AB’nin toplama kampı mı oluyoruz?

20 Ekim 2015 Salı

Almanya Başbakanı Angela Merkel’in Türkiye ziyareti güncel sorunlara ilişkin pek çok konuda geldiğimiz noktaya netlik kazandırırken unuttuğumuz AB süreci konusunda da kimi gerçekleri gözler önüne serdi.
Güncel olandan başlayalım... Merkel’in ana geliş nedeni Almanya hayali kuran Suriyeli mültecileri Türkiye topraklarında tutmak. Sorunun adım adım yükselip AB liderlerinin de görmezden gelemeyeceği bir boyuta ulaşmasıyla birlikte gözler AB’nin lokomotifi Almanya’ya çevrildi. Merkel’in bu konuda beklenenden daha yumuşak mesaj vermesi taa Şam’dan, Halep’ten duyuldu. Türkiye üzerinden Almanya hayali kuranlar yollara koyuldu. 9 katlı tel örgüleri aşıp Macaristan-Hırvatistan kapısına dayananlar Merkel’i anne ilan edip seslerini Berlin’e kadar ulaştırdılar.
Almanya da çareyi AKP hükümetini ikna edip Suriye’den kaçanların Türkiye’de kamplara yerleştirilmesinde buldu. Almanya’nın planına göre Türkiye’ye 3 milyar Avro verilecek, Türkiye AB bağlarına ilişkin göstermelik adımlar atılacak. Merkel’in İstanbul ziyaretinden sonra yapılan açıklamalar Erdoğan’ın ve Davutoğlu’nun bu pazarlığı kabul ettiğini gösteriyor.

*** 

Eğer AKP’nin Suriye politikası doğru ise biz Erdoğan’dan şöyle bir hitap beklerdik:
“Eyy Merkel! Esad’ı devirmemiz biraz uzadı ama er geç inşallah gerçekleşecek. Moskova’da Putin’in himayelerinde öğle namazı kıldık. Niyet Şam’daydı. İnşallah o da olacak. Siz de bize destek verin, Suriye’de diktatörü devirelim, demokrasiyi getirelim, özgürlükleri genişletelim...”
Erdoğan bunun yerine şunları söyledi:
“Önemli konu başlıklarımızdan biri mültecilerin Türkiye’deki durumu, Batı’ya olan yönelişidir. Bu konuda külfet paylaşımı üzerinden değerlendirmemiz oldu. Türkiye’nin üstlendiği yükü kendileri de ifade etmek suretiyle (Merkel’i kastederek) ‘yardımcı olmamız gerekir’ dediler...”
Merkel de Türkiye üzerinden AB ülkelerine giden mültecilerin Türkiye’ye dönmesini içeren geri kabul anlaşmasının yürürlüğe girmesi karşılığında, AB üyeliğinden Türklere vize kolaylıklarına kadar pek çok konunun ele alınabileceğini söylemekle yetindi.
Davutoğlu ile görüşmenin özünde de farklı bir şey yok. Medyada yer alan haberlere göre Türkiye, mülteciler için yapılacak kampların ancak yüzde 20’sini karşılayabileceği, kalanının AB, BM ve diğer kuruluşların katkısıyla yapılması gerektiğini iletmiş. Bunun adı Türkiye’nin AB’nin ve BM’nin toplama kampı olmasıdır.

***

Merkel, Türkiye’nin uzun süredir AB fotoğrafında yer almadığını, uzun süredir fasıl çalışması da yapılmadığını söylemiş. Bunları duyunca aklımıza ister istemez AKP iktidarının ilk yılları geldi. 20022003’te AB’ye tam üyelik için en ileri tarih olarak 2014 veriliyordu. AKP bu tarihten sonrasını söyleyeni neredeyse vatan haini ilan edecekti.
Geldiğimiz nokta ortada AKP şimdi 2003
2004’te çektirdiği fotoğraflara bakıp acaba aynısını yeniden çektiremez miyiz, diye düşünüyor. AB’ye girmek bir yana fotoğraf karesine girmek bile başarı ilan edilecek.
Merkel, güncel konuların arasına bir cümle daha sıkıştırmış:
“Seçimden sonra Kürtlerle barışın...”
Artık sadece iç değerlendirmelerimize değil Merkel’den New York Times’ın manşetine kadar uluslararası yaklaşımlarda da AKP’nin Türkiye’yi getirdiği nokta gizlenemez şekilde ayyuka çıkmış durumda:
Türkiye’yi AB’ye sokacaktı, birbirine soktu!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İYİ Parti çıkmazı! 18 Nisan 2024
Zafer sorumluluğu... 17 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları