dökülmüş olabilir, ama sonuç olarak birçok şey ortaya döküldü işte. Bu noktada meşrulaştırma aracı olarak kullanılan “Türkmenlere yardım” meselesinin de sorgulanmasında fayda var; “Kim bu Türkmenler”, “Nasıl kısa bir süre içinde savaşçı güç haline geldiler?”, “Diğer gruplar ile ve Türkiye’deki iktidar ile ilişkileri ne?” Bu soruların cevaplanması lazım. Türkmen bahanesinden önce dolaşımda olan “ılımlı Suriye muhalefeti denen ÖSO’ya yardım” da aynı derecede sorunlu. Komşu ülkede iç savaşın içine dalmak neyin nesi? Kim bu ÖSO denilenler, başta bizim İslamcıların övgüler düzdüğü Nusra ve Ahraruşşam olmak üzere içlerinden pek çoğu IŞİD’e katılmadı mı? Bırakın bu radikal unsurları, daha 2012’de İhvan’ın manevi lideri Kardavi, o zaman “IŞİD emiri” olan Ebubekir Bağdadi’nin bir dönem teşkilatlarının bir mensubu olduğunu doğrulamadı mı? Yine İslamcıların güzelleme yapmaya doyamadığı Afgan mücahid lideri Gülbeddin Hikmetyar, geçenlerde, “üst akılın, Batılı devletlerin taşeron olarak örgütlediği” iddia edilen IŞİD’e bağlılık bildirmedi mi? Bırakın silah yardımı, cihatçı geçişi gibi konuları, tüm bunlar bile sorgulanmaya muhtaç değil mi?

Oynanan oyunlar
Suriye’ye silah sevkıyatı ve cihatçı geçişi meselesi zaten başlı başına ciddi bir mevzu ve iktidar partisinin minderden kaçmak yerine bu konularda yapması gereken pek çok izahat var. Lahey’de değil, Türkiye’de, bu ülkede yaşayan insanların hayatı üzerine oynanan oyunlar nedeniyle, bu ülkenin vatandaşına, demokratik yollardan hesap vermeliydi/ vermeli. Nedir hayata geçemeyen o demokratik yollar, hatırlatayım; bırakın basının kamuoyunu bildigendirme özgürlüğünün tümüyle engellenmesini, 2012 Ağustos ayında CHP, Apaydın Mülteci Kampı’nda Suriyeli muhalif komutanların barındırıldığı iddiasını araştırmak üzere kampı ziyaret etmek istedi, ama kampa alınmadı. Sonra, belli ki, “gerekli tedbirler” alındıktan sonra kısıtlı bir izin çıktı. Bu şu demektir: demokratik meşruiyet '76e hesap verebilirlik gereğini yapmak yerine, iktidar Suriye konusunda yapıp ettiklerini milletin vekili olanlardan bile gizleyip, sonra tartışmalı şekilde ortalara dökülenleri de “devlet sırrı”, “casusluk” gibi gerekçelerle geçiştirme yolu tuttu. Şimdi tüm bunları, bugün olanlar çerçevesinde sorgulayanlar suçlanarak işin içinden sıyrılma yolu tutuluyor. Bu kabul edilemez bir iştir.  

Yazarın Son Yazıları

‘Yeni devlet’

‘Yeni devlet’

Devamını Oku
07.08.2017
Müftü nikâhı ve İslami rejim

Müftü nikâhı ve İslami rejim

Devamını Oku
04.08.2017
‘Hans’ın ne dediği’

‘Hans’ın ne dediği’

Devamını Oku
31.07.2017
‘Evrim teorisi’

‘Evrim teorisi’

Devamını Oku
28.07.2017
Yeni Türkiye’nin tarih yazımı

Yeni Türkiye’nin tarih yazımı

Devamını Oku
24.07.2017
15 Temmuz’un anlamı

15 Temmuz’un anlamı

Devamını Oku
17.07.2017
15 Temmuz

15 Temmuz

Devamını Oku
14.07.2017
Parayla saadet olmaz

Parayla saadet olmaz

Devamını Oku
10.07.2017
‘Adalet Yürüyüşü’ ve 15 Temmuz

‘Adalet Yürüyüşü’ ve 15 Temmuz

Devamını Oku
07.07.2017
Rıdvan Bey, Katar ve diğerleri

Rıdvan Bey, Katar ve diğerleri

Devamını Oku
03.07.2017
Katar krizi

Katar krizi

Devamını Oku
30.06.2017
Yine hüzünlü bir bayram

Yine hüzünlü bir bayram

Devamını Oku
26.06.2017
Adalet istiyoruz! (23.06.2017)

Adalet istiyoruz!

Devamını Oku
23.06.2017
Nerden başlasak nasıl anlatsak

Nerden başlasak nasıl anlatsak

Devamını Oku
19.06.2017
Katar’ın başına gelenler

Katar’ın başına gelenler

Devamını Oku
09.06.2017
ABD, Türkiye ve Kürtler

ABD, Türkiye ve Kürtler

Devamını Oku
05.06.2017
Toplum yorgunluğu

Toplum yorgunluğu

Devamını Oku
02.06.2017
Trump’ın yeni Ortadoğu siyaseti

Trump’ın yeni Ortadoğu siyaseti

Devamını Oku
29.05.2017
İki veda

İki veda

Devamını Oku
26.05.2017
‘Devrime hazır olun’

‘Devrime hazır olun’

Devamını Oku
22.05.2017
Kötü yönetim ve dış siyaseti

Kötü yönetim ve dış siyaseti

Devamını Oku
19.05.2017
‘Türbe, tarih, siyaset’

‘Türbe, tarih, siyaset’

Devamını Oku
15.05.2017
Fransız seçimleri ve demokrasi krizi

Fransız seçimleri ve demokrasi krizi

Devamını Oku
12.05.2017
İslamcılık, çirkin itiraf

İslamcılık, çirkin itiraf

Devamını Oku
08.05.2017
Yeni siyasi arayışlar

Yeni siyasi arayışlar

Devamını Oku
05.05.2017
Hindistan ziyareti ve İslamcılar

Hindistan ziyareti ve İslamcılar

Devamını Oku
01.05.2017
Referandum sonrası Kürt meselesi

Referandum sonrası Kürt meselesi

Devamını Oku
28.04.2017
Nafile analizler

Nafile analizler

Devamını Oku
24.04.2017
Her şeye rağmen

Her şeye rağmen

Devamını Oku
17.04.2017
Son itiraz hakkımız, son kararımız Kesinlikle HAYIR!

Son itiraz hakkımız, son kararımız Kesinlikle HAYIR!

Devamını Oku
14.04.2017
İslamcıların Suriye ile İmtihanı

İslamcıların Suriye ile İmtihanı

Devamını Oku
10.04.2017
Fırat Kalkanı; ‘zafer’ mi ‘hezimet’ mi?

Fırat Kalkanı; ‘zafer’ mi ‘hezimet’ mi?

Devamını Oku
03.04.2017
‘Vicdan ve adalet nöbeti’

‘Vicdan ve adalet nöbeti’

Devamını Oku
31.03.2017
En büyük tehlike (27.03.2017)

En büyük tehlike

Devamını Oku
27.03.2017
Dünya ve Türkiye; vahim vaziyet

Dünya ve Türkiye; vahim vaziyet

Devamını Oku
24.03.2017
En güzel evler, en iyi arabalar en kötü siyaset

En güzel evler, en iyi arabalar en kötü siyaset

Devamını Oku
20.03.2017
18 yaşında seçilme hakkı

18 yaşında seçilme hakkı

Devamını Oku
17.03.2017
‘Hollanda krizi’nin ötesinde

‘Hollanda krizi’nin ötesinde

Devamını Oku
13.03.2017
‘Erdoğan ve liderlik’

‘Erdoğan ve liderlik’

Devamını Oku
10.03.2017
‘Milli Kültür Şûrası’

‘Milli Kültür Şûrası’

Devamını Oku
06.03.2017