Ayşe Yıldırım

‘Muhbirler’ LGBTİ bayrağının peşinde

10 Eylül 2015 Perşembe

Bahçe kapısı açıldı. Ellerinde telsiz ve kâğıt olan üç sivil adam içeriye girdi. Sabah 11.00 sıralarıydı. Bahçede oturan kalabalığa “Cenaze sahibi burada mı” diye sordular. Neriman Deniz’i işaret etti kalabalık. Üç adam kendisine doğru gelirken Neriman Hanım, ellerindeki telsiz nedeniyle “ya belediyeden başsağlığı dilemeye gelen zabıtalar ya da kazayla ilgili bilgi verecek polisler” diye aklından geçirdi. Adamlardan biri cebinden bir kimlik çıkardı ve “Ben polis memuruyum, bir ihbar üzerine geldik” dedi.
Bahçedeki herkes gibi Neriman Hanım da şaşırdı. “Nedir” diyebildi. Polisin yanıtı “Yasadışı bir örgütün bayrağıyla buradan cenaze kalkmış” oldu. Bir gün önce 33 yaşındaki kızını toprağa veren Neriman Hanım sinirlendi. “Feminist hareketin, LGBTİ hareketinin gökkuşağı bayrağı yasadışı mı sayılıyor” diye sordu. Polisler “Yoo hayır” deyince devam etti:
“O zaman niçin geliyorsunuz?”
“Bir ihbar aldık komşularınızdan.”
“Sizin hiç mi istihbaratınız yok. Televizyonlar, gazeteler verdi cenaze törenini. Onları da mı görmediniz? Yaralı bir anneye, bir cenaze evine nasıl böyle gelebiliyorsunuz.”
“Gelibolu’daki kazada değil miydi?”
“Bunu biliyorsunuz ama o bayraklarla kalktığını bilmiyorsunuz. Şişli Camii’nde de o bayraklar vardı ve polis de oradaydı. Türkiye’de asıl terörist devlet, IŞİD terörist, onlarla uğraşın.”
Acı ve öfkesine hâkim olamayan Neriman Hanım’ın yanından uzaklaşıp bu kez kız kardeşine yöneldi polisler, “Cenazenin PKK bayrağıyla kalktığına dair ihbar yapıldı” dediler. Tutanak tutmak için Neriman Hanım’ın kimliğini istediler. Aile üyeleri “Vermiyoruz, amirlerinize bildirin” deyince çekip gittiler.
Çok üzgün ve kızgındı Neriman Hanım. Zeliş’in yeşil cenaze örtüsü serili tabutunun üstündeki bayrakları sayarken bir türlü anlam veremiyordu kendisine yaşatılanlara:
“Ortada LGBTİ, başta sosyalist feminist bayrağı ve mor bir yemeni, ayak ucunda kırmızı bir bayrak vardı. Güller ve bir resmi iğneliydi. Solcu olmak suç mu bu ülkede? Benim evime böyle gelemezler.”
LGBTİ ve kadın hareketindeki aktivistliğini Gezi’ye taşımıştı Zeliş. “Gezi’nin Zeliş’i” olarak tanıyordu herkes Zeliha Deniz’i. Peyzaj mimarıydı. Kerbela’da çalışıyordu en son, IŞİD saldırıları nedeniyle geri gelmişti Türkiye’ye. Ölüm onu ve arkadaşı Boysan Yakar’ı tatilde Gelibolu’da yakaladı. Pazartesi son yolculuklarına uğurlandılar.
Artık dirilerin peşine düşmek yetmiyor AKP iktidarına. ‘Saray muhbiri vatandaşlar’la tabutlara sarılan bayraklara bakarak “terör örgütü üyesi” arıyor.  

Fotoğrafıyla tarih yazdı, adı tarihe yanlış yazıldı

Bodrum sahiline vuran küçük bedeniyle tüm dünyanın göçmenlere bakışını değiştirdi. Ama Kürtlere, Alevilere, Ermenilere, Rumlara yani ötekilere uygulanmak istenen asimilasyondan payını almaktan kurtulamadı. Yazar Şeyhmus Diken’e göre Mem-û Zin destanının kahramanlarından birininde adı Meme Alan’dır ve ismin kaynağında Kürt coğrafyası, o coğrafyada yaşayan bir aşiret vardır. Başta yapılan bir yanlış isim kaydı veya telaffuzu bütün uyarılara rağmen düzeltilmedi. Böylece Kobaneli “Alan”ın fotoğraflarıyla tarih yazılırken tarihe de adı yanlışlıkla “Aylan” yazılmış oldu.

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Son bir soru ve veda 13 Eylül 2018
Siyasal yangın 30 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları